Connect with us

Ekoloji

Hayvanları Koruma Günü’nde 230 STK’dan Ortak Çağrı: Avcılık Yasaklansın

avcılık yasaklansın cengiz kayaçlar

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde bir araya gelerek ortak bir açıklama yapan 230 sivil toplum kuruluşu, ‘Avcılık Yasaklansın’ talebini yineledi.

Yaşam savunucuları yaban hayvanlarını öldürmenin spor, turizm, hobi ya da ihale konusu olamayacağını ve avcılığın tamamen yasaklanması gerektiğini söyledi.

1931 yılında Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu 4 Ekim’i Dünya Hayvanları Koruma Günü olarak ilan etti. Her yıl 4 Ekim’de tehlike altında olan hayvanlarla ilgili farkındalık yaratmak ve hayvan haklarını gündeme getirmek amacıyla çeşitli etkinlikler yapılıyor.

Türkiye’de farklı alanlarda çalışma yürüten ve konularında uzman 230 sivil toplum kuruluşu, Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde yaptığı açıklamada: “Dünyayı birlikte yaşadığımız diğer canlılarla paylaşıyoruz. Ormanlar, dağlar, dereler hepimizin yaşam kaynağı ve hepimizin yaşamı birbirine bağlı. Bu nedenle haklarını bizim dilimizde ifade edemeyen tüm canlıların sesi olmak için bir aradayız.” diyerek, yalnızca diğer canlıların değil, insanların da yaşam hakkının korunması için avcılığın bir an önce yasaklanması gerektiğinin altını çizdi. Spor veya hobi amaçlı ya da bir turizm faaliyeti olarak yaban hayvanlarının öldürülemeyeceğini, yaşam hakkının ihaleye açılamayacağını belirten 230 sivil toplum kuruluşu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın avcılığı tamamen yasaklaması için binlerce doğa severin desteğiyle bir imza kampanyası başlattı.

Beşiktaş’ta Söz Tutuldu: Pet Shoplarda Evcil Hayvan Satışı Yasaklandı

Avcılık Yasaklansın: “Avcılık değil, yaşamı korumak teşvik edilsin”

Yaban hayatı kökenli hastalıkların yaygınlaşarak pandemilere dönüştüğü günümüzde avlanmanın artık bir ihtiyaç olmaktan çıkıp biyoçeşitlilik kaybının en önemli nedenlerinden biri haline geldiğini ve yaban hayatına zarar verdiğini belirten sivil toplum kuruluşları, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün öncelikli görevinin hangi hayvan türünün ne kadar avlanacağından çok yaban hayvanlarını korumak olması gerektiğini vurguladı.

Son 16 yıl içerisinde 500 bin kişinin avcılık sertifikası almasını eleştiren 230 sivil toplum kuruluşu, avcıların sayıları artarken, pek çok canlı popülasyonunun tükenme tehlikesi altında olduğunun bilimsel verilerle ortaya konulduğunu belirtti.

UNESCO tarafından hazırlanan Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre, her hayvanın yaşam hakkına saygı duyulması gerektiğini hatırlatan sivil toplum kuruluşları; hayvanları yaşatmak ve avcılığı durdurmak için herkesi harekete geçmeye ve change.org/vurmabeni adresi üzerinden imzacı olmaya çağırıyor.

Hayvan Hakları Savunucuları Soruyor: Yasa Neden Bekletiliyor?

“Çocuklarımız hiç üveyik sesi duymadan, geyik, karaca, ceylan görmeden büyüyebilir”

230 kurum için konuşan ülkemizin ilk yaban hayatı uzmanlarından olan Tansu Gürpınar: “Türkiye, eski dünya kıtaları olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika arasında doğal bir köprü konumundadır. Ayrıca dünyanın en büyük kıtası olan Asya’nın özelliklerini kendi ölçeğinde sergilediği için Küçük Asya ismini almıştır. Bu nedenlerden ötürü Türkiye doğası tam anlamıyla emsalsizdir. Yaşadığımız coğrafya bitki ve hayvan varlığı yönlerinden zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Ülkemiz aynı zamanda karnımızı doyuran kültür bitkilerinin yabani atalarının yer aldığı dünyanın en önemli gen merkezlerinden biridir. Bu zenginliğimiz dikkatle ve özenle korunmalıdır. Orman yangınları, sulak alanların kurutulması, çarpık yapılaşma, zirai zehirlerin aşırı kullanımı biyolojik çeşitliliğimize zarar vermektedir. Özellikle sayıları azalmış olan hayvan türleri üzerindeki avlanma baskısı zaten yaşama alanları daralmış olan bu varlıklar üzerinde ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu baskının büyük kısmının yasalara ve kurallara uymadan avlananlardan kaynaklandığı biliniyor. Düşünün ki çocuklarımız hiç üveyik sesi duymadan, geyik, karaca, ceylan görmeden büyüyebilir. Böyle bir şeyi bu ülkede bir kişinin bile isteyeceğini sanmıyorum. Bir araya gelen 230 kurum arasında konularında uzman birçok kuruluş ve kişiler var. Bilimsel verilerle ortaya konan bu gerçeklerin göz ardı edilmeyerek Türkiye doğasının daha iyi korunması için mevcut Kara Avcılığı Kanunu’nda gereken yeni düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerekmektedir.” dedi.

Hayvana Şiddet, Mevcut Yasalar İle Meşrulaştırılıyor

Tehlike altındaki türler vuruluyor

2020-2021 Av Sezonu için Merkez Av Komisyonu’nun avına izin verdiği türler arasında, tehlike altında olan türler de bulunuyor. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan kırmızı listede dünya ölçeğinde tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patka kuş türleri de yer alıyor. IUCN’nin “hassas” kategorisinde bulunan türlerden üveyik nüfusunun son 40 senede yüzde 78, elmabaş patka nüfusunun ise son 20 yılda yüzde 50 gibi büyük bir oranda azaldığı belirtiliyor.

Ayrıca “av turizmi” kapsamında avına izin verilen Anadolu yaban koyunu, ceylan, çengel boynuzlu dağ keçisi, karaca, yaban keçisi, melez yaban keçisi, kızıl geyik, yaban domuzu gibi memeli türlerde bulunmaktadır. Bu türlerden oluşan 798 canlının yaşam hakkının, para karşılığında ihaleye açıldığına dikkat çeken sivil toplum kuruluşları. 1 Temmuz 2020’de TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen Kanun Teklifi’nin 15. Maddesi’ne oy çokluğu ile getirilen bir ekle yabancı diplomat ve üst düzey misafirlerin diledikleri takdirde ücretsiz olarak avlanabilmesi ve yaşam alanları tahrip edildiği için yerleşim yerlerine gelen ayı, domuz gibi hayvanların da öldürülebilmesinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu belirtiyor.

Veganlık ve Hayvanseverlik Ayrılmaz Bir Bütündür

Tepkiler sayesinde kurtuldular

230 sivil toplum kuruluşu, düzenledikleri imza kampanyasının yanı sıra, sosyal medyada yaşam hakları ellerinden alınan canlılar adına tepkilerini dile getiriyor. Tarkan, Ezgi Mola, Can Dündar, Ziynet Sali gibi pek çok ünlü ismin de sosyal medya üzerinden destek verdiği kampanya sonucunda, canlıların yaşamlarını tehdit eden birçok yanlış karar iptal edilmiş bulunuyor.

Binlerce doğa severin tepkisi sonucunda iptal edilen bu kararlar arasına şunlar yer alıyor:

-Dersim’deki 17 dağ keçisinin avlanmasıyla ilgili ihale iptal edildi.

