Connect with us

Gündem

Yaş Çay Üreticilerine 4 İl İçin Seyahat Yasağı

yaş çay üreticileri seyahat

ÖZEL HABER – Rize Valiliği, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nun yaş çay üreticileri için 30 Nisan’a kadar kente gelebileceği yönündeki kararının hükümsüz kaldığını açıkladı.

Rize, Artvin, Giresun ve Trabzon Valilerinin geçtiğimiz gün Rize’de gerçekleştirdikleri toplantının ardından Rize Valiliği tarafından yapılan açıklama, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin illerindeki 1 milyon 200 bin dekar alanda çay tarımı yapan 212 bin aileyi ilgilendiriyor.

Rize Valiliği’nden paylaşılan bilgilendirme mesajı ile kamuoyuna yapılan açıklamada, “21.04.2020 tarihli ve çay üretimi yapılan illere il dışından bu amaçla seyahat izni verilmemesine ilişkin bakanlıklar takdiri ile alınan ve 4 il valisi imzası ile açıklanan karar üzerine kamuoyuna ek bilgi verilmesi ihtiyacı doğmuştur” denilerek daha önce yaş çay üreticilerinin 30 Nisan’a kadar kente gelebileceği yönündeki kararının hükümsüz kaldığı belirtildi.

Rize Valiliğinin açıklamasında, “Daha önce 15.04.2020 Tarihli İl Hıfzısıhha Kurulu kararı ile tüm hemşehrilerimizin bulundukları illerde kalması ve seyahat edilmemesinin esas olduğu belirtilen ancak hukuki yollardan izin alan vatandaşlarımızın 30 Nisan’a kadar İlimize kabul edilecekleri ve bu durumda yapılacak uygulamaları açıklayan karar, seyahat düzenlemeleri konularında ve sürecin yürütümünde en üst merciler olan bakanlıklarımızın takdiriyle ortaklaşa verilen bahse konu en son alınan yeni üst merci kararı ile hükümsüz kalmıştır.” denildi.

Memişoğlu: “Bu Karar Üreticiyi Zora Sokacak”

Çiftçi-Sen Çay üreticileri temsilcisi ve dönem sözcüsü Recep Memişoğlu, K2 Haber’e yaptığı açıklama ile Çiftçi Sen/Çay Üreticileri Temsilciliği’nin alınana karara ilişkin görüşünü paylaştı.

Memişoğlu’nun açıklaması şöyle:

“Valilik, Hıfzısıhha Kurulu’nun 15 Nisan’da almış olduğu kararı yani ’30 Nisa’na kadar il dışındakilerin izin alarak memleketlerine gelebilecekleri’ kararını yapmış olduğu toplantı ile iptal etmiştir. Bu doğru bir karar değildir. İnsanlara ‘30 Nisan’a kadar gelebilirsiniz’ diye bir rahatlık sağlayacaksınız, sonra da iptal ettim diyerek işin içinden çıkacaksınız. Böyle bir karar olmaz. Bu üreticileri düşünen, işlerini kolaylaştıran bir karar değil. Kontrollü ve planlı bir şekilde girişler sağlanabilirdi. Biz sendika olarak bu kararı eleştiriyor ve üreticiyi zora sokacağını düşünüyoruz.”

Şan: “Yaş Çay Üreticileri Çayını Toplayamamak Durumuyla Karşı Karşıya”

Söz konusu seyahat engeli ile ilgili K2 Haber’den Murat Büyükyılmaz‘a konuşan Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Gazeteci Ömer Şan’ın açıklamaları ise şöyle:

“Yaklaşan 2020 Yılı Yaş Çay Kampanyası nedeniyle bölgede bulunan yaş çay üreticileri, gübreleme ve budama, bahçe temizliği gibi sezon hazırlığı yaparken, Çaykur ile özel firmalar da fabrikalarda bakım çalışması yapıyor. Tam bu sırada büyükşehirlerde alınan sokağa çıkma yasağı ve illere giriş-çıkış yasağı, çay üretimi yapılan 4 il dışındaki çay üreticilerini, sezon hazırlığı ve birinci sürgün yaş çay toplama konusunda zora soktu.

Bu durum karşısında valilikler, il dışından gelecek üreticilere 30 Nisan’a kadar süre tanıdı ve bundan sonra illere girişlere izin verilmeyeceği kaydedildi. Aynı süreç farklı illerden bu illere gelmek isteyen çay işçileri için de işletildi.

Ancak son dönemde alınan salgın önlemleri çerçevesinde 4 ilin valisinin, bakanlıkların aldığı kararlar doğrultusunda, artık çay sezonu için il dışından gelecek olanlara izin verilmeyeceği yönünde karar alması, bu yaş çay sezonun oldukça zor ve sıkıntılı geçeceğini işaret ediyor.

Bugüne kadar kota, kontenjan, alım ve düşük fiyat politikalarıyla ezilen yaş çay üreticileri, bu şekilde çayını toplayamamak gibi bir durumla karşı karşıya kalacak.

Özellikle büyük işçiliği Gürcistan yurttaşlarının yaptığı çay toplama işçiliğinde her iki ülkenin de sınırlarını kapaması nedeniyle, Gürcü işçilerin çalıştırılması da yasaklandı.

Bu durumda çay işlerini kendisi yapacak olan il dışındaki üreticiler, deyim yerindeyse tam ortada kaldı. Valiliklerin önceki açıklamalarına göre hareket eden diğer kentlerdeki yaş çay üreticilerinin bir kısmı kendilerini 30 Nisan’a göre ayarladı, bilet ve izinlerini aldı veya yola çıktı. Ancak son anda alınan bu yasak, bu insanları adeta yarı yolda bıraktı.

