Politika
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu
By
Barış Tınay
Millet İttifakı’nda cumhurbaşkanı adayı krizi çözüldü. İYİ Parti lideri Meral Akşener’in de katılımıyla yapılan 6’lı masa toplantısı sona erdi. Toplantı sonrası ittifakın adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğu açıklandı.
K2 HABER | Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı beklenildiği gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi durumunda Millet İttifakı’nın diğer genel başkanları, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritasının açıklandığı metinde ise İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanabileceği ifadesi yer aldı.
Kılıçdaroğlu’nun Adaylığını Karamollaoğlu Duyurdu
Cumhurbaşkanı adayının ilanı öncesi Millet İttifakı kanadında yoğun bir görüşme trafiği yaşandı. Önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İYİ Parti Genel Merkezini ziyaret etti. Bu ziyarette İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, iki başkana cumhurbaşkanı yardımcısı olma önerisini iletti.
Ardından Meral Akşener ile Kemal Kılıçdaroğlu, bir otelde bir araya geldi. Yaklaşık 15 dakika süren görüşmede Akşener, önerisini Kılıçdaroğlu’na aktardı. Daha önceden Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz ederek masadan kalkan Akşener’in altılı masa toplantısına katılacağı duyuruldu. Saat 14.00’te başlaması planlanan altılı masa toplantısı, yoğun görüşme trafiği nedeniyle iki saatlik gecikmeyle başladı.
Yaklaşık 4,5 saat süren toplantı sonrası 6 lider açıklama yapmak üzere Saadet Partisi Genel Merkezi önüne geldi. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayını açıklamak üzere Temel Karamollaoğlu söz aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olduğunu duyuran Karamollaoğlu, “Bu görevin hayırlı olmasını diliyor, inşallah seçimlerin ardından da kendisine başarılar temennisinde bulunuyorum.” dedi.
🎙️ Temel Karamollaoğlu: “Sayın #KemalKılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayımızdır.” #Milletİttifakı pic.twitter.com/I2UC5kNwXH
— K2 TV (@k2haber) March 6, 2023
Güncer: Ortak Politikalar Metni Tarımda Kalkınmamızı Sağlayacaktır
Kılıçdaroğlu: ‘Millet İttifakı olarak Türkiye’yi istişare ve uzlaşıyla yöneteceğiz’
Ardından kürsüye Kılıçdaroğlu geldi. Partilerin genel başkanlarına teşekkür eden Kılıçdaroğlu, Yunus Emre’nin “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.” sözlerini hatırlattı, bu sözden aldıkları ilhamla Türkiye’nin bütün renklerini aynı sofrada buluşturmak için yola çıktıklarını belirtti.
Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Bu sofra Halil İbrahim Sofrası’dır. Halil İbrahim Sofrası, komşusu açken tok yatmamaktır, Halil İbrahim Sofrası tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmemesidir. Halil İbrahim Sofrası, zulmün sona ermesi, hakkın, hukukun ve adaletin hakim kılınması demektir. Bizim soframız barışın ve kardeşliğin sofrasıdır. En büyük gayemiz Türkiye’yi bereketli, huzurlu ve neşeli günlere taşımaktır. Allah’ın izniyle bunu hep birlikte başaracağız. Biz Millet İttifakı olarak Türkiye’yi istişare ve uzlaşıyla yöneteceğiz.
Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerin genel başkanları olarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası üzerinde de mutabık kalmış bulunuyoruz, 11 madde… Az önce içeride sonuçlandı ve onu basın mensuplarıyla paylaşacağız. Bu kapsamda parlamenter sisteme geçiş sürecinde Millet İttifakı’na dahil diğer partilerimizin sayın genel başkanları cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktır. Şunu da belirtmek isterim, Millet İttifakı’nın kapısı, ortak Türkiye hayalimizi paylaşan herkese sonuna kadar açıktır. İnanç, düşünce, ideoloji, kimlik ayırt etmeksizin 85 milyon insanımızı yürekten selamlıyoruz.”
📌 #Milletİttifakı‘nın Cumhurbaşkanı Adayı #KemalKılıçdaroğlu teşekkür konuşması yapıyor. pic.twitter.com/hrKz1iMQOt
— K2 TV (@k2haber) March 6, 2023
Ekrem İmamoğlu, Deprem İçin Seferberlik Çağrısı Yaptı
12 Maddelik Ortak Mutabakat Metni
Millet İttifakı’nın yol haritasının açıklandığı metinde ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili bir ayrıntı yer aldı.
12 maddede, “İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaktır.” denildi.
6 liderin imzaladığı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritasının tam metni şöyle:
1. Geçiş Sürecinde Türkiye’yi; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ilke ve hedefleri ile mutabakata vardığımız referans metinleri doğrultusunda anayasa, yasa, kuvvetler ayrılığı denge ve denetleme esasları çerçevesinde, istişare ve uzlaşıyla yöneteceğiz,
2. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişiyle ilgili Anayasa değişiklikleri, genel seçimde ortaya çıkan TBMM yapısının mümkün kıldığı en kısa sürede tamamlayacak ve yürürlüğe girecektir.
3. Geçiş Sürecinde Millet İttifakına dahil diğer partilerin genel başkanları Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaktır.
4. Bakanlık dağılımı, Millet İttifakını oluşturan siyasi partilerin milletvekili genel seçiminde çıkardığı milletvekili sayısına göre belirlenecektir. İttifak partilerinin her biri kabinede en az bir bakan ile temsil edilecektir. Bakanlıklara paralel olarak kurulmuş Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Politika Kurulları ve ofisleri lağvedilecektir.
5. Bakanların atanma ve görevden alınmaları, mensup oldukları siyasi partinin genel başkanıyla uzlaşı içinde Cumhurbaşkanı tarafından yapılacaktır.
6. Geçiş sürecinde Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisini ve görevini katılımcılık anlayışı, istişare ve uzlaşı esaslarına göre kullanacaktır.
7. Cumhurbaşkanlığı kabinesi (Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar) yetki ve görev dağılımı, Anayasa ve yasalar çerçevesinde çıkarılacak Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile belirlenecektir.
8. Cumhurbaşkanı; seçimlerin yenilenmesi, OHAL ilanı, milli güvenlik politikalar, Cumhurbaşkanlığı Kararları, Kararnameleri ve genel nitelikteki düzenleyici işlemler ile üst düzey atamalarda Millet İttifakı’na dahil partilerin genel başkanlarıyla uzlaşı içinde karar alacaktır.
9. Geçiş Sürecinde yasama faaliyetlerinin iş birliği içinde gerçekleşmesi koordine edecek mekanizmalar oluşturulacaktır.
10. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, mevcut Cumhurbaşkanının -var ise- siyasi parti üteliği sona erecektir.
11. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçildikten sonra yeni bir seçime gerek olmaksızın 13. Cumhurbaşkanı ve TBMM görev sürecini tamamlayacaktır.
12. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaktır.
🎙️ #Milletİttifakı Cumhurbaşkanı Adayı #KemalKılıçdaroğlu: “İki değerli arkadaşım, Sayın Ekrem İmamoğlu ve Sayın Mansur Yavaş ile birlikte bir yola çıktık. Yolumuz aydınlık olsun.” pic.twitter.com/awvgt0Oxyg
— K2 TV (@k2haber) March 6, 2023
İlginizi çekebilir
Politika
Ekrem İmamoğlu, Deprem İçin Seferberlik Çağrısı Yaptı
5 gün önce
-
1 Mart 2023By
Barış Tınay
İBB, İstanbul’un depreme dirençli bir kent haline getirilmesi amacıyla ‘Deprem Bilim Üst Kurulu’nun önerileri, tespitleri ve çözüm yolları doğrultusunda başlattığı seferberlik planını kamuoyu ile paylaştı.