-Eskişehir’de belli noktalarda kızıl geyik acente kotalarının avlattırılmasına ilişkin 20 Temmuz’da yapılacak ihale durduruldu.

-Erzincan’da mahkeme kararıyla, dağ keçileri vurulmaktan kurtuldu.

-Şanlıurfa’daki ceylanların avlanması için düzenlenen ihalenin iptali için dava açıldı, ihale için yürütmeyi durdurma kararı verildi.

-Mersin’de yaşam hakları ihaleye açılan 75 dağ keçisinin vurulmasıyla ilgili karara Mersin Barosu tarafından dava açıldı.

Belediye Başkanı’nın Feryadı: Körfezi Parsel Parsel Satacaklar

İmzacı Kurumların Listesi

Adana Çevre ve Tüketici Koruma Derneği

Akdeniz Yeşilleri Derneği

Aksaray Fotoğraf Sanatı Derneği

Aksaray Kadın Çocuk Çevre Derneği

Akyaka Kültür ve Sanat Derneği

Akyaka Musiki Derneği

Alakır Nehri Kardeşliği

Amasya Merzifon Çevre Platformu

Amed Ekoloji Derneği

Ankara Doğa ve Sürdürülebilirlik Derneği

Ankara Doğal Yaşam Derneği

Antalya Ekoloji Meclisi

Antakya Çevre Koruma Derneği

Artemis Çevre, İnsan ve Hayvanları Koruma Derneği

Atalık Tohum Takas Grubu

Ayvalık Tabiat Platformu

Avcılar Çevre Kültürünü Geliştirme ve Eğitimi Afet Yardım Derneği (AVÇEDER)

Avcılar Kültür Sanat Derneği

Babaeski Çevre Gönüllüsü

Bakırtepe Çevre Platformu

Başka Bir Hayat Diliyorum Derneği

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği

Bergama Çevre Platformu

Beydağları Kardeşliği

Bilim Sanat ve Sosyal Etkinliklerde Gelişim Derneği – İzmir

Bingöl Bin Çevre Derneği

Bodrum Alevi Bektaşi Kültür Derneği

Bodrum Doğa Sporları Klubü

Bodrum Çevre Platformu

Bodrum Yarımada Engelli Haklarını Koruma Derneği (BOYENDER)

Bodrum Yarımadası Kültür ve Çevresini Koruma Derneği

Bozcaada Forum

Buğday Derneği

Burhaniye Çevre Platformu (BURÇEP)

Cumhuriyet Kadınları Derneği Bodrum Şubesi

Cilo Doğa Derneği 2004 – Hakkari

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD)

Çarşamba Çevre Çiftçiler Eğitim Derneği

ÇEKÜL Vakfı

Çeşme Çevre Platformu

Çeşme Sürdürülebilir Yaşam Platformu

Çevreci Enerji Derneği – İzmir

Çiğdemim Derneği

Çine Yaşam Platformu (ÇİYAP)

Çoruh Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğrenci

Dağ Taş Aş Bizim Platformu

Dalyan Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği

Datça Balıkaşıran Dayanışma Grubu

Datça Çevre ve Turizm Derneği (DAÇEV)

Datça Hayvanseverler Derneği

Datça Kadın Platformu

Datça Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu

Datça Tüm Emekli-Sen

Didim Çevre Platformu

Diyarbakır Çevre Gönüllüsü

Doğa İçin Sanat Platformu (DİS)

Doğa Derneği

Doğal Yaşam Derneği

Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği

Doğanın Çocukları

Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER)

Edremit Çevre Platformu

Edremit Zeytinli Mehmet Alan Köyü Eko Turizm Derneği

Eğitim-Sen Marmaris Temsilciliği

Eğitim-Sen Muğla Şubesi

Ekoharita

Ekosfer

Elazığ Eğitim ve Çevre Derneği

Erzin Çevre Derneği -Çevre Mühendisi

Eskişehir Çevre Koruma Derneği (ESÇEVDER)

Eurosolar Türkiye Yenilenebilir Enerji Birliği

Fatsa Ünye Doğa Koruma Derneği (Fatsa Maden)

Felsefeciler Derneği

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği

Fethiye Kadın Danışma Dayanışma Derneği

Fethiye Yerel Tohumlar Derneği

Foça Çevre ve Kültür Platformu (FOÇEP)

Foça Forum

Gaziantep Çevre Platformu (GANÇEP)

Geyve Boğazı Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği

Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği

Gökova Akyaka Kadın Dayanışması

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği

Greenpeace Türkiye

Güllük Körfezi Koruma Platformu

Gümühaneliler Dayanışma Derneği – İstanbul

Gümüşhaneliler Dayanışma Platformu

Gümüşlük Çevre Derneği

Gümüşlük Forum

Güneşköy Koop.

Hakkari Cilo Dağcılık Sporları Kulübü

Halfeti Doğa ve Su Sporları Derneği

HAYTAP

Hermias Kadın Girişimi Kültür, Eğitim ve Sanat Dayanışma Derneği

Her Yer Kazdağları

Hewsel Koruma Platformu

Iğdır Tuzluca Badili ve Çevre Kültür Yardımlaşma Derneği

İDA Dayanışma Çanakkale

İdyma Çağdaş Sanat Derneği

İğneada Doğal Ekosistemi Koruma ve Bölgesel Yaşamı Destekleme Derneği

İkizköy Çevre Komitesi

İskenderun Çevre Koruma Derneği

KADOS-Kadıköyü Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği

Karadeniz Çevre Haberleri

Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu

Karadeniz Ekolojik Kalkınma Derneği

Karaman Çevre Platformu

Karaman Ekoloji Derneği

Kars Boğa Tepe Çevre Yaşam Derneği

Kartal Hukukçular Derneği

Karya Kadın Derneği

Karya Kültür ve Sanat Derneği

Kayseri Çevre Dostları Derneği

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

Kazdağları İstanbul Dayanışması

Kazdağları Kardeşliği

Kemalpaşa Kültür Turizm Çevre Derneği – Artvin

Kırşehir Çevre Kültür Sanat Derneği (KIRÇED)

Kırşehir Eskidoğanlı Köyü Ekoloji Kültür Eğitim ve Dayanışma Derneği (ESKİ-DER)

Kocaeli Çevre İnisiyatifi

Konya Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği

Köyceğiz Hayvan Dostları Derneği

Köyceğiz Turizm ve Doğayı Koruma Derneği

Kuşadası Çevre Platformu

Kuzey Ormanları Savunması

Küdür Platformu

Küre Dağları Eko Turizm Derneği – Pınarbaşı Kastamonu

Küresel Çevre Derneği

Magma Dergisi

Mardin Ekoloji Derneği

Merkez Menteşe Tarımsal Kalkınma Kooperatifi

Mersin Çevre ve Doğa Derneği ve DAÇE Ortak Sekreteri

Mezopotamya Ekoloji Hareketi

Milas Dağcılık ve Doğa Sporları Klubü

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP)

Muğla Emek Benim Kadın Derneği

Muğla Tabip Odası

Munzur Koruma Kurulu (DEDEF)

Murat Dağı Çevre Koruma Platformu

Muş Meşe Erozyonla Mücadele Doğayı Koruma ve Ağaçlandırma Derneği

Niğde Çevre Eğitim Kültür Derneği (NİÇEK)