“Üreticilere Sanki ‘Bu Sene Çayınızı Toplamayın’ Deniyor”

Rize ve Trabzon, bu anlamda oldukça sıkıntılı illerin başında geliyor.Birçok üretici gübreleme ve budama yapamadığı gibi Çaykur da, budama yapmayan üreticiye kota almayacağı uyarısı yaptı. Bu durumda ya üreticilere izin verilecek, ya yaş çay toplanmadan çırpma yaptırılacak ve üreticiye destek verilecek, ya da Çaykur ve özel firmalar, üreticinin özellikle de ilk sürgün çayını kendileri toplatacak…

Yoksa ülkemin emekçi ve esnaf kesimi gibi üreticileri de kendi kaderiyle ve ölümle başbaşa mı bırakılacak? Unutulmasın ki bu aşamada üretime dönük ciddi önlemler alınmaz ve çalışmalar yapılamazsa bu salgın sonrası büyük bir kıtlığın bizi beklediğini söylemek pek de uzak bir öngörü olmaz!”

Giresun Valiliği’nden Açıklama

Giresun Valiliği’nden yapılan, Giresun Valisi Harun Sarıfakıoğulları, Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Rize Valisi Kemal Çeber ve Artvin Valisi Yılmaz Doruk imzalı ortak basın açıklamasında ise, koronavirüs salgını ile mücadele çerçevesinde ülke genelinde ve iller özelinde tedbirlerin devam ettiği belirtildi.

Bölgede yaklaşan çay hasatı sezonunda özel önlemler alma gereğinin ortaya çıktığı aktarılan açıklamada, bu kapsamda yerelde sektörün tüm taraflarıyla görüşülerek ilgili bakanlıklarla gerekli bilgi paylaşımlarının yapıldığı ifade edildi.

Açıklamada, yapılan değerlendirmeler sonucunda bölgede gerekli koruma tedbirlerini aksatmadan ekonomi için çok önemli olan çay hasadının tamamlanmasına yönelik alınan kararlar ise şöyle aktarıldı:

“Temel mücadele unsurunun izolasyon ve vatandaşların bulunduğu yerde kalması gerçeğinden hareketle, salgının illerden diğer illere bulaş riskinin olması, 31 il için giriş çıkış seyahat yasağının devam etmesi nedenleriyle ve şimdilik çayın ilk hasat dönemi olan mayıs ayı hasadı ile sınırlı olmak kaydıyla çay hasadı yapılacak Rize, Trabzon, Artvin, Giresun illeri dışındaki müstahsillerin, bu illere gelişi için seyahat izni verilemeyeceğinden, çay hasadıyla ilgili tüm faaliyetlerin bu iller içerisinde mevcut ve illerin temin edeceği iş gücü ile planlanmasına karar verilmiştir.”

İllere gelemeyecek müstahsillerin çay hasadını illerde irtibatlı oldukları kişiler aracılığıyla yaptırmalarına karar verildiği belirtilen açıklamada, “Buna imkanı olmayan müstahsiller için sektörün paydaşlarıyla oluşturulacak Vefa Sosyal Destek organizasyon kurullarıyla alternatif çözümler üretilip, çay hasadının sorunsuz bir şekilde tamamlanmasına karar verilmiştir.” 

Türkiye’deki Süne Zararlısı İstilası Dünya Fındık Arzını Tehdit Ediyor

Ekoloji

Son 10 Yılda Çıkan Orman Yangınlarının Yüzde 47’sinin Sebebi Belirlenemedi

-

Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın orman yangınlarının çıkış nedenlerine ilişkin Meclis’e sunduğu soru önergesine yanıt veren Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, son 10 yılda çıkan orman yangınlarının yüzde 47’sinin sebebinin belirlenemediğini söyledi.

K2 HABER| Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, orman yangınlarının çıkış nedenlerine ilişkin Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin yanıtlaması talebiyle Meclis’e soru önergesi verdi.

Bakan’ın sorularını yanıtlayan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, “Son 10 yılda çıkan orman yangınlarının; yüzde 31’i ihmal ve dikkatsizlik, yüzde 11’i yıldırım, yüzde 5’i kaza, yüzde 6’sı kasıt ve yüzde 47’si sebebi belirlenemeyen yangınlardır” yanıtını verdi. Bakan’ın “Farklı iklim senaryolarından ülkemizin ve ormanlarımızın nasıl etkileneceğine ilişkin bir çalışmanız var mı?” sorusuna ise Kirişçi, sadece “Orman yangınlarıyla mücadele organizasyonu iklim değişimine uyum sağlayacak şekilde güncellenmektedir” dedi.

Muhafaza ormanlarında ve milli parklarda ağaç kesiminin yapıldığını ifade eden Bakan, “Ormanlar madenlere feda ediliyor, ‘Cari açığı orman ürünlerini satarak kapatacağız’ diyen zihniyet hakim kılınıyor” dedi.

Sayıştay, CHP’li Erbay’ı Doğruladı: ‘Orman Yangınlarında Açık İhmal Var’

 

“Çocuklarımızın Alacağı Nefesi Yok Ediyorsunuz!”