K2 HABER |İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), şehrin depreme dirençli bir kent haline getirilmesi amacıyla başlattığı seferberlik planını kamuoyu ile paylaştı. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin bir millet olarak hepimizi harekete geçirdiğini belirten İmamoğlu, etkinliğin açılış konuşmasında, “Biz de İBB olarak, ilk günden tüm gücümüzle afet bölgesine koştuk. AFAD’ın bizi eşleştirdiği Hatay başta olmak üzere, tüm bölgede arama-kurtarmadan başlayarak, depremle ilgili tüm alanlarda elimizden geleni yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz. Gücümüz yettiğince, bölgedeki 2000’İ aşkın personelimizle sürdürülebilir şekilde bu zor anlarında afetzedelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. “Bu büyük afetin ve afette yaşadıklarımızın hepimize yüklediği çok büyük bir sorumluluk var” diyen İmamoğlu, “Artık hayatımıza eskisi gibi devam edemeyiz. Bu atmosferde, on binlerce canımız hala göçük altındayken, biz normal yaşamımızı sürdüremeyiz. Hepimizin her şeyi yeni baştan düşünmeye ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
Toplantıya CHP Genel Sekreter Yardımcıları Seyit Torun, Gökçe Gökçen, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, aralarında Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Haluk Eyidoğan gibi ülkenin önde gelen yer bilimcileri de katılım gösterdi.
“İBB OLARAK İNİSİYATİF ALIYORUZ, DÜZEN DEĞİŞTİRİYORUZ”
“Eğer bu topraklarda durmadan depremler oluyor, binalar yıkılıyor, insanlarımız ölüyorsa; iktidarı, muhalefeti, bürokratı ve vatandaşıyla birlikte hepimiz, depremi Türkiye’nin birincil sorunu kabul etmeliyiz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bundan sonra deprem tartışması, fay hattı tartışması, deprem nerede olacak, ne zaman olacak, olacak mı, olmayacak mı, hangi büyüklükte olacak tartışmalarını bir tarafa bırakmalıyız. Deprem bu topraklar için bir realitedir. Nokta! Bu topraklarda milyonlarca yıl önce, depremi oluşturan mekanizmalar oluştu; milyonlarca yıl boyunca da var olmaya devam edecek. Depremleri durduramayacağımıza göre, milletçe depremde yıkılmamak için, bir devlet olarak gelecekte de ayakta kalabilmek için, deprem dirençli yerleşim alanları ve deprem dirençli kentler yaratmak zorundayız. Biz, bugün itibariyle İBB olarak inisiyatif alıyoruz, düzen değiştiriyoruz. Düzen değiştirmek, cesaret işidir. Cesur olabilmek için, önce o düzenin bir parçası olmaktan kurtulmak gerekir. İBB, 2019 Haziran’ından bugüne, ‘imar-rant-siyaset’ düzeninin bütünüyle dışındadır. Bu sebeple deprem konusunda en ileri, en cesur adımları atabilecek bir konumdayız. Bu konumumuzun gereğini ilk günden beri yerine getirdiğimiz gibi, deprem konusunda da yerine getirmek için İstanbul olarak ayağa kalkıyoruz. Deprem dirençli İstanbul için, seferberlik başlatıyoruz.”
“ŞİLİ VE JAPONYA’DA NASIL MÜMKÜN OLABİLMİŞSE, İSTANBUL’DA DA MÜMKÜN”
“Peki bu mümkün mü” sorusunu yönelten İmamoğlu, sorunun altını, “Evet; pekala mümkün. Kaliforniya, Meksika, İtalya, Endonezya, Şili ve Japonya’da nasıl mümkün olabilmişse, İstanbul’da da mümkün. İnsanlarımızı korumak için, deprem dirençli kent uygulamasını ilk kez İstanbul’da başarıp, Türkiye’ye örnek olacağız. Hedefimiz bu, seferberliğimizin amacı bu. Deprem, İstanbul için kaçınılmaz bir gerçek ve beka meselesidir. Tarih boyunca İstanbul’u nasıl vurduysa, yine vuracaktır. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Eğer bu topraklarda, millet olarak neslimizi ebediyen yaşatacaksak; kısa, orta ve uzun vadede deprem dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Ve yine kimsenin kuşkusu olmasın bunu başarabiliriz. Bunun için teknik bilgilerimiz, ‘know how’ımız, gücümüz var, irademiz var, finansal gücümüz var. Bu ulusal seferberlikte, devletimizle, hükümetimizle, bilim insanlarımızla, sivil toplumumuzla ve milletimizle birlikte çalışmak ve birlikte başarmak istiyoruz. Başaracağımıza da inanıyoruz” sözleriyle doldurdu.
“GERÇEKÇİ STRATEJİLERE İHTİYACIMIZ VAR”
“Ancak inanmak tek başına yetmez. Gerçekçi stratejilere ihtiyacımız var” diyen İmamoğlu, ihtiyaç duyulanlar listesini, “Kaynağa ihtiyacımız var; çünkü sorunumuz devasa büyüklükte. İşbirliğine ihtiyacımız var; çünkü yapılması gereken çok boyutlu ve çeşitli işler var. Her kesimin harekete geçmesi ve geçirilmesi gerekiyor; çünkü devlet görevlisinden teknik personele, sağlık görevlisinden vatandaşa uzun bir zincirin kırılmadan çalışması gerekiyor. Bilime ihtiyacımız var; çünkü dün olduğu gibi, bilimin söylediklerini görmezden gelerek yolumuza devam edemeyiz. Aşamalandırılmış yol haritasına ihtiyacımız var; çünkü tüm kaynakları belirli bir zaman planına göre sürece dahil etmek zorundayız” şeklinde sıraladı. “Bugün, bu salonda, sizlerin katılımı ve şahitliğinde yeni bir başlangıç yapıyoruz. Deprem ve afetlere karşı bu kadim şehri dirençli bir kent haline getirmek için her şeyi sil baştan başlatıyoruz” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
İmamoğlu: Gençlerimizi Yurtlardan Çıkarmayacağız
“DEPREM BİLİM ÜST KURULU, 7 ALANDA GENİŞLETİLMİŞ TOPLANTILAR YAPTI”
“Bunları söylüyorum ama şunu da bilmenizi isterim ki, işbaşına geldiğimizden beri yaptığımız pek çok afet hazırlığı çalışmasını ve projesini bir araya getirerek defalarca gözden geçirdik. Bilim çevrelerine bir çağrı yaparak, hızla bir ‘Deprem Bilim Üst Kurulu’ oluşturduk. Bu kurul, ilk toplantısından sonra depremin tüm boyutlarını kapsayan 7 alanda genişletilmiş toplantılar yaptı. Depreme yönelik güçlendirmeden acil yardıma, lojistikten sağlık önlemlerine, semt örgütlenmesinden afet koordinasyon merkezimize kadar tüm boyutları mercek altına aldık. Bugün itibariyle, 7 bilimsel kuruldan gelen değerlendirme raporları elimizde. Kurullarımıza katılan tüm akademisyenlere, uzmanlara ve kurum ve kuruluş temsilcilerine İstanbullular adına buradan teşekkür ediyorum. Ekiplerimiz ve bilim insanlarımız, bundan sonra çalışmalarına devam edecek. Her aşamada çalışmalarımızı gözden geçirip, seferberliğimizin icaplarını yerine getireceğiz. Bugün itibariyle, seferberliğimizin üçüncü aşamasındayız. İBB’de depremle ilgili, ‘Neler yaptık, neler yapıyoruz’u samimi olarak paylaşacağız. Gerçek durumumuz nedir ne boyutta bir sorunla karşı karşıyayız; bunu da paylaşacağız. Göreceğiz ki, yapılması gereken devasa işler var ve işin mali boyutuyla mevzuatıyla İBB iradesinin ötesi bir durum var. Bu durumu dikkate alan bir çıkış yolunu da son bölümde paylaşacağım.”
İBB BÜROKRATLARI EYLEM PLANLARINI ANLATTI
İmamoğlu’nun açılış konuşmasının ardından İBB bürokratları söz alarak, sorumluluk alanlarıyla ilgili çalışmaları kapsayan kısa sunumlar yaptı. Sırasıyla; İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Emrah Şahan (Deprem dirençli İstanbul için ortak akıl), İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe (Deprem dirençli İstanbul için mevzuat – Deprem dirençli ulaşım), KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt (Deprem dirençli yapı stoku), İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin (Deprem dirençli metro ve altyapı), İSKİ Genel Müdürü (Deprem dirençli su hatları), İGDAŞ Genel Müdürü Bülent Özmen (Deprem dirençli doğalgaz hatları), İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler (Çevre ve atık yönetimi için seferberlik), İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat (Deprem dirençli tarihi miras için seferberlik) ve İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar (Deprem dirençli konutlar için finansman modeli) konularında sunumlarını gerçekleştirdi.