Niğde Kent Platformu

ODTÜ Kuş Gözlem Topluluğu

Ordu Çevre Derneği

Orhanlı Doğa Kültürü Derneği

Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği

Polen Ekoloji Kolektifi

Samandağ Çevre Koruma ve Turizm Derneği

Samsun Çevre Derneği

Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP)

Samsun Doğayı Koruma Derneği

Silivri Çevre Derneği

Simurg Kuş Yuvası Derneği

Sinop Nükleer Karşıtı Platform (Sinop NKP)

Şile Ovacık Köyü Kadın Tohum Derneği

Söke Çevre Platformu (SÖKEÇEP)

Tarsus Çevre Koruma ve Turizm Derneği

TMMOB Şehir Plancıları Odası

Turgutreis Güzelleştirme ve Koruma Derneği

Turgutreis Sahil Esnafları Dayanışma Derneği

Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu (TÜRÇEK)

Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP)

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Bodrum Halikarnas Şubesi

Üzümlü Environment Protection Group

Van Çevre ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (Van Çev-Der)

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)

Yalıkavak Gerişaltı Koruma Derneği

Yaşam ve Dayanışma Yolcuları

Yeni Foça Forum

Yerel Tohum Derneği Marmaris Temsilciliği

Yeryüzü Derneği

Yeryüzü Pazarı Foça

Yeşil Artvin Derneği

Yeşil Direniş Gazetesi

Zilan Ekoloji Platformu

Zonguldak Çevre Derneği

GSÜ Rektörlüğü Kampüste Kedi Beslenmesini Yasakladı

Kent Konseyleri

Adalar, Akçakoca, Arsuz, Ataşehir, Ayvalık, Babaeski, Bakırköy, Bandırma, Beşiktaş, Buca, Datça, Esenyurt, Foça, Gelibolu, İzmit, Karaburun, Kars, Kartal, Kızıltepe, Konak, Maltepe, Marmaris, Menteşe, Milas, Narlıdere, Nilüfer, Odunpazarı, Ödemiş, Seferihisar, Susurluk, Uzunköprü, Yenişehir

Menteşe Kent Konseyi Kadın Meclisi

Pandemiyi Fırsat Bildiler: Ekolojik Talanın Haritası Çıkarıldı

Slow Food Birlikleri

Slow Food Adana, Slow Food Antakya, Slow Food Antalya, Slow Food Balkon Bahçeleri, Slow Food Fikir Sahibi Damaklar, Slow Food Foça, Slow Food Gökova, Slow Food Halfeti, Slow Food İmalathane İstanbul, Slow Food İzmir Bardacık, Slow Food Keçi Karaburun, Slow Food Mahal, Slow Food Narlıdere, Slow Food Roundtable İstanbul, Slow Food Şile Palamut, Slow Food Sustainable Food Bursa, Slow Food Tarsus, Slow Food Yağmur Böreği, Slow Food Yaveş Gari Bodrum, Slow Food Yenipazar, Slow Food Youth Network Bodrum

Ekoloji

Ekoloji Örgütleri Meclis’te: Kömürden 2030 Yılına Kadar ‘Adil Çıkış’ İstiyoruz 

-

kömürden adil çıkış

Türkiye’nin farklı illerinden ekoloji örgütleri, yerel seçimler öncesinde, mevcut kömürlü termik santrallerin 2030 yılına kadar kademeli olarak kapatılmasını talep eden ‘‘Kömürden Adil Çıkış: Hedef 2030’’ bildirisini Meclis’te yaptıkları ziyaretlerde partilerle paylaştı.

Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ve Saadet Partisi ile yapılan görüşmelerde kömür madenciliği ve kömürlü termik santraller nedeniyle bölgede yaşayanların ya köylerini terk ettiği ya madene inmek zorunda kaldığı, ya da kirli hava soluyup kirli gıda tüketerek kansere yakalandığı belirtildi.

Görüşmelerde, kömürün artık vadesinin dolduğuna dikkat çekilerek toplumun gerçek enerji ihtiyacına yönelik bir enerji dönüşümünün 2030’a kadar mümkün olduğu ifade edildi.

Karar alıcılardan, kimsenin işsiz, güvencesiz, sağlıksız, enerjisiz kalmadığı planlı ve kademeli bir kömürden çıkış planı hazırlanmasını talep eden örgütler, bu planın ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan adil bir geçişi temin etmesinin şart olduğunu vurguladı.

Geçtiğimiz sene Muğla, Kahramanmaraş, Çanakkale, Antalya, İzmir, Denizli, Sivas, Adana, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Hatay ve  Karaman’da yıllardır kömüre karşı mücadele eden 17 kurum bir araya gelerek ‘‘Kömürden Adil Çıkış: Hedef 2030’’ talebini içeren bir bildiri yayınlamıştı.

Meclis’te partilerle yapılan görüşmelerde bu bildiri ve Türkiye’deki kömürün mevcut durumu ve dünyadan adil geçiş örneklerinin yer aldığı bir bilgi notu, Muğla Çevre Platformu, Çanakkale-Çan Çevre Derneği, Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu, Ege Çevre Platformu, Çevre ve Tüketici Koruma Derneği, İklim İçin 350 Derneği, Temiz Hava Hakkı Platformu temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından parti temsilcileriyle paylaşıldı.

“Kömürden Adil Çıkış: Hedef 2030” ortak bildirisindeki talepler şöyle:

  • Mevcut kömürlü termik santraller bugünden başlayarak 2030 yılına kadar kademeli olarak kapatılsın. 

  • Yeni kömür santralleri ve kömür madenleri için verilmiş izinler istisnasız iptal edilsin.

  • Kömür madeni genişletmeleri durdurulsun.

  • Kömür arama çalışmaları durdurulsun.

  • Kömür madenlerinde ve termik santrallerde çalışan tüm emekçiler özlük haklarını ve geleceklerini güvence altına alacak programlarla desteklensin.

  • Kömür bölgelerinde yaşanan ağır ekolojik yıkım ve buna bağlı insan sağlığındaki ve yerel ekonomideki çöküşün onarılması için etkilenen tüm ekosistemleri ve halkı kapsayan iyileştirme programları hayata geçirilsin. 

  • Krizlere karşı dirençli  bir toplumu inşa etmek için şirketlerin çıkarlarını değil, kamu yararını, bilimi önceleyen politikalar geliştirilsin. 

Heyet, yarın da Demokrasi ve Atılım Partisi ve diğer partilerle görüşecek.

Okumak için tıklayın

Ekoloji

İzmir’in Çernobil’i Gaziemir’de Hiçbir Temizleme Çalışması Yapılmamış

-

Zeynep Cangı gaziemir

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İzmir’in Gaziemir ilçesindeki akü geri kazanım fabrika sahasındaki radyoaktif kirliliğin giderilmesi için geçen yılı ağustos ayında başlanacağını belirttiği çalışmaların 2024 yılı haziran ayında tamamlanacağını söyledi.

K2 HABER | İzmir’in Çernobil’i olarak bilinen Gaziemir’deki radyoaktif atıkların temizlenmesi için verilen mücadeleler devam ediyor. Konuyu daha önce de gündeme taşıyan CHP İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın’ın, 13 yıl önce çevreye zarar verdiği için kapatılan fabrika sahasındaki radyoaktif atıkların temizlenmesine ilişkin soru önergesine yanıt veren Bakan Bayraktar, Radyoaktif Kirliliğe Maruz Kalmış alanların Çevresel İyileştirme Faaliyetlerinin Yetkilendirilmesine İlişkin Yönetmelik kapsamında söz konusu alanda radyoaktif kirliliğin giderilmesi işlemlerine 2023 yılının Ağustos ayında başlanacağı ve çalışmaların 2024 yılı Haziran ayında tamamlanacağını belirtti.