Orman Genel Müdürlüğü’nün 2020 Yılı Faaliyet Raporu’na genel bütçeden 1 milyar lira aldıklarını kaydeden Bakan, şunları söyledi: Peki ormanların madenlere tahsis edilmesinden ne kadar alıyor? 2 milyar 600 milyon lira. Orman ürünlerinin satılmasından aldığı para ne kadar? 7 milyar lira. Genel bütçeden 1 milyar lira alıyor ama ormanların birilerine peşkeş çekilmesinden, ormanların yaralanmasından, bütünlüğünü kaybetmesinden 10 milyar lira gelir elde ediyor! Olur mu? Oldu. Yaptılar, oldu! Hala da oluyor! Ormanları, gelir getirici bir işletme olarak görenler ne ormansızlaşma hedeflerini gerçekleştirebilir ne de iklim kriziyle mücadele hedeflerine ulaşabilir. Gelecekteki iklim yıkımına ülkemizi hızla sürükleyerek hepimize en büyük kötülüğü yapanlar, iktidar eliyle sistematik bir ormansızlaştırma politikası yürütenlerdir. El birliğiyle vahşi bir rant alanı haline getirdikleri ormanlarımızı, her türlü para için bazen maden, bazen kereste, tomruk, odun, yonga kaynağı olarak sermayedarlara peşkeş çekenlerdir. Düşünün ki; ormanlarımızın yıllık artışını 47.2 milyon metreküp olarak hesaplıyorlar ama ormanlarımızın yaklaşık yüzde 40’ında 35 milyon metreküp odun üretimi yaparak, yani hektarda 4 metreküp ağaç keserek, artıştan fazla kereste üretimi yapıyorlar. Sadece geçen yılın, 2021’in, tamamında meydana gelen orman yangınlarında yok olan ormanlık alan 178 bin hektar civarında. Yani 1 milyar 780 milyon metrekare! Üstelik şimdi bir de Bakan’ın önergeme verdiği yanıttan öğreniyoruz ki; son 10 yılda meydana gelen orman yangınlarının yüzde 47’sinin yani yarısının sebebi tespit edilememiş. Bu kötülüğü nasıl ve neden yapıyorsunuz? Sadece bu ülkenin doğal kaynaklarını mı yok ediyorsunuz? Hayır! Bunları yaparak; çocuklarımızın, torunlarımız alacağı nefesi yok ediyorsunuz!

Kirişçi, Bakan’ın yangın söndürme çalışmalarında kullanılan arozözlerde bulunması gereken görevli sayısı ile bulunan görevli sayısıyla ilgili talep ettiği verileri paylaşmayarak bu soruyu yanıtsız bıraktı.

Okumak için tıklayın

Gündem

Soma Unutuldu, Ermenek Unutuldu, Sırada Amasra Var

-

cengiz erdil amasra

CENGİZ ERDİL | Siz hiç maden ocağına girdiniz mi? Ben girdim. Gürültülü bir asansörle yerin 200, 300 metre altına inersiniz. Duvarları kurşuni bir tünelden geçip, havanın kurşun gibi ağır olduğu kömür alanına ulaşırsınız. “Halkın dertleri nedir ve dostları kimlerdir?” gibi sorularla meşgul bir muhabirseniz, bunu hayatınızda iki üç defa yapmış olabilirsiniz. Maden işçileri için ise rutin iş. Bazen sabah, bazen de gece vardiyasında yeraltına dalıyorlar. Bence; dünyanın en zor işi. Kaderinde veya fıtratında sadece bu var.

Bizde maden insanları, bir facia yaşanınca akla geliyor, medyanın da gündemine… Sonra unutulup gidiyor. Şimdi Bartın Amasra faciası gündemde. Dünyanın en büyük maden faciaları arasında gösterilen “Soma” unutuldu bile…

Manisa Soma’da 301 madenci yeraltından çıkamadı, onların ölümü üzerinden sekiz yıl geçti. 14 Mayıs 2014 günü Soma maden bölgesindeki kömür kokulu havayı yırtan ambulans haykırışlarına karışan cılız bir ses vardı: “Beni bu ambulansa koymayın, kirlenir… üstüm başım kömür” diyen o madenci unutulmaz bir ayrıntıydı.

Soma unutuldu, sonra Ermenek unutuldu, sırada Amasra var.

Soma’yı unutturmamak için hazırlanan iki rapor da unutuldu. İlki Maden Mühendisleri Odası’nın raporu, diğeri ise TBMM Araştırma Komisyonu Raporu. Tarihe bir şekilde kaydı düşen sonuçları bile sayfalarca olan o iki rapora bir bakalım.

Patara’nın Kumları Nereye Gitti?

Aşırı Kar Hırsı

Her iki raporda da Soma’daki kazanın başlıca nedeni olarak kar hırsı gösterildi. Facianın yaşandığı ocakta 2009 yılında 230 bin ton olan üretim, bir yılda 10 katına çıkarıldı. 2012 yılında üretim iki milyon 800 bin tona yükselmişti. İşçi sayısındaki artış da kaza riskini yükseltti. Yoğun üretim maden sahasının fiziksel dengesini bozdu, madende tehlike “rutin” hale gelmişti.

Maden Mühendisleri Odası’nın raporunda büyük maden kazalarının tümünün taşeron veya rödovans uygulamasının olduğu ocaklarda yaşandığına dikkat çekildi. 1992 yılında Zonguldak Kozlu maden ocağında 263 kişinin yaşamını yitirdiği facianın ardından tüm facialar kamu dışındaki madenlerde gerçekleşmişti.

Denetleme Parası Da Patrondan

Soma’daki ocakta denetim sorunu vardı. Raporda, teknik nezaretçi ve iş güvenliği uzmanlarının denetim elemanı olarak tanımlanmalarına rağmen, ücretlerini denetledikleri işverenden aldıkları vurgulandı. Böyle olunca personelin denetim yetkisini kullanmakta güçlük çektiği ortaya çıktı. Böylece Soma maden ocağı düzenli olarak denetlenmesine rağmen sorunsuz olarak nitelendirildi.