Bürokratların ardından yeniden söz alan İmamoğlu, “Klasik olarak bu kadar uzun konuşmalardan sonra, ‘Sabrınız için teşekkür ederiz’ denir. Ama ben, sabrınız için bu sefer teşekkür etmeyeceğim. Çünkü, buna sabretmek zorundayız ve bunu ısrarla dinlemek, ısrarla paylaşmak ve ısrarla konuşmak zorundayız. Yani bu konuda sıkılmamalısınız, sıkılmamalıyız. Dönem dönem deprem konusu, televizyonlarda konuşulur ve en az izlenen kısım, o depremle ilgili konuşmaların olduğu kısım olur. Deprem zamanı hariç, normal zamandan bahsediyorum. İşte tam da bunun tersi bir durumu, sürdürülebilir bir biçimde sorumluluk duygusu içerisinde var etmeliyiz” dedi. İstanbul Valiliği’nden dün itibariyle davetler aldıklarını aktaran İmamoğlu, “AFAD bünyesinde toplantılar var. Bu toplantılar ve sonrasında olacak bütün toplantılardan sonra kamuoyunu en üst seviyede bilgilendireceğimizi, söyleyeceklerimiz ve takip edeceklerimiz üzerinden de toplumla iş birliği yapacağımızı şimdiden duyurmak isterim” diye konuştu.
“GELİN, ‘MARMARA DEPREM KONSEYİ’ KURALIM”
“Kahramanmaraş Depremi, bu ülkenin bütün yöneticilerini bir yol ayrımına getirmiştir, getirmelidir” diyen İmamoğlu, “Artık ya hep birlikte harekete geçeceğiz ya da depreme hazırlık konusunda iş birliğine yanaşmayan kim varsa, koltuklarını bırakıp evlerine dönecek. Çok hızlı, çok net, çok kararlı olmak ve hep birlikte harekete geçmek zorundayız. Boş söze kimsenin tahammülü kalmadı. Bu boş sözü ben söylüyorsam, benim için de geçerli. Memleketin hangi makamında bulunan kişi varsa, onun için de geçerlidir. Zaman; somut çözüm, somut öneri ve somut icraat zamanıdır” dedi. İmamoğlu, bu kapsamdaki çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“Gelin, İstanbul ve bütün Marmara bölgesini depreme hazırlamak üzere bir ‘Marmara Deprem Konseyi’ kuralım. Yıllardır hükümetimize yaptığım çağrıyı, bugün buradan bir kez daha tekrarlıyorum: Bakanlıklar, valilik, İBB, ilçe belediyeleri, ilgili sektörlerin meslek grupları, STK’lar ve üniversitelerle birlikte bir oluşum planlayalım. Hükümetin ve Marmara bölgesindeki tüm yerel yönetimlerin uzlaşmasıyla oluşacak bu saygın ve güçlü konseye, gerekli özerkliği ve uygun çalışma koşullarını sağlayalım. Onlar, bize ortak akılla bir yol haritası hazırlasınlar. Mühendisliğinden planlamasına, lojistiğinden sağlık stratejisine, sosyal alanda yapılması gerekenlerden yönetsel-hukuki boyutlara kadar her düzeyde yapılacak işler bilimsel yaklaşımla tanımlansın. Hangi kurumun ne düzeyde görev alacağını belirleyelim ve hızlı bir süreç işletelim. İstanbul ve Marmara deprem seferberliğini bilimsel, planlı ve kararlı adımlarla başlatalım. İBB böyle bir organizasyon içinde üzerine düşen her görevi sonuna kadar yapmaya hazırdır. Çünkü, bu en doğru ve en sağlıklı yoldur.”
Türkiye’de Yaşanan En Büyük Depremler
“BÜTÇEMİZİ REVİZE EDECEĞİZ”
İBB olarak harekete geçmek için ideal koşulların oluşmasını beklemediklerine vurgu yapan İmamoğlu, “Uzmanlarla birlikte hazırladığımız ‘Deprem Eylem ve Müdahale Planı’yla birlikte, deprem hazırlıklarımızı bugünden itibaren daha ileri bir aşamaya taşıyoruz. Bu hareket planına uygun olarak, afet hazırlık dahil, bütçemizi revize edeceğiz. Ne kadar artırabiliyorsak, zaruri harcamalarımız bir yana konulmak şartıyla, deprem için ayıracağız. Önümüzdeki 3 ayda, içerisinde enerji, su, barınma ve atık gibi kritik ihtiyaçların hazır olduğu 30 deprem parkını daha halkımıza kazandıracağız. Tahliye yollarındaki güçlendirme faaliyetlerimiz ile afete müdahalenin etkin olmasını sağlayacağız. Birçok alanda mevzuat çalışmaları öneriyoruz. Yaklaşık 1,5 yıldır ‘İstanbul İmar Yönetmeliği’nin yenilenmesi üzerine çalışıyoruz. Belirli büyüklüklerdeki parsellere deprem konteynırı koyulması, çıkmaların sınırlandırılması, deprem izolatör sistemlerinin yapılarda kullanılmasının teşviki, dönüşüm amaçlı çatıların bağımsız bölüm olarak iskanı, açık alan ve yeşil alanlarda afet öncelikli altyapı hazırlıklarının yapılması gibi hususlar İstanbul’u afetlere hazırlamak anlamında önemli bir rol üstlenecektir” diye konuştu.
“MALİYETİNE GÜÇLENDİRME YAPACAĞIZ”
İstanbul İmar Yönetmeliği’nin revizyon çalışmasını bu ay itibariyle İBB Meclisi’ne sunacaklarını altını çizen İmamoğlu, “Bu noktada önemli bir başlık da yapıların, iskan-yapı kullanım izni verildikten sonra, belirli periyotlarda denetlenmesi konusunun bir an önce hayata geçirilmesidir. Bunun mutlaka imar mevzuatı içerisinde yer alması gerekmektedir. Tüm ilçe belediyelerimizle gerekli yazışmaları yaptık ve onları ortak eylem planı oluşturmaya davet ettik. Şayet ruhsatlı, iskanlı bir binaya sonrasında herhangi bir müdahale edilmişse, bu bir suçtur ve bizler kamusal sorumluluğumuz ile bu suça meydan vermeyeceğiz. Güçlendirme çalışmalarımıza, Meclis’e sunduğumuz yönetmelik önerisi ile başladık. ‘İstanbul Güçleniyor’ sistemi kuruyoruz. Bu sistem ile hızlı taramaya başvuran ve güçlendirme önerisi alan binalardan başlayıp maliyetine güçlendirme yapacağız. Kısmi ve kapsamlı güçlendirmeye ilişkin ayrı bir yönetmelik hazırlıyoruz. Bu yönetmelikte riskli bina analizi ve hızlı bina taraması sonuçlarına göre, güçlendirme kapsamında olacak yapılar için yapım süreci ve finansman modelleri tarif edeceğiz. Hızlı taramayı yaygınlaştıracağız” bilgilerini paylaştı.
“HIZLI TARAMA SİSTEMİNE BAŞVURAN SAYISI 110 BİNİ GEÇTİ”
Kahramanmaraş Depremi sonra hızlı tarama sistemine başvuran sayısının 110 bini geçtiğini aktaran İmamoğlu, “Bu konuda hızlı hareket edebilmek ve bu işi yaygınlaştırmak için, meslek odaları ve ilgili paydaşlarla birlikte ilerleyeceğimiz bir protokol yaptık. Bu sürecin daha da yaygınlaştırılması için, merkezi idare tarafından mevzuat çalışması yapılmasını öneriyoruz. Ruhsatsız, iskansız binalar ile ilgili acilen bir arada çalışmaya koyulmalıyız. Bütüncül konut politikaları yaklaşımı dahilinde, Mart ayında, kendi mülkiyetimizde bulunan proje ve ruhsatlandırma süreci bitmiş alanlarda, ilk etapta 5.000 birimlik sosyal kiralık konut ve ödenebilir sosyal konut yapımının temelini atıyoruz. Orta vadede, 10 bin konutun daha inşa sürecini başlatacağız. Toplanma alanları ve geçici barınma alanlarında su deposu, foseptik çukuru, güneş paneli, alet ve gereç dolabı, çöp toplama alanı, çadır yerleşim alanı gibi tüm detayları planlıyoruz. Lojistik merkezlerimizi belirledik, ihtiyaçlarımızı tespit ettik. İstanbul’un mevcutta sahip olduğu, AFAD’ın belirlediği 2.450 hektar alanı, 2,2 kat artırarak, 7.850 hektara çıkartacağız” dedi.