CHP’li Taşkın, konuyu 1 Ekim 2023’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşımış ve 70 dönümlük arazide bulunan ve 500 bin tondan fazla olduğu tahmin edilen radyoaktif atığın önemli bir çevre ve halk sağlığı sorunu yarattığını belirtmişti.

İnsanlığın Kendi Eliyle Yarattığı Felaket: Çernobil

yüksel taşkın gaziemir

Özel şirket, sadece bariyer çekmiş

Okumak için tıklayın

Ekoloji

Avrupa’nın Çöpünü Yine Türkiye Aldı: Bir Yılda 12,4 Ton!

-

plastik atık ithalatı polietilen eurostat

Türkiye, AB ülkelerinin atık/çöp ihraç ettiği ülkeler sıralamasında 12,4 ton atık satın alarak 1’inci oldu.

K2 HABER | Merkezi Lüksemburg’da bulunan Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre Avrupa Birliği (AB) ülkeleri 2022 yılında Birlik dışına toplam 32 milyon 100 bin ton atık ihraç etti. Bu miktar bir önceki yıla göre yüzde 3’lük bir düşüş göstermiştir. AB üyesi olmayan ülkelerden atık ithalatı ise 2021’den bu yana yüzde 5 azalarak 18.7 milyon tona geriledi.

AB dışına yollanan atıkların yarısından fazlasını 17,8 milyon tonla demir ve çelik oluşturdu. Bunların yaklaşık üçte ikisini işlemek için Türkiye satın aldı.

AB’DEN İHRAÇ EDİLEN ATIKLARIN EN BÜYÜK ALICISI TÜRKİYE

Türkiye, madeni olmayan geri dönüştürülebilir maddelerle birlikte Avrupa’dan toplam 12,4 milyon ton atık satın aldı. Bu rakam AB’nin toplam atık ihracının yüzde 39’unu oluşturuyor.

Alıcılar sıralamasında Türkiye 1’inci olurkan ardından 3,5 milyon ton atıkla Hindistan geldi. Hindistan tek başına Avrupa’daki atık kağıtların yüzde 30’unu satın alarak dönüştürüyor. Hindistan’ın ardından, Birleşik Krallık 2 milyon, İsviçre 1,6 milyon, Norveç 1,6 milyon, Mısır 1,6 milyon, Pakistan 1,2 milyon, Endonezya 1,1 milyon, Fas ve Amerika Birleşik Devletleri her ikisi de 0,8 milyon ton atık ile takip etti.

Mevzu Biraz ‘Pis’: Türkiye, Neden Avrupa’nın Çöpünü Topluyor?

AB’DE EN BÜYÜK ATIK İHRACATÇISI HOLLANDA

AB’nin en büyük atık ihracatçısı 6,4 milyon ton ile Hollanda oldu. Belçika 3,9 milyon ton ile ikinci sırada yer aldı. Üçüncü sıradaki Almanya ise 3,3 milyon ton ile AB atık ihracatının onda birini gerçekleştirdi. Almanya 2011 yılında 5,8 milyon ton atık ihraç ederek zirvede yer almıştı. Ancak Almanya ihracatındaki düşüş nedeniyle birinci sıradaki yerini koruyamadı.

TÜRKİYE 2022’DE DE 1. OLMUŞTU

2022’de birlik ülkeleri 1,1 milyon ton geri dönüştürülebilir plastiği AB dışındaki ülkelere ihraç etti.

Türkiye, AB dışına gönderilen tüm geri dönüştürülebilir plastiğin 319 bin tonunu ithal etti. Bu miktar, gönderilen toplam plastik atığın yaklaşık yüzde 29’una karşılık geliyor.

Okumak için tıklayın

Ekoloji

Boğaziçi Çevre Ödülleri Sahiplerini Bekliyor

-

Boğaziçi Üniversitesi Elektroteknoloji Kulübü ve IEEE Öğrenci Kolu, çevre ve sürdürülebilirlik alanında gerçekleştirdikleri etkili çalışmalarla öne çıkan adayları kutlamak üzere 3. Boğaziçi Çevre Ödülleri etkinliğini düzenliyor.

K2 HABER | Çevre dostu uygulamalara katkıda bulunan ve başarılarıyla dikkat çeken adayları ödüllendirmeyi amaçlayan Boğaziçi Çevre Ödülleri, çevre ve sürdürülebilirliğe olan bakış açısını güçlendirmeyi miras olarak aktarmaktadır. Halk da oylamaya katılarak çevre ve sürdürülebilirlik konusunda söz sahibi olabilmekte, böylece etkinlik genel bilincin artması hakkında bir etkiye sahip olmaktadır.

Program Detayları

Bu yılki ödül töreni, geçirdiği yıllarda olduğu gibi, çevre ve sürdürülebilirlik konularında gösterilen çabaları kutlamak ve ödüllendirmek üzere tasarlandı.

Ödül için aday olan şirketler, kurumlar ve bireyler; çevresel etki, yenilik, ölçülebilir sonuçlar ve toplumsal katkı gibi kriterlere göre belirlendi. Adayların kim oldukları ve yaptıkları projeler, daha önce 1 Aralık tarihinde yapılan sosyal medya duyurusu ile kamuoyuna duyurulmuştu.

COP28 Sonrası İklim Uzmanlarından Tepkiler: Yetersiz

Ödül Töreni

Kazananlar, 22 Aralık tarihinde düzenlenecek olan Boğaziçi Çevre Ödülleri’nde etkinlik günü açıklanacak ve ödüller de aynı gün takdim edilecektir. Ödül töreni, Boğaziçi Üniversitesi’nin Güney Kampüsü’ndeki Albert Long Hall’de gerçekleştirilecek. 

Oylamaya Katılmak İçin

Yılın çevrecilerini belirlemede söz sahibi olmak ve bilet almak için oylamaya katılabilirsiniz:

Oylama için: https://buec.com.tr/oylama/

Bilet linki: https://www.biletimgo.com/etkinlik/bogazici-cevre-odulleri-5338

Instagram: https://www.instagram.com/bogazicicevreodulleri/

Okumak için tıklayın

Ekoloji

COP28 Sonrası İklim Uzmanlarından Tepkiler: Yetersiz

-

COP26 Nedir oxford

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28), Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde bugün sona erdi. Konferansın sona ermesinden sonra ise iklim uzmanlarından tepkiler geldi.

İklim müzakerelerinin yaklaşık 30 yıllık tarihinde ilk kez “fosil yakıtlara” referans verilen final metninde, sıcaklık artışını sınırlandırmak için “fosil yakıtlardan uzaklaşma” çağrısı yer aldı. İklim uzmanları ise sonuç metninde fosil yakıtlara doğrudan atıf yapılmasını başarı ama metnin yetersiz olduğunu vurguluyor.