Maden Bitince Sorun Bitmiyor: ‘Giresun Kirlendi, Sırada Balıkesir Var’

Uygun Maske Yoktu

Madende kişisel donanım yetersizdi. Metan gazına karşı karbonmonoksit maskesi taşıma zorunlu ama sayıları yeterli değildi. Maskelerde uygun filtre sistemi de yoktu. Ölüm oranını çok olmasının bir nedeni de buydu.

Meclis Araştırma Komisyonu’nun 283 sayfalık raporunda da şu saptama ilginç…

“Soma faciası Türkiye Cumhuriyeti tarihinin karşılaştığı en büyük, meydan okuyan bir felakettir. Vakit geçirilmeden bilimsel çalışmalara başlanmalıdır. Soma’da yaşanan facianın tekrarlanmamasının tek koşulu; madencilik bilim ve teknolojisine uygun çalışmaktır.”

* Bu yazı 21.10.2022 tarihinde Gazete Pencere’de yayımlanmıştır.

Okumak için tıklayın

Gündem

AB, Enerji Şirketlerine Ek Vergiler Getirilmesinde Uzlaştı

-

Avrupa Birliği (AB) enerji bakanları, olağanüstü enerji tedbirlerini devreye sokarak, çok yüksek kâr eden enerji şirketlerinden alınan vergilerin artırılmasına karar verdi.

K2 HABER | Bakanlar AB dönem başkanı Çekya’nın talebiyle, Avrupa’daki enerji krizini görüşmek üzere dün Brüksel’deki olağanüstü toplandı.

BBC Türkçe’nin haberine göre; devreye sokulacak tedbirler arasında, enerji fiyatlarının yükselmesiyle fosil yakıt şirketlerinin artan kârlarına ek vergiler getirmek bulunuyor. Vergiyle elde edilecek gelirin hane halklarına ve işletmelere aktarılması planlanıyor.

AB Bakanları, mevcut durum nedeniyle normalden çok fazla kâr elde eden doğalgaz dışı  elektrik üreticileri ve tedarikçilerinden, yaklaşık 140 milyar euro ek vergi toplanabileceğini tahmin ediyor. Ayrıca elektrik kullanımında zorunlu kesintiler üzerinde de uzlaşıldı.

Ancak bakanlar, enerji fiyatlarına bir tavan fiyat belirlenmesi konusunda fikir birliğine varamadı. Bakanlar AB Komisyonu’ndan gaz fiyatları ile ilgili farklı seçenekleri değerlendirmek üzere uzmanlar grubu kurmasını istedi.

AB Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Kadri Simson toplantı sonrası yaptığı açıklamada, doğalgaz fiyatlarına getirilecek topyekün bir üst sınırın çok ciddi finansal kaynak gerektirebileceğini ve beraberinde riskler getirdiğini vurguladı.

Simson “Bunun kesinlikle gaz fiyatlarında bir etkisi olacaktır, ama aynı zamanda AB’nin gaz piyasasının askıya alınmasına neden olacak ve arz güvenliğini riske atacaktır. Bu sertlikte bir adımı sorumlu şekilde atmak için, tartışmasız bir dizi ön koşul olması gerekir” dedi.

Polonya İklim bakanı Anna Moskwa ise masadaki öneride gaz fiyatları konusunda hiçbir şey olmamasının “büyük hayal kırıklığı yarattığını” söyledi.

Fransa ve İtalya’nın da aralarında bulunduğu birlik üyesi 15 ülke bu hafta başında AB’den enerji fiyatlarına tavan fiyat getirilmesini talep etmişti.

Avrupa Birliği’nde Tek Kullanımlık Plastik Ürünler Yasaklandı

AB’yi Bekleyen ‘Zorlu Kış’

Artan hayat pahalılığı ve enerji fiyatlarıyla Avrupa’yı bu yıl zorlu bir kış bekliyor. Ukrayna savaşı nedeniyle enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan AB’ye, Rusya dışı kaynaklara yönelmek yüklü bir fatura getiriyor.

Enerji şirketleri, pandemi sonrası artan talep ve Rusya’nın Ukrayna işgalinin ortaya çıkardığı arz sorunlarından ötürü, petrol ve doğalgazın fiyatını artırdı. Alınacak ek vergiler, şirketlerin, kendilerinin sebep olmadığı bu durumlardan elde ettikleri “beklenmedik kazancı” hedefliyor.

AB Komisyonu başkan yardımcısı Frans Timmermans geçen ay yaptığı açıklamada, fosil yakıt çıkaran şirketlerden “fazla kârlarının yüzde 33’ünü geri vermelerinin” isteneceğini söylemişti.

Timmermans “Ucuz fosil yakıt devri sona erdi. Ucuz, temiz ve kendi üreteceğimiz yenilenebilir enerjilere ne kadar çabuk geçiş yaparsak, Rusya’nın enerji şantajına o kadar hızlı bağışıklık kazanırız” dedi.

Okumak için tıklayın

Ekoloji

Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası’ndan Manisa’daki Tarım Arazilerinin İmara Açılmasına Karşı Dava

-

TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası İzmir şubeleri, yetki sahaları içerisinde bulunan Manisa’daki tarım arazilerinin yapılaşmasına yol açan imar planlarının iptal edilmesi için dava açtığını duyurdu.

K2 HABER| TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası İzmir şubeleri, yaptıkları ortak açıklamada Manisa’daki tarım alanlarını yapılaşmaya açan ve ayrıcalıklı imar hakkı öngören imar planlarının iptali için dava açtığını duyurdu.