“4,5 MİLYON VATANDAŞ İÇİN GEÇİCİ BARINMA ALANLARI HAZIRLAYACAĞIZ”
Avrupa ve Anadolu yakalarında 4,5 milyon vatandaş için geçici barınma alanlarını hızla hazırlayacaklarını belirten İmamoğlu, “Toplanma alanları, geçici barınma alanları ve 1. derece tahliye koridorları imar planlarına işlenecektir. Bunlarla ilgili plan değişikliği ve plan tadilatları yapılmayacaktır. Alt yapı çalışmalarının geliştirilmesi ve hızlanması için, merkezi yönetim desteği ve finansal desteğe ihtiyaç bulunmaktadır. Bunu ısrarla talep ediyoruz. Afet anında ışıklandırma eksikliğinin önemini, geçtiğimiz depremde tekrar gördük. Elektrik ile ilgili projelendirmeye başlıyoruz. Ana arterlerde, peyder pey güneş enerjili sokak lambası projeleri gerçekleştireceğiz. İletişimin kesilmemesi, elektrik sıkıntısı yaşanmaması için kamu binalarında, gemilerde mobil baz istasyonlarının kurulması, toplanma alanlarında şarj ünitelerinin hazır edilmesi projelerimizi gerçekleştireceğiz. Erken uyarı konusunda, 50 kilometre uzunluğunda fiber optik tabanlı erken uyarı sistemimizi geliştiriyoruz. Bu hat üzerindeki 5.000 sensör ve geliştirilecek olan yapay zeka sayesinde, depreme yönelik hazırlığımızı ve müdahalemizi en üst düzeye çekeceğiz” diye konuştu.
“BEDELLİ ASKERLİK YAPACAK İNSANLARA AFET GÖNÜLLÜSÜ EĞİTİMİ VERİLSİN”
İstanbul’un her mahallesinde etkili arama-kurtarma ekipleri oluşturmak üzere bir proje başlattıklarını kaydeden İmamoğlu, “İstanbul İtfaiyesi’nde, ilçe belediyelerinin koordinasyonunda eğitimler verip, gerekli ekipmanı eğitimli kişilere sağlayacağız. Meslek örgütleriyle yapacağımız protokol ile 5 bin tane meslek insanını yetiştirip, ilgili ekipmanlarıyla tüm mahallelerde hazır edeceğiz. Bu yapacaklarımız, İstanbul’un depreme hazırlığında çok önemli bir aşamayı daha geride bırakmamızı sağlayacak ama maalesef ‘çürük binalar’ üreten bu düzeni değiştirmeye yetmeyecektir. Bunun için, TBMM’nin ve merkezi yönetimin atması gereken hayati adımlar vardır. Birçok kurumun bu konuda hazırlıklı olması ve sadece İstanbul’a dahil değil, yakın bölgedeki birçok şehirde yine bu anlamda gönüllülerin tanzimi ve yetiştirilmesi konusunda hızlı ve etkin bir çalışmanın ortaya konulması şarttır. Örneğin; yoğun bir şekilde son dönemde bedelli askerlik hakkının açıklandığı ve oluşturulduğu bir ortamda, 1 aylık askerlik yapan insanlara sadece afet gönüllüsü eğitimi verilse bile, önemli bir adım olduğunu buradan duyurmak istiyorum. Sadece askerlik görevini yapan Mehmetçiklerimiz değil, bu süreçte 1 aylık dönemde dahi afet gönüllüsü eğitimini alan yüz binlerce insanımızın yüzde 30’un, 40’ını bu sürece katabilirsek ülke çapında ne büyük kazanım olduğunu hepinize hatırlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
“HER İMAR AFFI TEKLİFİNİ, GELECEĞİMİZ İÇİN BİR İHANET GİBİ GÖRMELİYİZ”
“Bu süreçte, İstanbul’a özel kanun çıkarılması bir zorunluluktur” diyen İmamoğlu, “Ama tüm ülke için de imar aflarını artık geri dönmemek üzere, hayatımızdan sonsuza kadar çıkarmalıyız. Bu ülkede bundan böyle her imar affı teklifini, geleceğimiz için bir ihanet gibi görmeliyiz. Dahası, imar aflarının yasaklanmasına ilişkin anayasal düzenleme yapmalıyız” şeklinde konuştu. “Yapı denetimi ve müteahhitlik sistemini baştan aşağı yenilemeliyiz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Denetim faaliyetleri, içerisinde güçlü yerel yönetimlerin, meslek odalarının yer aldığı bir yapıyla, kamusal bir hizmet olarak sunulmalıdır. Tüm yapıların deprem güvenlik sertifikasının belediyelerce çıkarılarak, gerek yapı üzerinde ve gerekse dijital ortamda açık veri olarak, toplumun her bir ferdinin görebilmesine izin verecek bir düzenleme yapmalıyız. Öncelikle ruhsatsız binalardan başlayarak, binaların 6 ay içerisinde güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması için ruhsat alması zorunlu hale getirilmelidir. 1 yıl içerisinde de güçlendirme veya yeniden yapılmasına yönelik inşaat başlatılmalıdır. İmar planlarında, ‘toplanma alanı ve kent içi park alanı, sağlık alanı, eğitim alanı, itfaiye alanı’ olarak belirtildiği halde, üzerinde bina bulunan yerlere yönelik, ‘Acil Kamulaştırma Programı’ hayata geçirilmelidir. Artık İstanbul’un her bir metrekaresinde üretilecek konutun, İstanbul’un depreme hazırlıklı olabilmesi adına bir amacı olması gerekmektedir. Sosyal konut üretiminden, ödenebilir konuta, boş konutların kullandırılmasından kira politikalarına kadar bütüncül bir yaklaşım dahilinde hareket edilmezse, İstanbul hiçbir şekilde depreme dayanıklı hale gelemez. Bütün bu konularda somut çalışma ve önerilerimiz vardır. Bugün, ülkemizde imar düzenlemeleriyle ilgili cari 25 yasa, 11 yönetmelik bulunuyor. Ve uygulamada 19 farklı kurum yetkilidir. Bu karışıklığı önlemekle bile süreçler hızlanabilir.”
“SİYASETİN TOPLUMUN ÇOK GERİSİNE DÜŞTÜĞÜNE ŞAHİT OLDUK”
“Yaşadığımız yıkıcı afet, devlet yönetimi ve siyasetin esaslı bir değişimden geçmesi gerektiğini gösterdi” diyen İmamoğlu, “Kurumların krizlerde hemen harekete geçecek kadar inisiyatif sahibi olduğu, her adımında vatandaşına şeffaflıkla hesap veren, yerel yönetimleri güçlendirilmiş, katılımcı, iş birliği kültürü gelişmiş bir devlet anlayışını acilen hayata geçirmeliyiz. Toplum, afetle birlikte tüm sorunlarını bir tarafa bırakarak, güçlü bir dayanışma ortaya koyarken, iktidarı ve muhalefetiyle tüm siyaset ‘zor zamanda kenetlenme’ görüntüsü veremedi. Ne acıdır ki, siyasetin toplumun çok gerisine düştüğüne şahit olduk. Bu nedenle Türkiye siyasetinin gerçek manasıyla çoğulcu olmasını sağlamak için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Zira yaklaşmakta olan Marmara depremi, sadece İstanbul’u ya da Marmara Bölgesi’ni tehdit etmiyor. Türkiye’yi ve Türkiye’nin geleceğini, ekonomisini, dünyadaki yerini de tehdit ediyor. Unutmamalıyız ki, yaklaşan tehlike, milli güvenliğimizi tehdit edecek seviyede bir afettir” uyarısında bulundu.