Ümit Şahin: Bizi En Aza Razı Ediyorlar

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin sosyal medya hesabından, “Dubai’de uzatmalar da bitti COP28 kararları kabul edildi. Taslaklarda olan fosil yakıtların terk edilmesi de yerini yenilenebilir enerjinin alacağı da çıkarılmış. Zayıf bir fosil yakıtlardan uzaklaşma ifadesinin karara girmiş olması zafer sayılmaz. Bizi en aza razı ediyorlar. Üstelik en kirli ve en tehlikeli enerji olan nükleer çözümler arasında sayılıyor. Geçiş yakıtı ifadesiyle fosil gaza referans veriliyor. CCS’e defalarca vurgu var. Bunlar büyük skandal. Şimdi enerji dönüşümüne akmayan finansmanın bunlara gitmesinin önü açılacak. Finansman yetersizliği vurgulandığı halde artırılmasına ilişkin dişe dokunur bir ifade yok. Batı iklim borcunu kabul etmemekte direniyor ve gelişmekte olan ülkelerin ve petrol devletlerinin ayak sürümesini kolaylaştırıyor. Çin, Hindistan vb savunma yapmaktan oynamıyor. + 1,5 derece hedefinden sonra 2021’de önce kömürün ve şimdi de bütün fosil yakıtların üstü kapalı da olsa sorunun kaynağı olarak COP kararına girmesi, Paris Anlaşması’nı genişlettiği için olumlu. Bu gelişme küresel iklim hareketinin başarısı. Ama çok yavaş ve yetersiz.” açıklamasını gerçekleştirdi.

Özgür Gürbüz: Tarihsiz Bir Çağrı Yetersiz

Gazeteci Özgür Gürbüz, COP28’de açıklanan Fosil Yakıtlardan Uzaklaşma metnini yetersiz olarak ifade etti: “BM İklim Konferansı COP28′den “fosil yakıtları kullanmayı bırakma çağrısı” çıktı . Başta AB ülkeleri olmak üzere bazı liderler bunu bir başarı gibi anlatıyor. Ne yazık ki bu doğru değil. Bilim bu kadar net, zaman bu kadar azken kesinlik içermeyen, tarihsiz bir çağrı yetersiz.”

Manuel Pulgar-Vidal: Yine De Fosil Yakıtlardan Uzaklaşma Kararı Önemli Bir Sonuç

WWF Küresel İklim ve Enerji Lideri ve COP20 Başkanı Manuel Pulgar-Vidal, müzakerelerin ardından yaptığı değerlendirmede, ülkelerin fosil yakıtlardan uzaklaşma konusunda anlaştığını söyleyerek şöyle dedi:

“Ülkeler bunu kabul ederken, COP28’de kömür, petrol ve gazın tamamen kullanımdan kaldırılması konusunda uzlaşmaya varılamadı. Ancak yine de fosil yakıtlardan uzaklaşma kararı önemli bir sonuç. 30 yıldır devam eden BM iklim müzakerelerinde ülkeler nihayet odak noktasını iklim krizine yol açan kirletici fosil yakıtlara kaydırdı. Bu sonuç fosil yakıt dönemi için sonun başlangıcına işaret etmelidir. Yaşanabilir bir gezegen için tüm fosil yakıtların tamamen ortadan kaldırılmasına ihtiyacımız var.”

Marcio Astrini: Kutlanmayacak Bir Sonuç

Brezilya merkezli İklim Gözlemevi Yönetici Sekreteri Marcio Astrini, COP28 sonucunun “sinyaller açısından güçlü ancak içerik bakımından zayıf” olduğunu dile getirerek, “Gerçek anlamda harekete geçilmediği takdirde Dubai’den çıkan sonuç, dünyanın dört bir yanında aşırı iklim olaylarından zarar gören topluluklar açısından kutlanmayacak bir sonuç,” dedi.

Türkiye, COP28’de 8 girişime imza attı

Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çerçevesinde çalışan İklim Değişikliği Başkanlığı, sekiz girişime katıldığını duyurdu. Girişimlerin listesi şu şekilde:

  • İklim Kulübü,
  • Kritik Ham Maddeler Kulübü,
  • Dayanıklı Gıda Sistemleri, Sürdürülebilir Tarım ve İklim Eylemine ilişkin Emirlik Deklarasyonu,
  • Buzul Dostları Grubu,
  • Çimentoda Atılım,
  • İklim İçin Mangrov İttifakı,
  • COP28’de Eğitim ve İklim Değişikliği Ortak Gündemi Bildirgesi,
  • İklim ve Sağlık Deklarasyonu,
  • İklim Eylemi İçin Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu’na (CHAMP) imzacı oldu.

Okumak için tıklayın

Ekoloji

#COP28 ‘Fosil Yakıtlardan Uzaklaşma’ Çağrısının Yapıldığı Anlaşmayla Sona Erdi

-

cop28

30 Kasım’da başlayan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28), Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde bugün sona erdi.

Zirve, müzakerecilerin final metni üzerinde anlaşmaya varamaması nedeniyle resmî tarihinden bir gün sonra tamamlanabildi.

Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre, iklim müzakerelerinin yaklaşık 30 yıllık tarihinde ilk kez “fosil yakıtlara” referans verilen final metninde, sıcaklık artışını sınırlandırmak için “fosil yakıtlardan uzaklaşma” çağrısı yer aldı.

Atıflar ve boşluklar

BM nezdinde “çağrı”, tarafların “davet edilmesi veya taraflardan ricada bulunmak” anlamına geldiği için, müzakereleri takip eden uzmanlar fosil yakıtlardan uzaklaşma çağrısının zayıf bir sonuç olduğunu ve küresel ısıtmayı sınırlandırmak için emisyonları keskin şekilde düşürmenin sağlanamayacağını belirtiyor.

Taraflar küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030 itibarı ile üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızının iki katına çıkarılması hedeflerini kabul ederken, Kayıp Zarar Fonu’nun etkin hale gelmesi de final metninde yer aldı.

Final metninde, gelişmekte olan ülkelerin iklim finansmanına ihtiyaç duyduğu ve iklim krizinin etkilerine uyum için gereken finansmana atıfta bulunulsa da, uyum finansmanının nasıl ölçeklendirileceği ve takvimine ilişkin boşluklar var.

COP28 Başkanı Al Jaber: Tarihi başarı

Final metninin kabul edilmesinin ardından kapanış oturumunda konuşan COP28 Başkanı Sultan Ahmed Al Jaber, müzakerelerin sonucunu “tarihi bir başarı” olarak nitelendirerek, şöyle dedi:

“Dünyanın yeni bir yol bulması gerekiyordu ve kuzey yıldızımızı takip ederek biz bu yeni yolu bulduk. Gerçeklerle yüzleştik ve dünyayı doğru yöne yönlendirdik. Bu doğrultuda, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefini ulaşılabilir kılmak için bir eylem planı hazırladık.

“Bunu ortak zemin üzerine inşa ettik, işbirliğiyle pekiştirdik. Bu, iklim eylemini hızlandırmak için hata yapmamak üzere geliştirilmiş dengeli, tarihi bir pakettir.”

  • BAE’nin devlet petrol şirketi ADNOC’un CEO’su olan Sultan Ahmed Al Jaber’in COP 28’e başkanlık etmesi, kararlaştırıldığından bu yana tepki topluyordu. ADNOC’un, üretim kapasitesini 2027 yılında günde beş milyon varile çıkarmayı hedeflediği biliniyor.

İklim Uzmanlarından Tepkiler

WWF Küresel İklim ve Enerji Lideri ve COP20 Başkanı Manuel Pulgar-Vidal, müzakerelerin ardından yaptığı değerlendirmede, ülkelerin fosil yakıtlardan uzaklaşma konusunda anlaştığını söyleyerek şöyle dedi:

“Ülkeler bunu kabul ederken, COP28’de kömür, petrol ve gazın tamamen kullanımdan kaldırılması konusunda uzlaşmaya varılamadı. Ancak yine de fosil yakıtlardan uzaklaşma kararı önemli bir sonuç. 30 yıldır devam eden BM iklim müzakerelerinde ülkeler nihayet odak noktasını iklim krizine yol açan kirletici fosil yakıtlara kaydırdı. Bu sonuç fosil yakıt dönemi için sonun başlangıcına işaret etmelidir.