Açıklamada, Manisa’da son dönemde onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planlarında tarım alanlarının yapılaşmaya açılması, yoğunluk artışı getirmesi, ayrıcalıklı imar hakkı tanınması, yetersiz sosyal ve teknik altyapı, imar ve koruma mevzuatına aykırı düzenlemeler gibi çok sayıda başlık nedeniyle davaların açıldığı belirtildi.

“Yargı Kararı Yok Sayıldı”

Dava gerekçesine konu olan ve Manisa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde 14 Mart’ta onaylanan Şehzadeler ve Yunusemre ilçe sınırlarında 3 farklı bölgeyi kapsayan Uygulama İmar Planı Revizyonlarına ilişkin şu bilgilere yer verildi:

  • Tarım faaliyetlerinin gerçekleştirildiği mevcut tarım alanlarının, öngörülen kullanım kararları sonucunda kaybedilecek.
  • İnsan sağlığı ve güvenliği üzerinde doğrudan veya dolaylı olumsuz etkileri olan enerji nakil hatlarına ilişkin koruma koridoru oluşturacak şekilde yeşil alan belirlenmemiştir.
  • Vatandaşların kamusal hizmetlere erişimi, sağlıklı ve yaşanabilir mekânlarda yaşaması açısından kamu mülkiyetlerinin mekansal planlarda kamusal kullanımlara ayrılmamıştır.
  • Plan açıklama raporlarında ise söz konusu plan kararına yönelik herhangi bir bilimsel ve teknik gerekçeye rastlanmamış ve bazı imar adalarına ayrıcalıklı imar hakkının tanınmadığı anlaşılmıştır.
  • Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Yunusemre ilçesindeki Keçiliköy Mahallesi’nde 315-316-318 nolu parsellerin 2020 yılı içerisinde onaylanan planlar sonucunda kamusal kullanımdan çıkarılmış ve açılan dava sonucunda Manisa 2. İdare Mahkemesi`nin söz konusu işlemi iptal etmesine rağmen yeni onaylanan imar planlarında anılan yargı kararının yok sayılmıştır.

TMMOB: ‘Sulak Alanların Rant İçin Yapılaşmaya Açılması Kabul Edilemez’

 

“Vatandaşın Can Güvenliği Dikkate Alınmadı”

Manisa büyük ovası içerisinde ve dışarısındaki sulu mutlak tarım arazilerinin mutlak suretle korunması gerektiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

‘Meslek odalarının yaşanan hukuksuzluk karşısında sessiz kalması mümkün değildir. Sonuç olarak; Manisa Büyükşehir Belediyesinin daha öncesinde onaylanmış planlara ilişkin alınmış yargı kararlarının gereğini yerine getirmediği, yargı kararının kısmen veya yalnızca yüzeyde uygulanmasının kabul edilemeyeceği, aynı imar adası içerisinde ve yakın çevresinde birbirinden farklı yapılaşma koşulu öngörmenin ayrıcalıklı imar hakkı oluşmasına neden olduğu ve planlamanın eşitlik ilkesini yok saydığı, kamu mülkiyetlerinin kamusal kullanıma ayrılmadığı, vatandaşın can güvenliğinin dikkate alınmadığı ve tarım alanlarının geri dönülmesi mümkün olmayacak şekilde yok edilmesine yol açacak söz konusu imar planlarının yürütmesinin durdurulması ve iptali için yargıya başvurduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız.’

 

Okumak için tıklayın

Gündem

Kanal İstanbul Çevresindeki 844 Konutluk Projenin İhalesi İptal Edildi

-

844 konutluk

TOKİ, Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak Yenişehir için Arnavutköy’de inşa etmeyi planladığı 844 konutluk projenin ihalesini iptal etti. İhalenin, sunulan tekliflerin inşaat için ayrılan ödeneğin çok üzerinde olması nedeniyle iptal edildiği açıklandı.

K2 HABER| Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı TOKİ, tartışmalı proje Kanal İstanbul güzergahındaki Arnavutköy Baklalı köyünde 4 etap halinde inşa edilecek konutlar için ihale tarihleri belirlemişti.

Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre; 21 Eylül 2022 tarihinde 844 konutluk 1. Etap için gerçekleştirilen ihale, TOKİ tarafından iptal edildi. İhalenin iptal gerekçesi, “Bütün tekliflerin alıma ayrılan ödeneğin/yaklaşık maliyetin çok üzerinde olması” şeklinde duyuruldu.

5 Etaplık Konut İhalesi de İptal Edilmişti

TOKİ Arnavutköy’de dikilecek konutlar için tarihini belirlediği toplam 5 etaplık konut ihalesini de 2021 yılının sonunda iptal etmişti.

İhalesi iptal edilen Kanal İstanbul’un yanı başında TOKİ tarafından inşa edilecek 844 konutluk proje için 7 Eylül’de “Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı çıkmıştı.

İhalesi iptal edilen konut projesi kapsamında Baklalı Köyü’nde 115 bin metrekarelik inşaat yapılacaktı. Alan; “Yenişehir (Avrupa Yakası) Rezerv Yapı Alanı (Kanal İstanbul Projesi) 1. Etap” imar planlarında “Özel Proje Alanı ve Kentsel Gelişme Alanı” fonksiyonuna sahip. Planlanan proje kapsamında 40 adet blokta, 844 adet konut, 10 adet dükkan ve 1 adet camii inşaatı ile çevre düzenlenmesi yapılacak. Blokların yükseklik sınırı 21.50 metre.