“YENİ BİR MERKEZİ HÜKÜMET-YEREL YÖNETİM-SİVİL TOPLUM İŞ BİRLİĞİ İNŞA ETMEMİZ GEREKİYOR”
“İstanbul depreminden yıkılmadan, depreme yenilmeden çıkmak için yeni bir merkezi hükümet-yerel yönetim-sivil toplum iş birliği inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için yeni bir siyaset, dinç ve taze bir sistem kurmamız gerekiyor. Bu artık, yaşamsal bir zorunluluktur” diyen İmamoğlu, birlikte çözülmesi gereken konuları şöyle sıraladı:
“Marmara Deprem Konseyi’nin kurulması. İBB deprem bütçesinin revizyonuna destek. İstanbul’un depreme dirençli hale getirilmesi için mevzuat çalışmalarının yapılması. Yapı güçlendirme konusuna ilişkin yasal düzenleme için, merkezi yönetimle iş birliği ve finans desteği. Hızlı tarama yönteminin, mevzuata konarak yaygınlaştırılması. Boş konutların kullandırılması programına ilişkin yasal, yönetsel düzenlemeler. Deprem sonrası toplanma ve geçici barınma alanlarının tam donanımlı bir şekilde fiziki altyapılarının geliştirilmesi için merkezi idare ile eşgüdüm. İstanbul’un iletişim, elektrik, enerji gibi tüm altyapı sistemlerini depreme dirençli hale getirmek için, ilgili aktörlerle birlikte çalışma. İstanbul özelinde yasa çalışması.”
‘Depreme Hazırlanmak Yerine, Kaynakları Kanal’a Harcamak Aymazlıktır’
“KAYITSIZ ŞARTSIZ BİR İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISIDIR”
İlgili tüm kişi, kurum ve kuruluşa yönelik yaptığı seferberlik çağrısını yineleyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Kayıtsız şartsız bir iş birliği çağrısıdır. Milli Savunma Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı’na, Şehircilik Bakanlığından Ulaştırma Bakanlığı’na kadar tüm bakanlıklarımıza bir çağrıdır. Özellikle Marmara’daki tüm yerel yönetimlere, 39 ilçe belediyemize mülki ve askeri idarelere, meslek odalarımıza, iş dünyası örgütlerine ve her ölçekten ilgili tüm kurumlarımıza, şirketlerimize çağrıdır. Doğrusu depreme hazırlık ve İstanbul’un deprem dirençli bir şehir olması yolunda işbaşına geldiğimizden beri defalarca seferberlik çağrısı yaptık. Bu seferberlik davetimize icap etmeyenleri, tekrar tekrar davet ediyoruz. Kahramanmaraş depremi, istisnasız hepimiz için bir milat olmalıdır. Artık daha fazla bu konudaki sorumlulukları ihmal edemeyiz. Edersek, bu kez fatura çok daha yüksek olur. Artık eski siyaset tarzını terk etmeliyiz. Binaları yerinde dönüştürmek ve insanlarımıza yerlerinde güvenli konutlar kazandırmak, güçlendirmek yerine, adeta ev taşır gibi, milyonlarca konutu yeni alanlara taşıyacağım lafları bu şehri batırır. Vatandaşla konuşmadan, bilimin sesine ve ortak akla kulak vermeden iş yapılamaz.”
“GELİN CANLARIMIZI BİZDEN KOPARAN BU DÜZENİ HEP BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM”
“Yerel yönetimlerle iş birliği yapmadan, oldu-bittiye getirme yöntemlerinden, seçim vaadi gibi konuşmalardan vazgeçelim” diyen İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Biz, bugün itibariyle, İstanbul’u depreme dirençli bir kente dönüştürme konusunda kararlıyız, cesuruz. Biz, artık duramayız. Hepimiz biliyoruz ki; İstanbul durursa, Türkiye durur. İstanbul durursa, Türkiye diz üstü çöker. Bizim için bu, bir başlangıç. Bu amaçla, bugün itibariyle sahaya çıkıyoruz. 15 gün sonra güçlendirme başvurularını almaya başlıyoruz. Perşembe günü mahalle aralarına giriyor ve yıkımlarımıza devam ediyoruz. Nisan’da tekrar bir araya geleceğiz ve afet eylem planımızın detaylarını sizlerle paylaşacağız. Toplantılarımıza gelinmese de biz, tüm kurumlarımızın toplantılarına tam motivasyonla katıldık, katılmaya devam edeceğiz. Gelin, şehirlerimizde ağır ağır, sinsi sinsi katliamlar üreten, canlarımızı bizden koparan bu düzeni hep birlikte değiştirelim. Şimdi başlayıp, 5 yıllık plan, 10 yıllık plan ve 20 yıllık planla, tüm kentlerimizi deprem dirençli kent haline getirelim. Kaderimiz, bu topraklarda yükselip, depremle yıkılıp giden diğer medeniyetlerin kaderine benzemesin. Yaşadığımız bu kadim kenti, depreme dirençli bir şehir haline getirmek için başlattığımız seferberliğin İstanbullular adına hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum.”

Sosyal Demokrasi Vakfı’nın 29. Olağan Genel Kongresi bugün gerçekleştirildi. İki adaylı gerçekleşen kongrede, vakfın yeni başkanı Rasim Şişman oldu.
K2 HABER | 30. yılına girmeye hazırlanan, Türkiye’nin en önemli düşünce topluluklarından biri olan Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) olağan genel kongresi gerçekleştirildi.
Taksim Hill Otel’de yapılan kongrede başkanlık için Rasim Şişman ve Dursun Bulut yarıştı. Çarşaf liste ile yapılan kongrede yedekleri ile birlikte 9 yönetim kurulu üyesi, 3 denetim kurulu üyesi seçimi de yapıldı. Kongrenin divan başkanlığını ise önceki dönem İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu üstlendi.
Toplamda 303 üyenin oy kullandığı seçimde oyların 189’unu alan Rasim Şişman, SODEV’in yeni Genel Başkanı seçildi. Dursun Bulut ise 114 oy aldı.
Yeni Kurul Üyeleri
Yönetim Kurulu Asil: Ahmet Emin Avşar, Elmas Arus, Asalettin Arslanoğlu, Mustafa Ataş, Türkan Mergün, Yusuf Can Gökmen, Nedim Korhan Şengün, Murat Yolaçan
Yönetim Kurulu Yedek: Zübeyde Polatlı, Tansu Özcan, Gülşah Durbay, Zeynep Babacan, Mustafa Özel
Denetim Kurulu Asil: Yavuz Okçuoğlu, Hüseyin Çorlu, Dilek Karafazlı
Denetim Kurulu Yedek: Recep Sevinç, Fevzi Çoban, Feti Özdemir
Dursun Bulut’un asil yönetim listesi ise şu şekilde oluştu: Ali Necati Koçak, Barbaros Dinçer, Ali Aslan, Özge Şahin, Zeynep Gönenç Parmaksızoğlu, Deniz Kılıç, Bülent Kılıç, Şükran Akyol
SODEV Raporu: Gençler Daha Eğitimli Ancak Daha Yoksul
SODEV İşsizler Araştırması Raporu: ‘İş Yok, Borç Çok, Umut Yok’
SODEV 29. Olağan Genel Kurulu’nda Yeni Üye Olan İsimler
- Ahmet Gürbüz
- Ayça Aypek Şenay
- Azade Ay
- Berk Hızlıateş
- Cumhur Cevdet Kesemenli
- Ece Demir Karamahmut
- Elif Akkaya
- Emrecan Durmaz
- Ercüment Cervatoğlu
- Gülsüm Hale Özcömert Coşkun
- Mahmut Kaçan
- Mesut Metin
- Mete Çelebi
- Nurkal Dedetaş
- Orkun Murat Muratlı
- Ozan Işık
- Özgen Aydos
- Sakine Tayanç
- Sefa Saygılı
- Tamer Özcanlı
- Taylan Özgür
- Yasin Algar
Rasim Şişman kimdir?
1991 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamladı. Haliç Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü dereceyle bitirdi. Aynı üniversitede Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme bölümünde yüksek lisans yaptı. “Sosyal Medya ve Siyasal İletişim Model Önerileri” konulu tez çalışması yayımlandı. Tüm öğrenim hayatımı tam burslu olarak sürdürdü. Üniversite yıllarında, Genç Sosyal Bilimciler Derneği’nde kurucu yönetim kurulu üyeliği görevini üstlendi. Siyaset kulübü kurucu başkanlığı ve Öğrenci Kulüpleri Birliği başkanlığı görevlerinde bulundu.