“Yaşanabilir bir gezegen için tüm fosil yakıtların tamamen ortadan kaldırılmasına ihtiyacımız var.”

Brezilya merkezli İklim Gözlemevi Yönetici Sekreteri Marcio Astrini, COP28 sonucunun “sinyaller açısından güçlü ancak içerik bakımından zayıf” olduğunu dile getirerek, “Gerçek anlamda harekete geçilmediği takdirde Dubai’den çıkan sonuç, dünyanın dört bir yanında aşırı iklim olaylarından zarar gören topluluklar açısından kutlanmayacak bir sonuç,” dedi.

Okumak için tıklayın

Ekoloji

Halilağa’da ÇED Raporu Yerle Bir Edildi

-

halilağa bakır madeni

Cengiz Holding’in Halilağa Bakır Madeni Projesi için 2. kez verilen “ÇED Olumlu” kararının iptali için Tema Vakfı, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği ve yörede yaşayan 90 yurttaşın açtığı davanın bilirkişi keşfi gerçekleşti. Davacılar ve yaşam savunucuları, ‘Defol Cengiz, Köyümüzde Maden İstemiyoruz, Kazdağları’nın Üstü Altından Değerlidir’ yazılı pankartlarıyla keşifin başlangıç noktası Muratlar köyü girişinde toplandı.

K2 HABER | Şahin ATEŞOĞLU – @SahinAtesoglu / Ekoloji örgütlerinin ve bölge halkının, Halilağa Bakır Madeni projesine karşı açtıkları davanın bilirkişi keşfi gerçekleştirildi. Keşif, Muratlar Köyü’nde keşif hakiminin beyanları alması ile başladı. Maden yüksek mühendisi ve Kazdağı Derneği yönetim kurulu üyesi Esenay Hacıosmanoğlu, ÇED raporunun madencilik açısından eksik ve hatalı yönlerini anlattı. ÇED kapsamında çıkarılacak cevherin sadece bakır değil altın da içerdiği, başka bir projede altının da zenginleştirilmesinin planlandığı açıkladı. Dernek yetkililerinden yapılan açıklamada, keşif sırasında yapılan beyanların özeti şu şekilde yapıldı:

– Maden işletme projesinde bakır, altın, altın+bakır kompleks, feldispat ve kuvars madenciliği planlanırken, ÇED’in sadece bakır üretimine yönelik olduğu; ÇED projesinin maden işletme projesine uygun hazırlanması gerektiği halde iki projenin uyumlu olmadığı karşılaştırma yaparak açıklandı.
– ÇED’in aksine, maden işletme projesinde zenginleştirme ve atık depolamanın bulunmadığı belirtildi.
– Maden işletme projesine göre ÇED atık depolama tesisinin rezerv alanında kaldığı, dolayısıyla kaynak kaybına sebebiyet verebileceği açıklandı.
– İşletme projelerinin sadece görünür rezerve göre yapılması gerektiği ancak ÇED kapsamında tüm maden kaynağının işletilmesinin planlandığı gösterildi.
– Atık depolama tesisinin son derece geniş alana yayıldığı, olumsuz çevresel etkiyi azaltacak depolama alternatiflerinin ÇED kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
– Atık depolama tesisinin açık ocak patlatması limit alanında kaldığı gösterildi.
– Rapor içinde 3 farklı atık depolama tasarımı bulunduğu gösterildi.
– Gerekli depolama kapasitesini sağlayabilmek için kazı yapılması gerektiği, bunun sonucunda atık depolama tabanının yeraltı suyu seviyesinin altına düşeceği açıklandı.
– Taban teşkili için gerekli kota alma çalışmasını ve kapasiteyi karşılamak için yapılacak kazıyı içermeyen etüt ve kesitlerden bahsedildi.
– Maden su ihtiyacının eski ocak göllerinden karşılanması alternatifinin ÇED kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
– Duyarlılık analizlerinin kümülatif kesitler üzerinden yapılmadığı gösterildi.
– Yeraltı suyu seviyesi altında gerçekleşecek büyük boyutlu (derin açık ocak, geniş ADT) ve patlatmalı madencilik faaliyetlerinin, yüksek asit üretme potansiyeli ve kirletici etkisi olan malzemeden oluşan ocak ve pasa şevleri ile bu birimlerde oluşacak ocak gölünün, sahanın zaten hassas ve kırılgan olduğu görülen dengesini kontrol edilemez şekilde bozacağı, proje alanı ve çevresindeki su kaynaklarını olumsuz etkileyeceği, akış örüntülerine önemli ölçüde zarar vereceği açıklandı.
– Kümülatif değerlendirmede, gerek ruhsat sahası gerekse etki alanı içindeki diğer projelerin doğru ve eksiksiz bir şekilde ele alınmadığı gösterildi.

Kazdağları Ekoloji Platformu: ‘Cengiz’e Geçit Vermeyeceğiz!’

Halilağa Bakır Madeni Projesinde Kamu Yararı Yok

TEMA’dan Çevre Mühendisi Onur Küçük, bölgedeki aynı şirkete ait çok sayıda maden projesinin varlığından söz ederek, kümülatif etki konusuna vurgu yaptı. Davacıların avukatı Cem Altıparmak, şirketin ÇED süreci yürütmeden DSİ ile protokol kapsamında yapmaya başladıkları ve bölgenin su kaynaklarına el koyacak olan gölet projelerinden, Kocabaş Çayı’na yapılmak istenen derivasyon kanalından bahsetti ve ÇED raporundaki eksiklere dikkat çekti. ‘Onlarca köyün su kaynağına, tarım alanlarına el koyan bu projede kamu yararı yoktur’ dedi.

Çan İlçesi Tarım Yapılamaz Hale Gelecek

Ziraat Mühendisi Hicri Nalbant, projenin bölgenin tarımını yok edeceğini, tarım için gerekli olan suyun madene verileceğini söyledi. Orman mühendisi Hasan Basri Avcı, projenin kocaman bir orman ekosistemini yok edeceğini söyleyerek, idarenin ve ÇED raporunun ormana kereste gözü ile baktığını belirtti. Hacıbekirler köylülerinden Gülferit Güven, köylerinin proje alanının çok yakınında olduğunu ve madenden olumsuz etkileneceklerini, tarım ve hayvancılık yapamaz hale geleceklerini belirterek madeni istemediklerini söyledi. Çan Çevre Derneği avukatı Ümran Aydın, Çan’ın 55 köyünün tek su kaynağı Kocabaş çayının madene verildiğinde, yöre insanının susuzluğa terk edileceğini, artık Çan ilçesinde tarımın yapılamacağını anlattı.

Alamos’un Kirazlı Ruhsatı Tarihe Gömülmüştür’

Yöre İnsanı Kanser Riskiyle Yaşamak İstemiyor

Diğer avukatlar tarafından proje alanındaki ve yakınlarındaki arkeolojik buluntular ve sit alanları hakkında da bilgiler verildi. Daha sonra hakim davalı idare Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı avukatına ve müdahil şirket avukatına söz vererek beyanlarını aldı. Beyanların ardından keşif alanına geçildi, projede öngörülen açık ocak, atık havuzu alanları ve arkeolojik buluntular bilirkişilerle birlikte incelendi. Keşfin sonunda davacılardan bölgede yaşayan Emel Yalçın ve Ferzan Aktaş da söz alarak projenin tarım alanlarına ve yaşam alanlarına verecekleri zararları anlatarak, yöre insanının kanser riskiyle yaşamak istemediği belirterek projenin iptal edilmesini istediler.