Çiğdem Toker: ‘Kanal İstanbul, Bütün Riskleri İçinde Barındıran Bir Yıkım Projesi’

Projenin Bedeli: 491.6 Milyon TL

Projenin bedeli de 491 milyon 666 bin 296 TL olarak hesaplanmıştı. İnşaat çalışmalarının 24 ayda bitirilmesi planlanıyordu. Proje alanının 259 metre doğusundan Kanal İstanbul geçiyor. İnşaatların yapılacağı alan Sazlıdere Barajı’nın uzun mesafe koruma alanı sınırında yer alıyor.

Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak Yenişehir için Baklalı köyünde yapılacak 716 konutluk 2.etap toplu konut projesinin ihalesi de 13 Eylül günü düzenlendi. İhalenin sonucu henüz açıklanmadı. 621 konutluk 3. Etabın ihalesi 28 Eylül’de yapıldı ve teklifler değerlendirme aşamasında gözüküyor. 826 konutluk 4. Etabın ihalesi ise 12 Ekim’de gerçekleştirilecek.

Okumak için tıklayın

Gündem

Müsilaj İhalesini Albayrak Grubu Aldı

-

Mustafa sarı mustafa öztürk müsilaj çevre mühendisleri odası eylem planı

Müsilaj temizliği gerekçesiyle yapılan iki ayrı araç kiralama ihalesini, AKP’ye yakınlığı ile bilinen Albayrak Grubu’nun bünyesindeki Platform Turizm Taşımacılık aldı.

K2 HABER|Marmara ve Ege denizlerinde 2021 yılında görülen müsilaj, tartışmalara neden oldu. Çalışmalar sonucu yüzeyden temizlenen müsilaja ilişkin geçen şubatta açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Yüzeyinde de değil, dibinde de şu an için müsilaj yok. Ancak bu müsilaj olmayacağı anlamına da gelmemekte” dedi.

Bu yıl nisan ayında bazı noktalarda müsilaj görülse de geniş çaplı bir yayılma olmadı. Buna karşın İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, 21 Temmuz’da müsilajla mücadele kapsamında araç kiralamak için ihale yaptı.

1,4 Milyon TL’lik İhale

Elektronik Kamu Alımları Platformu’nda (EKAP) yayımlanan bilgilere göre müdürlük, söz konusu alım işini 10’ar araçtan oluşmak üzere iki parçaya böldü. Alımın 21 Temmuz tarihinde “pazarlık usulü” ile düzenlenmesi dikkat çekti.

İçeriği aynı olan ihalelerin ikisi de tek teklifle gerçekleştirildi ve 718 bin 500’er TL’ye tamamlandı. Bir milyon 437 bin TL’yi bulan işin başlama tarihi 22 Temmuz, tamamlanma tarihi ise 31 Aralık olarak belirlendi.

Marmara’da Müsilaj Etkisi: Mavi Bayraklı Plaj Kalmadı

İktidara Yakınlığıyla Bilinen Albayrak Grubu

Ayrıca ihalelerin ikisini de Platform Turizm Taşımacılık adlı bir firma kazandı. Söz konusu firma, iktidara yakınlığıyla bilinen Albayrak Grubu bünyesinde faaliyet gösteriyor. Kamu kurumlarından çok sayıda ihale alan Albayrak Grubu, aynı zamanda Yeni Şafak gazetesinin de sahibi. Grup; inşaat, kâğıt üretimi, limancılık, savunma sanayisi, taşımacılık, tekstil, maden ve medya gibi farklı alanlarda faaliyet gösteriyor.

Okumak için tıklayın

Gündem

Kılıçdaroğlu’ndan Partililerine Daha Fazla Destek Çağrısı

-

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Benimleyseniz, benimle olduğunuzu artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum” şeklindeki çıkışı sonrası salonda alkış tufanı koptu. Partililer, bu sözler üzerine destek mesajları yayınladı.

K2 HABER|CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de partisinin 27. Dönem 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuştu.

Burada demokrasi yolunda yürümeye ve ilerlemeye kararlı olduğunu, kimsenin kendisini geri çeviremeyeceğini dile getiren ana muhalefet partisi lideri, “Bu ülkeyi seven insanların, gerçek vatanseverlerin umutları ve duaları her yerde bizimle birlikte yürüyor buna inanın. Ve yine buna inanın bu mücadelede halk düşmanlarını birlikte yeneceğiz ve özgürlük, doğruluk, adalete susamış halkımıza kurtuluşu beraber getireceğiz” ifadesini kullandı.

‘Siz Gerçekten Benimle Birlikte Misiniz?’

Kılıçdaroğlu, bu çıkışının ardından partililere şöyle seslendi:

“Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Artık karar verin. Bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz? Benimleyseniz, benimle olduğunuzu artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum.”

Kılıçdaroğlu’nun sözleri üzerine partililer, CHP liderini uzun süre ayakta alkışladı.

Kılıçdaroğlu’ndan Gençlere Mektup: ‘İklim Bakanlığı Kuracağız’

İlk Destek İmamoğlu’ndan

Ana muhalefet liderine ilk destek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan geldi. Kişisel Twitter hesabında paylaşımda bulunan İmamoğlu, “Her koşulda Sayın Genel Başkanımızın yanındayım” dedi.

Okumak için tıklayın

Gündem

Memduh Bayraktaroğlu: KHK’lıları Hapse Atmak Yargıya En Ağır Hakarettir

-

memduh bayraktaroğlu

Kılıçdaroğlu’nun KHK çıkışına destek veren Gazeteci Memduh Bayraktaroğlu, KHK’lıların hapse atılmasını yargıya yapılmış en ağır hakaret olduğunu söyledi.