Genç Sosyal Demokratlar Platformu yürütme kurulu üyeliği ve Haliç Üniversitesi Mezunlar ve Mensuplar Derneği Başkanlığı görevlerinde bulundu. Çeşitli görevlerde bulunduğu CHP’de, İstanbul Bahçelievler ilçesi üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan yazılarının yanında sosyal sorumluluk projesi olan ‘Ses Ver İham Ver’ isimli kitabının da yazarları arasında yerini aldı. Şişman, halen İstanbul Kent Konseyi Genel Sekreterliği görevini yürütmektedir.
Politika
Güncer: Ortak Politikalar Metni Tarımda Kalkınmamızı Sağlayacaktır
1 ay önce
-
3 Şubat 2023By
Barış Tınay
Altı siyasi partinin uzun süredir üzerinde çalıştığı seçim vaadi kamuoyu ile paylaşıldı. “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” adı altında paylaşılan seçim vaatlerini CHP, DEVA, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi temsilcileri dokuz ana başlıkta açıkladı.
K2 HABER | CHP Kırklareli Milletvekili Aday Adayı, Avukat Alaaddin Güncer, ‘Yarının Türkiyesi İçin’ başlığı altında ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin detaylarını Kırklareli kamuoyu ile paylaştı. Aynı metin içerisinde yer alan ve çiftçilerin günlük yaşamda karşılaştığı sorunları mercek altına aldı.
CHP’li Alaaddin Güncer’den Coşkulu Adaylık Açıklaması
Hepimiz İçin Yarının Türkiyesi
Güncer yapmış olduğu açıklamada, “Cumhuriyet Halk Partimizin ve altılı masayı oluşturan siyasi partilerin konularında uzman yöneticileri tarafından uzun süredir bu önemli çalışma yürütülüyordu. İktidara yürüdüğümüz şu günlerde açıklanan “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” hepimiz için yarının Türkiye’sini oluşturuyor. Özellikle de tarımsal alanda hayata geçirilecek olan politikalar çiftçimizin yüzünü güldürecek nitelikte” ifadelerini kullandı.
9 Ana Başlık, 75 Alt Başlık ve 2300’den Fazla Somut Hedef
Somut hedef, politika ve projelerin içeriğini oluşturduğu mutabakat metninin detaylarına değinen Alaaddin Güncer şöyle devam etti; “Mutabakat metnindeki dokuz ana başlık bulunmaktadır. Bu ana başlıklar; Hukuk, adalet yargı, kamu yönetimi, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim, ekonomi, finans ve istihdam, bilim, Ar-Ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm, sektörel politikalar, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar, dış politika, savunma, güvenlik ve göç. Birde bu konuları kapsayan yetmiş beş alt başlık mutabakat metninde yer almaktadır. Bununla birlikte mutabakat metninde 2300’den fazla somut hedef, politika ve projeleri ortaya koymaktadır”
Tarımda Radikal Çözümler Olacak
Mevcuttaki Tarım ve Orman Bakanlığı’nın isminin değiştirileceğini vurgulayan Güncer, açıklamasına şu şekilde devam etti; “Bölgemizi yakından ilgilendiren konuların başında tarım sektörü geliyor. Mutabakat metninde yer alan “tarımdaki çözüm önerileri bölgemizde tarımla uğraşan binlerce çifçimizi yakından ilgilendiriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nı “Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı” olarak yeniden yapılandıracak olması ve bununla birlikte Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesinde öngörülen ancak bugüne kadar hiç uyulmayan tarımsal destekleme programlarına bütçeden ayrılacak kaynağın gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamayacağı hükmünü yerine getirilecek olması çiftçilerimizi yakından ilgilendiriyor.”
Tarımda Kullanılan Mazottan ÖTV Kaldırılacak
“Tarım konusu hepimiz için önemli, çiftçimiz üretirse, üretebilirse ülke olarak kalkınabiliriz. Aksi takdirde artan üretim maliyetlerinin altında kalan çiftçimiz tarımdan koparılırsa ülke olarak kalkınma şansımız olmaz. O yüzden tarımda indirimli elektrik tarifesi uygulanarak, sulama ve elektrik faturalarının hasattan sonra tahsil edilmesini sağlayacağız. Tarım Kredi Kooperatifleri‘ne tahsis edilecek GES lisansıyla üretilecek elektriği sadece işletme, amortisman ve elektrik nakil maliyetleri karşılığında tarımsal sulama amaçlı kullandıracağız. Temel tarım ürünlerinde taban fiyatlarını maliyet, kur, enflasyon ve çiftçilerimize insan onuruna yaraşır gelir sağlamayı dikkate alarak belirleyeceğiz. Ayrıca tarımda kullanılan mazotta ÖTV yükünün kaldıracak olmasıyla birlikte gübre ve tohum maliyetinin de yüzde 50’sini destek olarak geri vereceğiz.”
Güncer; “Tarımsal ürün alım fiyatlarını ekim öncesi ilan edecek, girdi desteklerini çiftçi tarlasını sürmeden, süt sağılmadan, besi hayvanı kesime gitmeden önce verecek, diğer destek ödemelerini üretim sonrası 90 gün içinde ödenecek” dedi. “Çiftçilerin bankalardan ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullandıkları kredinin faizini silip, yeniden yapılandıracağı”konusuna da vurgu yapan CHP Milletvekili Aday Adayı Alaaddin Güncer, “Çiftçimizin Tarım BAĞ-KUR prim ödemelerini hasat sonrası faizsiz ödenecek şekilde planlayacak ve sağlık güvencesinden faydalanmasını sağlayacağız. Parite uygulaması getirerek çiğ süt ve et üreticilerini yem fiyatlarındaki artışlara karşı koruyacağız. Orman köylülerinin gelirini artıracak alternatif geçim kaynakları oluşturacak, gerekli destek ve teşvikleri sağlayacağız. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin asli işlevine odaklanarak, gübre, tarım ilacı, tohum, yem gibi dışa bağımlı olduğumuz tarımsal girdilerin ülkemizde üretimine ve girdi fiyatlarında istikrarın sağlanmasına yönelik yatırımlar gerçekleştirmesini sağlayacağız. TARSİM’İ yeniden yapılandırarak hızlı ve güçlü bir tarımsal sigorta yapısı oluşturacağız. 1.2.3. sınıf tarım topraklarının tamamını, 4. sınıf tarım topraklarının bir kısmını, “Ulusal Gıda Güvenliği Stratejik Kaynağı” olarak kayıt altına alacak ve tarım dışı amaçlarla kullanılmasının önüne geçeceğiz. Başta sulama kanalları olmak üzere GAP, KOP ve DAP projeleri kapsamındaki altyapı yatırımlarının tamamlanmasına öncelik vereceğiz” dedi.
CHP’li Güncer’den İnce’ye Sert Tepki: ‘Faik Öztrak Trakya’nın Gururudur’
Tarımda Çalışan Kadın ve 30 Yaş Altındaki Gençlere Sosyal Güvenlik Prim Desteği Sağlayacağız
Mevsimsel yaşam alanları projesini hayata geçireceklerini de vurgulayan CHP’li Güncer, son olarak şunları söyledi; “Gıda güvenliği ile ilgili yasal düzenlemelerdeki eksiklileri gidereceğiz ve farkındalığı artıracağız. Tarımsal ürün ithalat izinlerini, yeter miktarda üretilmeyen veya üretilme imkanı olmayan ürünler ile Dahilde İşleme Rejimiyle sınırlı tutacak ve rekabetçi bir ortamda şeffaf bir şekilde vereceğiz. Tarımda çalışan kadın ve 30 yaş altındaki gençlere sosyal güvenlik prim desteği sağlayacağız. Mevsimlik tarım işçilerinin konaklama, sağlık ve temizlik başta olmak üzere yaşam standartlarının iyileştirilmesine yönelik “Mevsimsel Yaşam Alanları” projesini hayata geçirecek, çocuklarının ulaşım ve beslenme masraflarını da karşılayarak en yakın eğitim kurumuna gitmelerini sağlayacağız” dedi.