Keşfe Kazdağları Ekoloji Platformu, Edremit, Altınoluk, Küçükkuyu, Çanakkale’den doğa koruma örgütleri ve emek ve demokrasi örgütleri de destek verdi.

Okumak için tıklayın

Ekoloji

Uzmanlar, COP28 İklim Zirvesi’ndeki Son Gelişmeleri Değerlendirdi

-

cop28 Dubai iklim zirvesi

COP28 İklim Zirvesi’nin 3. günü olan 2 Aralık 2023’te Dr. Sultan Al Jaber tarafından açıklanan Küresel Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhüdü ile, 1,5°C’yi ulaşılabilir kılmak için 2030 yılına kadar küresel kurulu yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin 3 katına, enerji verimliliği hızının 3 katına çıkarılması hedeflendi.

K2 HABER | 2 Aralık itibarıyla 118 ülke, farklı başlangıç noktaları ve ulusal koşulları dikkate alarak, 2030 yılına kadar dünyanın mevcut yenilenebilir enerji üretim kapasitesini en az 11.000 GW’a çıkarmak için birlikte çalışma taahhüdünde bulundu. Ayrıca, 2030 yılına kadar her yıl, enerji verimliliğindeki küresel ortalama yıllık artış oranını iki katına çıkarmayı taahhüt etti. ABD, Avustralya, Brezilya, Polonya ve Meksika gibi fosil yakıta dayalı bir enerji sistemi olan ülkeler bildirgeye imza atarken Çin, Hindistan ve Türkiye’nin yokluğu dikkat çekti.

Türkiye’den uzmanlar, küresel çapta yenilenebilir enerji konusunda atılan bu adımı ve Türkiye’nin durumunu değerlendirdi.

Kömürün Politik Ekonomisi: Temiz Enerji Geçişinin Önündeki Engeller

Ümit Şahin: Türkiye’nin Bu Bildirgeyi İmzalaması Gerekirdi

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Koordinatörü Ümit Şahin ise alınan kararı şöyle yorumladı: “Türkiye’nin COP28’de iki pozisyonunu gördük. Birincisi, Küresel Durum Değerlendirmesi kapsamında fosil yakıtların azaltılmasına ve fosil yakıttan çıkışa karşı olduğunu bildirmesi ve ABD’nin de yer aldığını açıkladığı Kömürden Çıkış Koalisyonu’na katılmamasıydı. İkinci olarak, küresel yenilenebilir kapasitesinin üç katına çıkarılmasını taahhüt eden 118 ülke arasında Türkiye’yi göremedik. Halbuki, Azerbaycan ve bazı körfez ülkeleri bile bu taahhüdün altına imza attı. Kaldı ki, Türkiye’nin geçen yıl yayınladığı Ulusal Enerji Planı’nda güneş ve rüzgârı artırma hedefi zaten 3 kata yakın, dolayısıyla Türkiye’nin bu bildirgeyi imzalaması gerekirdi.”

Volkan Yiğit: Türkiye, Kömürlü Termik Santralleri Ekonomik Ömrü Bitene Kadar Açık Tutmak İstiyor

A Plus Enerji Kurucu Ortağı Volkan Yiğit ise küresel hedeflerin halihazırda Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’yla paralel olduğunu ve Türkiye’nin zaten bu hedeflere kolaylıkla ulaşabileceğinin altını çizdi ve “Ulusal Enerji Planı’nda şu an 11,2 GW olan güneş kapasitemizi 2035 sonunda 53 GW seviyesine yani neredeyse 5 katına çıkarmayı hedefliyoruz. Rüzgâr tarafında bu kadar yüksek olmasa da 11,6 GW kapasitemizi 2035’te 29 GW seviyesine çıkarmayı planlıyoruz. Bu da 2,5 kat bir artış anlamına geliyor. Her iki hedefin toplamına baktığımızda 2035’te güneş ve rüzgâr kurulu gücümüzü zaten 3,6 katına çıkarmayı planlıyoruz aslında.” dedi.

Yiğit, şöyle devam etti: “Türkiye’nin imzacı olmamasının sebebi, taahhüdün içinde geçen kömürlü termik santrallerin aşamalı olarak kapatılması ibaresi olmalı; çünkü Türkiye tüm kömürlü termik santralleri ekonomik ömrü bitene kadar açık tutmak istiyor. Burada aslında işi piyasaya bırakmak lazım; piyasa koşulları, karbon fiyatlaması, farklı taahhüt ve gereksinimler çerçevesinde bizim de yaptığımız projeksiyonlar kömür santrallerinin üretimdeki payının her yıl gittikçe azalacağını gösteriyor. Ekonomik ve teknolojik koşullar, Türkiye’de yerli kömürün bitmesi, yeni kömür alanlarına girmenin zorlaşması, kömür finansmanının azalması zaten bizi bu taahhüde götürecektir. Ben karamsar değilim; önümüzdeki yıllarda bu küresel taahhüdün daha geliştirilmiş hali ve belki hidroelektriğin kapsam dışı bırakıldığı bir versiyonuna, yani sadece güneş ve rüzgâr gibi yeni teknoloji yenilenebilir enerji hedeflerinin yer aldığı haline, imza atabileceğimizi düşünüyorum ve zaten Ulusal Enerji Planı’nın da buna paralel olduğunu görüyorum.”

Gençler, Karbonsuz Gelecek İçin ‘Kömürden Çıkış Planı’ İstiyor

Bengisu Özenç: Türkiye, İklim Diplomasisinde Daha Yapıcı Rol Oynamalı

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Direktörü Bengisu Özenç, Türkiye’nin 2021’de açıkladığı 2053 net-sıfır hedefinin olumlu  başlangıç olduğunu ancak kısa ve orta vadeli hedeflerin henüz söz konusu 2053 hedefiyle uyumlu olmadığına dikkat çekti: “Ne yazık ki, kısa vadeli hedeflerin eksikliği bu patikada önemli rol oynayabilecek yatırımcı gibi aktörlerin yanlış sinyal almasına sebep olabiliyor. Aslında Türkiye önümüzdeki 10-15 yıl boyunca süregelen durumu devam ettireceğini söylüyor. Halbuki, çok daha fazlasını yapacak kapasitemiz var. 2017’de açıklanan güneş enerjisi kurulum hedeflerini yalnızca beş yıl içinde 3 katına çıkarmış bir ülkeyiz. Türkiye, hem iklim diplomasisinde daha yapıcı bir rol oynamayı, hem de 2053 net-sıfır hedefine ulaşmada daha kolaylaştırıcı bir pozisyon almayı kendisi için hedeflemeli.”

Bahadır Turhan: COP28’deki Duruşumuz Hedefler İle Tam Tutarlılık Sergilemiyor

Solar 3GW Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bahadır Turhan ise kararı şöyle yorumladı: “Kömürden çıkışımız hem 2053 Net Karbon sıfır hem enerjide bağımsızlık hem de sürekli ucuz elektrik hedeflerimiz açısından birinci şart. Bu çıkışın adil bir çerçevede olması için de somut adımlarla detaylıca planlanması ve planın bir an önce hayata geçirilmesi elzem. Ancak COP28’deki duruşumuz maalesef bu hedefler ile tam tutarlılık sergilemiyor. Bu durum bizim geleceğin gelişmiş ülkeleri arasındaki yerimizi riske atıyor, çünkü ucuz enerjinin sağlayacağı imkan ve verimlilikten mahrum kalıyoruz.”