K2 HABER | CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamudaki görevlerinden alınanların göreve iade edileceğine ilişkin sözleri siyasetin gündemi oldu. İktidar kanadından yoğun eleştiriler alan Kılıçdaroğlu’na, birçok kesimden de destek geldi.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kurulan Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu, KHK ile meslekten ihraç edilen ve kapatılan bazı kurum ve kuruluşlara ilişkin 127 bin 130 başvurudan 124 bin 235’ini sonuçlandırmış, 17 bin 265’inde kabul vererek bu kişilerin işe iade sürecini başlatmıştı. Kalan 106 bin 970 başvurunun ise itirazı reddedilmişti. KHK ile meslekten ihraç edilen kişi sayısının 150 bini geçtiği tahmin ediliyor.

Memduh Bayraktaroğlu: KHK’dan Hapis Yatanlarla, 28 Şubat’tan Hapis Yatan Generaller Arasında Fark Yok 

Gazeteci Tuba Emlek’in Youtube kanalında hazırlayıp sunduğu ‘Ne Oluyor’ programına konuk olan gazeteci Memduh Bayraktaroğlu, KHK’lılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktaroğlu, “KHK’lıları hapse atmak, yargımıza yapılabilecek en ağır hakarettir. Kanun Hükmünde Kararname konusunun mutlaka konuşulmasını istiyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılanların haksızlık olduğuna inanıyorum. Bu KHK’dan hapis yatanlarla, 28 Şubat’ta darbe yapacakları iddiasıyla hapis yatan generaller arasında bir fark yok. Eğer bu yargıçların, savcıların ve onları hapiste tutan iradenin gerçekten Allah korkusu varsa, herhangi bir dine inanıyorlarsa, bu yapılanlar cehennemlik günah olduğu için cehennemde yanacaklar. Bu dünyada da yargılanacaklar. O insanları cezaevinde tutanlar, bu cezayı uygulayanlar mutlak surette yargılanacaklar. Ben de mahkûm olmaları için çalışacağım.” ifadelerini kullandı.

Gazeteci Erk Acarer: Sedat Peker, Tayyip Erdoğan İle Helalleşiyor

Demokrasi Eşittir Sokak

Bayraktaroğlu, Erdoğan’ın öğretmenlere ‘çapulcu’ demesini de sert sözlerle eleştirdi: “Bütün bunlar başımıza Erdoğan rejiminin tahammülsüzlüğü yüzünden geliyor. Gülşen’i hapse atan zihniyet, bugün öğretmenlerimize ‘çapulcu’ diyor. Öğretmenlik, imamlıktan bile kutsal bir meslektir. Ayda 5.500 lira alan, onu da 10 ay alan öğretmenlere ‘çapulcu’ deniyor. Ben buna isyan ederim, öğretmenler isyan da etmiyor. Haklarını demokratik ortamda arıyorlar. Demokrasi eşittir sokak. Bir ülkede sokaktan korkuluyor ise o ülkede demokrasiden söz edilemez.” şeklinde konuştu.

Mehmet Ali Çelebi’ye Sert Tepki: Atatürk’e Kimin Ayyaş Dediği Belliyken…

Okumak için tıklayın

Gündem

İstanbul, Zafer Bayramı’nı Şanına Yakışır Şekilde Kutladı

-

30 ağustos zafer bayramı

İBB, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’ncü yılını Yenikapı Etkinlik Alanı’nda düzenlenen unutulmaz konserlerle kutladı. Bayraklarını alıp bayram coşkusuna ortak olmak için alana gelen İstanbullulara seslenen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, her yurttaşın kendini özgür, güvende ve mutlu hissedeceği bir dönemin çok yakında başlayacağını söyledi. “Bu güzel yurdu hep birlikte kardeşlik yurduna dönüştüreceğiz” diyen İmamoğlu, “Sözümüz söz, andımız ant olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda hepinizin huzurunda hep birlikte hissediyor ve söz veriyoruz ki; herkes üzerine düşen görevi yerine getirecek. Milletimiz kazanacak. 2023’te, 100’ncü yılını kutladığımız 30 Ağustos’tan 100’ncü yılına yürüdüğümüz Cumhuriyetimizle buluşmadan hemen önce her şey çok güzel olacak” ifadelerini kullandı.

K2 HABER | İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), son yıllarda gelenekselleşen coşku dolu milli bayram kutlama geleneğini 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda sürdürdü. Özel programların hazırlandığı kutlamalar kapsamında ilk olarak Türk rock müziğinin öncülerinden Moğollar grubu, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’üncü yılına özel repertuarını dinleyicileriyle buluşturdu. Unutulmaz eserlerini seslendiren efsane grubun ardından ev sahibi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zafer Bayramı’nı kutlamak için etkinlik alanına koşan İstanbullulara seslendi.

Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin Eşit Vatandaşlarıyız

Konuşmasında bir zamanlar şehrin sahillerinde işgal kuvvetlerinin dolaştığını anımsatan İmamoğlu,  “Bugün, bağımsız bir cumhuriyetin onurlu yurttaşları olarak bir aradayız. Kendimize güvenimiz tam… Enerjimiz yüksek… Vatan sevgimiz sınırsız… Birliğimizin, beraberliğimizin ve kardeşliğimizin kıymetini biliyoruz. ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyerek kazandık biz bağımsızlığımızı. Kimseye düşmanlık etmeyiz, kimsenin düşmanlığına boyun eğmeyiz. Biz, Türkiye Cumhuriyetiyiz… Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşlarıyız” şeklinde konuştu.

Devletimizi ve Cumhuriyetimizi 30 Ağustos Zaferine Borçluyuz

Türk Milletinin, devlet ve Cumhuriyetini 30 Ağustos Zaferi’ne borçlu olduğunun altını çizen İBB Başkanı, “Bağımsızlığımızı, birlik ve bütünlüğümüzü sağlayan ne varsa… Gelecek güzel günler için ümidimizi diri tutan ne varsa… Bu topraklar üzerinde başı dik, gözü pek olmamızı sağlayan ne varsa… Hepsini ama hepsini, 30 Ağustos zaferine borçluyuz” ifadelerini kullandı.