Politika
Millet İttifakı’nın ‘Ortak Politikalar Metni’ Açıklandı: İşte Önemli Maddeler
1 ay önce
-
30 Ocak 2023By
Barış Tınay
Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni, bugün; altı siyasi parti genel başkanının katıldığı toplantıda açıklandı.
“Hukuk, Adalet ve Yargı” başlığı altında açıklanan Ortak Mutabakat metni 9 ana başlık altında 2 binin üzerinde yeni düzenlemeyi içeriyor. Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde yer alan önemli maddelerden bazıları şu şekilde:
1- HUKUK, ADALET VE YARGI
- Etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem için Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçeceğiz.
- Bir yasama yılında en az 20 gün, gündemi muhalefet tarafından belirlenen genel görüşme açılabilmesini sağlayacağız.
- Devlet sırrı ve ticari sır kavramlarını, Meclis’in bilgi edinme ve denetim yetkilerini engellemeyecek şekilde yeniden tanımlayacağız.
- Milletlerarası sözleşmelerden geri çekilme yetkisinin Meclis’e ait olduğunu anayasal güvence altına alacağız.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başkanı ana muhalefet milletvekilleri arasından seçilen Kesin Hesap Komisyonu kuracağız.
- Kanunlar üzerinde tanınan veto yetkisini kaldırarak Cumhurbaşkanına sadece “geri gönderme yetkisi” tanıyacağız.
- Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisine son vereceğiz.
- Cumhurbaşkanının 7 yıl süreyle bir dönem seçilebilmesine, seçildikten sonra partisi ile ilişiğinin kesilmesine ve görev sonrasında aktif siyasete dönememesine ilişkin düzenleme yapacağız.
- Başbakan veya Bakanlar Kurulu’nun tamamı aleyhine verilecek güvensizlik önergelerinde yeni Başbakanın isminin yer almasını ve önergenin TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğu tarafından imzalanmasını güvence altına alacağız.
- Olağanüstü hal kararnamelerine son verecek, OHAL süresini altı aydan iki aya düşüreceğiz.
- Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturacağız.
- Çoklu baro sistemine son vereceğiz.
- Sayıştay’ı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyecek, Sayıştay denetiminin kapsamını, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını içerecek şekilde genişleteceğiz.
- Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız.
- Düşünce, kanaat ve ifade hürriyetlerini güçlendireceğiz.
- Basın özgürlüğünü güçlendirecek, TRT ve Anadolu Ajansı’nı bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracağız.
- Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının belirsiz ve keyfi şekilde sınırlanmasına son vereceğiz.
- Sivil toplum kuruluşlarının kamu yararı statüsü ve vergi muafiyeti gibi desteklerden yararlanmasında eşit, adil ve şeffaf bir yöntem uygulanmasını sağlayacağız.
- Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz.
- Seçim barajını yüzde 3’e düşüreceğiz.
- Yurt dışındaki vatandaşlarımızın en fazla 15 milletvekili ile doğrudan Meclis’te temsili için yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız.
- En son yapılan milletvekili genel seçiminde en az yüzde 1 oy alan siyasi partilerin hazine yardımından faydalanmasını sağlayacağız.
- Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davaların açılmasında TBMM’nin iznini zorunlu hale getireceğiz.
- Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız.
2- KAMU YÖNETİMİ
- Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurulları ve ofisleri lağvederek görev ve yetkilerini ilgili bakanlık ve kurumlara devredeceğiz.
- Türkiye Varlık Fonu’nu kapatacağız.
- Bakanlıkları yeşil ve dijital dönüşüm ve kapsayıcılık hedefimiz doğrultusunda yeniden yapılandıracağız.
- Strateji ve Planlama Teşkilatı Kuracağız.
- Bakan yardımcılıklarını kaldırıp, müsteşarlık sistemini kuracağız.
- Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz.
- Belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldığı payları artıracak, payların belirlenmesinde illerin üretim ve ihracata olan katkısını ve yaz-kış ile gece-gündüz nüfus farkı ile düzensiz göçü dikkate alacağız.
- Muhtarlık Temel Kanunu’nu çıkaracağız.
- Devlet Personel Başkanlığı kuracağız.
- Mülakat uygulamalarına son verecek, yazılı sınavda en yüksek puan alandan başlamak üzere personel alımı yapılmasını sağlayacağız.
- KPSS sınavlarının sayısını artıracak ve sınavlardan ücret almayacağız.
3- YOLSUZLUKLA MÜCADELE, ŞEFFAFLIK VE DENETİM
- TBMM’de “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kuracağız.
- Yolsuzluktan elde edilen ve yurtdışına kaçırılan gelirleri ülkemize geri getirecek, bu çerçevede “Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi”ni kuracağız.
- Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın mali kaynakları ile personel ve bilişim alt yapısını güçlendirecek, çalışmalarında idari özerkliğe sahip olmasını sağlayacağız.
- Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartlarına tam uyum sağlayacak ve ülkemizi “gri liste”den çıkaracağız.
- Vergi cennetleri listesini ve kara paranın aklanması bakımından riskli ülkeler listesini acilen yayımlayacağız.
- Vergi affı ve varlık barışlarının kara para aklanması aracı olarak kullanılmasını engelleyeceğiz.
- 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nu Avrupa Birliği normlarına uygun olarak yeniden düzenleyeceğiz.
- Bilgi edinme hakkını ihlal eden kamu görevlilerinin disiplin, ceza ve tazminat sorumluluğunu artıracağız.
- Kamu Özel İşbirliği projelerinden kaynaklanan garanti ve diğer koşullu yükümlülükleri şeffaf bir biçimde yayınlayacağız.
- TÜİK istatistiklerinin akademisyen ve uzmanlardan oluşan komisyonlar tarafından düzenli biçimde kalite ve güvenilirlik kontrolüne tabi tutulmasını zorunlu hale getireceğiz.
- Siyasi Etik Kanunu’nu çıkaracak, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Siyasi Etik Komisyonu kuracak, grubu bulunan siyasi partiler bünyesinde siyasi etik kurulları oluşturulmasını düzenleyeceğiz.
4. EKONOMİ, FİNANS VE İSTİHDAM
- Enflasyonu iki yıl içinde düşük tek haneye kalıcı bir biçimde indireceğiz.
- Türk lirasına yeniden itibar ve istikrar kazandıracağız.
- Ortalama büyüme hızının yüzde 5’in üzerinde gerçekleşmesini sağlayacağız.
- Beş yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelirimizi en az iki katına çıkaracağız.
- Beş yılda en az 5 milyon ilave, nitelikli ve insan onuruna yaraşır gelir sağlayan iş imkanı oluşturacak, işsizliği tek haneye indireceğiz.
- 2018 sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız.
- Beş yılın sonunda yıllık ihracatı 600 milyar dolar seviyesine, ihracatın kilogram değerini 2 doların üzerine, yüksek teknoloji ürünleri ihracatının payını ise iki katına çıkartacağız.
- Merkez Bankası’na fiyat ve finansal istikrarı sağlama dışında sorumluluklar yüklemeyeceğiz.
- Merkez Bankası kanununda temel görevleri, araç bağımsızlığını ve üst düzey atamaları ilgilendiren değişikliklerin TBMM’de nitelikli çoğunlukla yapılabilmesini sağlayacak mevzuat düzenlemesini gerçekleştireceğiz.
- Merkez Bankası bağımsızlığına müdahaleye ve yetki-sorumluluk çatışmasına yol açan, hiçbir işlevselliği bulunmayan Fiyat İstikrarı Komitesi’ni kaldıracağız.
- Merkez Bankası rezervlerinin şeffaf olmayan bir biçimde ve dolambaçlı yollarla satışına ilişkin işlemleri idari ve hukuki denetime tabi tutacak, tespit edilen hata, usulsüzlük, yolsuzluk ve kamu zararının sonuna kadar takipçisi olacağız.
- İtibar gerekçesine sığınılarak gerçekleştirilen tüm gereksiz harcamalara son vereceğiz.
- Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımındaki uçak sayısını azaltacağız.
- Kaynakları “Kanal İstanbul” gibi rant projeleri için değil Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP) ve Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) kapsamındakiler başta olmak üzere tarımsal sulama projelerinde kullanacağız.