Güncel gelişmeler ışığında, Türkiye’deki güneş ve rüzgar enerjisi potansiyelinin önemli bir avantaj sağladığını ifade eden Turhan şöyle devam etti: “Fosil yakıt açısından fakir ancak güneş açısından zengin bir ülkeyiz. Bu, diğer ülkelere kıyasla en kolaylıkla yararlanabileceğimiz kaldıraç, bize hem maliyet hem de zaman konusunda avantaj sunuyor. Dolayısıyla fosil yakıtlardan çıkışımızı geciktiren her hareket, güneşimizden yeterince faydalanamamıza ve de ekonomik açıdan geri düşmemize neden oluyor. Artık geçmiş yüzyılın teknolojilerini geride bırakıp, tamamen yeni teknolojilere yüzümüzü çevirme zamanı. Son teknolojik gelişmeler ile GES’lerin ve batarya depolamanın ilk yatırım maliyetleri sadece son bir yılda %40 ucuzladı. Batarya depolama ile desteklenen GES’ler ise bugün şebeke işletme güvenliği açısından termik santrallere olan ihtiyacı her gün azaltıyor. Tüm bunların üzerine bir de son bir yılda yaklaşık 30 GWh’lik batarya kapasiteli GES ve RES’lere önlisans da vermişken, artık fosil yakıtlardan çıkışımızı daha hızlı ve emin adımlarla gerçekleştirebiliriz.”

Türkiye’de Kömür Düşüşte Ancak Emisyonlar Azalmıyor

Ufuk Alparslan: Türkiye’nin İmzasının Olmamasının Nedenini Politik Buluyorum

Bu kararın emisyon azaltımı konusunda dünyanın iki kutbunu karşı karşıya getirdiğini söyleyen Ember Türkiye, Ukrayna ve Batı Balkanlar Bölge Lideri Ufuk Alparslan şöyle dedi:

“Bu karara imza atan 118 ülkenin dışında kalan ülkeler, küresel sera gazı emisyonunun yarısından fazlasından sorumlu. İmza atmayan ülkeler arasında Çin, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya, Rusya ya da Orta Doğu ülkeleri gibi yenilenebilir enerjinin esas artış göstermesi gereken yerler bulunuyor. Bu nedenle kararın beni çok heyecanlandırdığını söyleyemeyeceğim. Türkiye açısından değerlendirdiğimizde ise, resmi planlarda dahi buna yakın hedefler açıklandığı için kararın altında Türkiye’nin imzasının olmamasının nedenini politik buluyorum. Nitekim, imzacı ve imzacı olmayan ülkelere bakıldığında -birkaç istisna dışında- dünyanın iki ayrı kutbunu yansıttığını görüyoruz.”

Okumak için tıklayın

Ekoloji

İzmir’de Deniz 1 Metre Yükseldi

-

deniz kabarması Karşıyaka konak sel yağış

Konak ve Karşıyaka’da denizin 1 metreden fazla yükselmesi nedeniyle sahil kesimindeki birçok sokak deniz sularının altında kaldı.

K2 HABER | İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan hava basıncı, rüzgâr ve yağış verilerine göre şehirde deniz kabarması yaşanabileceği yönündeki uyarılar gerçekleşti. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi ve İZSU Genel Müdürlüğü ekipleri 24 saatten fazla süredir kesintisiz mesai yaparak vatandaşların yardımına koştu.

İzmir’de meteorolojik koşulların yarattığı etkiye bağlı olarak deniz taşkını yaşandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü ve İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri, deniz seviyesinin 1 metre yükseldiği taşkına karşı, tüm personel ve ekipmanıyla halkın can ve mal güvenliğini sağlamak için özverili bir mücadele yürütüyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, 25 Kasım Cumartesi günü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden aldığı verilere dayanarak, deniz kabarması ve aşır yağıştan kaynaklı deniz taşkını yaşanabileceğini belirterek vatandaşı uyarmıştı. Günün ilerleyen saatlerinde deniz seviyesi 1 metre yükseldi, Alsancak Kordon, Karşıyaka Yelken Kulübü ve Mavişehir’de deniz taşkını yaşandı. Taşkında zarar gören elektrik trafolarından kaynaklanan bölgesel elektrik kesintileri yaşandı.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün hava tahmin modellerine göre ikinci bir yükselme ihtimalinin düşük olduğu belirtildi. Alınan verilere göre, rüzgârın öğle saatlerinde etkisini kaybetmesiyle birlikte deniz çekilmeye başlayacak.

Tunç Soyer: Karbon 0 – Dünya 1 Kampanyasına Destek Veriyorum

Tsunami Etkisi Yarattı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, deniz kabarması olarak adlandırılan durumun bir tsunami etkisi yarattığını ve denizin karadan yüzlerce metre içerilere ilerlediğini belirterek “1200 mesai arkadaşımız, 250 iş makinesi ile geceden beri su tahliyesi yapıyor. Vatandaşlarımızın bu durumdan en az etkilenmesi için İZSU, İtfaiye ve Fen İşleri ekiplerimizle canla başla çalışıyoruz” dedi.

Okumak için tıklayın

Ekoloji

Alexandra Cousteau: Okyanusları Geri Kazanmak İçin 10 Yılımız Var

-

Alexandra Cousteau

Yılın en büyük inovasyon buluşması Türkiye Innovation Week, sürdürülebilirlik aktivisti Alexandra Cousteau ismini ağırladı. Dünya üzerindeki plastik atıkların korkutucu boyutlara ulaştığını hatırlatan Cousteau, “Okyanusları geri kazanmak için önümüzde 10 yılımız var” değerlendirmesinde bulundu.

K2 HABER | Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinasyonunda düzenlenen ve bölgenin en büyük inovasyon buluşması olan Türkiye Innovation Week (TIW), İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde kapılarını açtı.

Etkinlik kapsamında değerlendirmelerde bulunan Fransız okyanus uzmanı ve kâşif Jacques-Yves Cousteau, bizim bildiğimiz adıyla Kaptan Cousteau’nun torunu Alexandra Cousteau, okyanusları geri kazanmak için dünya halklarının 10 yılı olduğunu belirtti.

Cousteau açıklamasında, “Önümüzdeki on yıl, tek küresel okyanusumuzun geleceğini belirleyecek. Artık farklılıklarımızın ötesine bakmamız ve iddialı ve yenilikçi çözümleri benimsememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Mikroplastiklerin zararlarına da değinen Alexandra Cousteau, “Mikroplastikler artık yediğimiz balıklarda, hatta yemeğimize serptiğimiz deniz tuzunda bile mevcut. Mevcut eğilimler devam ederse 2050 yılında okyanuslar trajik derecede üzücü, kirli ve boş bir yer olacak” diye konuştu.

Araştırmalara göre dünyanın yaklaşık yüzde 70’ini kaplayan okyanuslarda tahmini 171 trilyondan fazla plastik parça bulunuyor. Bilim insanları, okyanuslardaki plastik yoğunluğuna ilişkin önlem alınmadığı takdirde 2040’a kadar atıkların neredeyse 3 kat artabileceği uyarısında bulunuyor.

Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay Mikroplastik Tehlikesini Yazdı

Okumak için tıklayın

Öne Çıkan Haberler