30 Ağustos’u kimlere borçlu olunduğunun bilinmemesi halinde “Yönümüzü kaybeder ve hedefimizi şaşırırız” diyen İmamoğlu, “30 Ağustos zaferini, ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyerek ayağa kalkan bu aziz millete borçluyuz. Vatanı uğruna, ‘Hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin, bir şarkı söyler gibi’ ölüme gidebilen Anadolu’nun yiğit kadınlarına ve yiğit erkeklerine borçluyuz. 30 Ağustos zaferini, “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyerek yola çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz” dedi.

‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’

Türkiye’miz Gölgesiz, Güneşli, Aydınlık Bir Sabaha Uyanacak

İmamoğlu, millete ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e olan borcu ödemek için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza sahip çıkacağız… Cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkacağız… Laikliğe ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkacağız… Adalete, eşitliğe ve kardeşliğe sahip çıkacağız.”

Sıraladığı esasları yerine getirmenin hiç de zor olmadığını belirten İmamoğlu, “Daha önce yaptık. Yine yaparız, yine yapacağız. . Daha önce hep birlikte yaptık. Genlerimizde, karakterimizde var” diye konuştu. Ülkenin huzuru ve milletin kardeşliği üzerine düşürülmüş kara gölgeler olduğunu belirten İmamoğlu, “Şirazesinden çıkmış, değerlerini, kutsallarını kaybetmiş bir avuç insanın yol açtığı gölgeler bunlar. Ama endişeniz olmasın. Az kaldı hatta çok az kaldı. Sayılı günler kaldı. İnancıyla, ortak çabasıyla Türkiye’miz gölgesiz, güneşli, aydınlık bir sabaha uyanacak. Huzur içerisinde, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yaşadığımız bir ülkede egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, dünyaya demokrasinin en güzel şekilde gösterildiği bir ülkede her bir yurttaşımızın kendini, özgür, güvende ve mutlu bir geleceğe umutla bakacağı bir dönemde hep birlikte olacağız. Az kaldı. Hep birlikte başaracağız” dedi.

Cumhuriyet’imizin 100. Yılıyla Buluşmadan Hemen Önce Her Şey Çok Güzel Olacak

Kimsenin kendisini milletten büyük görmemesi için bazı duyguları teminat altına alacaklarını vurgulayan İmamoğlu şöyle devam etti:

“Milletin önünde her yönetici saygıyla eğilecek. Hakimiyet gerçekten ama gerçekten ilelebet kayıtsız şartsız milletin olacak. Bu topraklarda hür ve bağımsız yaşayabilmenin ve güzel günlerimize ulaştırmak için hayatını feda edenlerin atalarımızın, mirası olan bu güzel yurdu hep birlikte kardeşlik yurduna dönüştüreceğiz. Sözümüz söz, andımız ant olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda hepinizin huzurunda hep birlikte hissediyor ve söz veriyoruz ki; herkes üzerine düşen görevi yerine getirecek. Milletimiz kazanacak. 2023’te, 100’ncü yılını kutladığımız 30 Ağustos’tan 100’ncü yılına yürüdüğümüz Cumhuriyetimizle buluşmadan hemen önce her şey çok güzel olacak.”

CHP: Göçmen ve Sığınmacı Sorununu 2 Yıl İçinde Çözeceğiz

Artık Zaferin Şekli Değişti

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında artık zaferlerin farklı alanlarda elde edildiğini kaydeden İmamoğlu, “Önümüzdeki yüzyılda geçtiğimiz yüzyıl öncesinde verilen bağımsızlık mücadelesinin yerine, hep birlikte aklın ve bilimin hakim olduğu kültürde, sanatta, edebiyatta, bilimde, teknolojide, dijital dünyanın gereklerini yerine getiren en üstün icatları başaran yeni düzende, neslin ortaya koyacağı marifetlerle yeni zaferler kazanacak, milletimiz” dedi.

Drone İle Oluşturulan Atatürk Figürü

İmamoğlu’nun konuşmasının ardından tören, Dünya Şairi Nazım Hikmet Ran’ın ‘Kuvayi Milliye Destanı’ eserinin uyarlamasıyla devam etti. Anlatıcılar Edip Tepeli Nergis Öztürk, Mert Turak, Selen Öztürk ile epik destanı, CRR Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan şefliğindeki 70 kişilik CRR Senfoni Orkestrası’nın performansıyla seslendirildi.

Kutlamaların unutulmaz anlarından biri de 600 drone ile gerçekleştirilen gösteriydi. Bugüne kadarki en büyük Atatürk figürünün dronelar eşliğinde oluşturulduğu şov, izleyenlere 12 dakikalık görsel şölen yaşattı.

Okumak için tıklayın

Gündem

30 Ağustos Zafer Bayramı’mız Kutlu Olsun!

-

30 ağustos zafer bayramı

30 Ağustos Zafer Bayramı’mızı 100. yıl dönümünde coşkuyla kutluyoruz.

K2 HABER | Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Savaşı ile vatan topraklarımız düşman işgalinden kurtarılmış, milletimiz hürriyet ve bağımsızlık içinde yaşama onuruna kavuşmuştur.

K2 ailesi olarak 30 Ağustos Zafer Bayramı’mızın 100. yıl dönümünde; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, tüm milli mücadele kahramanlarımızı sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.

Okumak için tıklayın

Öne Çıkan Haberler