- Vergi denetimini iş dünyası üzerinde siyasi baskı kurmanın bir aracı olmaktan çıkaracağız.
5. BİLİM, AR-GE, YENİLİKÇİLİK, GİRİŞİMCİLİK VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM
- Bilim politikamızı, insan, özgürlük, demokratik eğitim, bilimsel düşünme, girişimcilik ve teknoloji üretimi odaklı bir anlayışla yürüteceğiz.
- Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunu tekrar çalışır hale getireceğiz.
- Türkiye’yi giderek dışlandığı uluslararası araştırma ve yenilik ağlarına dahil edeceğiz.
- Çok boyutlu bir Beyin Göçüyle Mücadele Eylem Planı hazırlayacak ve uygulayacağız.
- Yetişmiş insan gücümüz için uygun ekonomik ve sosyal koşulları yaratacak, akademisyenlerin özlük haklarında ve gelirlerinde iyileştirmeler yapacağız.
- TÜBİTAK’ı sadece Araştırma Enstitüleri ile kritik alanlarda ileri araştırmalar yapan bir kurum haline getireceğiz.
- Yeni Girişim Şirketleri (Start-Up) Kanunu’nu çıkartarak girişimciliğe ilişkin hukuki tanımları, statüleri, mali yükümlülükler ve teşvikleri net bir çerçeveye kavuşturacağız.
- Silikon Vadisi gibi küresel ölçekte başarılı girişimcilik ekosistemlerinin bulunduğu yerlere Özel Temsilci/Büyükelçi atayacağız.
- Girişimcilerimizin tüm ihtiyaçlarını tek duraktan karşılamak amacıyla Girişimcilik Merkezi kuracağız
- Bilişim ve Yenilikçilik Bakanlığı kuracağız.
6. SEKTÖREL POLİTİKALAR
- Tarım ve Orman Bakanlığı’nı “Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı” olarak yeniden yapılandıracağız.
- Tarımda kullanılan mazotta ÖTV yükünü kaldıracak, gübre ve tohum maliyetinin yüzde 50’sini destek olarak geri vereceğiz.
- Temel tarım ürünlerinde taban fiyatlarını maliyet, kur, enflasyon ve çiftçilerimize insan onuruna yaraşır gelir sağlamayı dikkate alarak belirleyeceğiz.
- Çiftçimizin Tarım BAĞ-KUR prim ödemelerini hasat sonrası faizsiz ödenecek şekilde planlayacak ve sağlık güvencesinden faydalanmasını sağlayacağız.
- Sanayi sektörünü üretime ve verimliliğe dayalı ekonominin önemli bir unsuru haline getirecek, imalat sanayinin milli gelir içerisindeki payını artıracağız.
- Yerli ürün temininde uygulanan yüzde 15 fiyat avantajının, hizmet alımı yoluyla kiralama ihalelerinde de uygulanmasını sağlayacağız.
- Yeşil Dönüşüm’den olumsuz etkilenmesi muhtemel sanayi tesislerinin bu dönüşüme uyum sağlayabilmesi için ‘Yeşil Dönüşüm Ar-Ge Destek Paketi’ hazırlayacağız.
- Savunma sanayimizi çok daha ileri bir noktaya taşıyarak, ülkemizin savunma alanındaki dışa bağımlılığını azaltacak, ileri endüstriyel teknolojilerin gelişimine öncülük yapacak bir ekosistem oluşturacak, silahlı kuvvetlerimizin gücünü ve caydırıcılığını artıracak ve yüksek katma değerli ihracatı geliştireceğiz.
- Savunma Sanayiinde özel sektörün önünü açacak ve sektörde adil rekabeti sağlayacağız.
- Altay Tankı’nda motor tedarik sürecini tamamlayacak, bununla paralel olarak yerli motor çalışmalarını başlatacak, yüzde 100 yerli tank çalışmalarını büyük bir seferberlikle sürdürecek ve başarıya ulaştıracağız.
- Konsolidasyon, stratejik satın almalar, birleşmeler, girişim sermayesi yatırımı ve etkin bir planlama ile özel sektörün de aktif desteğiyle Askerî Elektronik Sanayi A.Ş (ASELSAN), TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TAI), Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), Roket Sanayii ve Ticaret A.Ş (Roketsan), TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş (TEI) ve Hava Elektronik Sanayii A.Ş (HAVELSAN)’ı global şirketlere dönüştüreceğiz.
- Milli menfaat ve milli güvenlik ilkeleri çerçevesinde, kritik özellikteki yetenekleri ve hizmetleri zaafa uğratacak askeri fabrika özelleştirilmesine gitmeyeceğiz.
- Sakarya Tank Palet Fabrikasının tahsis işlemlerini hukuki mevzuat çerçevesinde iptal edeceğiz.
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın (ETKB) görev ve sorumluluklarını gözden geçirecek, Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (EPDK) yetki alanına müdahalesine son vereceğiz.
- Kalıcı yaz saati uygulamasına son vereceğiz.
- Doğalgaz ithalatında belli ülkelere/şirketlere bağımlılık riskini azaltmak ve doğalgaz ithalat maliyetini düşürmek için yeni kaynak ülkelerle anlaşmalar yapacak, yüksek fiyatlı mevcut doğalgaz anlaşmalarını yeniden müzakere edeceğiz.
- Yeni nesil nükleer teknolojilere dayalı Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi kurarak ‘Türkiye Nükleer Ekosistemi’ geliştireceğiz.
- Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nin mevcut durumunu ve sözleşme detaylarını, anlaşma dışında verilmiş olan hakları veya üstlenilen yükümlülükleri gözden geçireceğiz.
- Türkiye’yi Doğu Avrupa–Kafkasya–Ortadoğu–Kuzey Afrika havzasının en büyük Enerji Ticaret Merkezi’ne dönüştüreceğiz.
- Doğu Akdeniz’de haklarımızı koruyarak münhasır ekonomik bölgelerle ilgili uluslararası antlaşmaları tamamlayacak ve arama faaliyetlerini yoğunlaştıracağız.
- Türkiye’nin sahip olduğu maden kaynaklarının tespitine hız verecek, sektörün milli gelirdeki payını arttıracağız.
- Sivil havacılık alanında tek yetkili ve bağımsız Sivil Havacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu oluşturacağız.
- Atatürk Havalimanını yeniden uçuşa uygun hale getirecek, Esenboğa Havalimanı’nın Anadolu şehirlerinin yurtdışına alternatif çıkış kapısı haline getirilmesini sağlayacağız.
- Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz limanları arasında yurtiçi yük taşımacılığı için deniz otobanları oluşturacağız.
- İhracatçıların döviz gelirlerinin yüzde 40’nı TCMB’ye satma zorunluluğunu kaldıracağız.
- Eximbank’ın sermayesini güçlendirecek, uzun vadeli ve uygun koşullu fon imkanlarından daha fazla yararlanmasını sağlayacağız.
- DEİK’i yeniden bağımsız bir yapıya kavuşturacağız.
- Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncelleme müzakerelerini hızlandıracağız.
- Dahilde işleme uygulamalarını gözden geçirerek yerli üretimin önünde haksız rekabet oluşturmasını engelleyeceğiz.
- Ticaret Bakanlığını Esnaf ve Ticaret Bakanlığı şeklinde yeniden yapılandıracağız.
- Küçük esnafımızı zincir marketler, büyük marketler, AVM’ler karşısında korumak ve haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli düzenlemeleri hızla hayata geçireceğiz.
- Turizm bölgelerinde imar rantı ve istismarının önüne geçeceğiz.
- Turizm tahsislerini yeniden inceleyerek uygun olmayanlarla ilgili gerekli adımları atacağız.
- Kıyılardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına engel olan uygulamaları sıkı denetim altına alacağız.
- “Akıllı Turizm”, “Akıllı Destinasyon”, “Akıllı Şehir”, “Akıllı Oteller” gibi uygulamalarla turizmde dijital dönüşüme destek vereceğiz.
- Sanatçının telif haklarını koruyacak; ihlalden ve korsandan korunması için her türlü tedbiri alacağız.
- Yurtdışına kaçırılmış tarihi eserlerimizin iadesi hususunda etkin bir mücadele yürüteceğiz.
- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı “İklim, Çevre ve Orman Bakanlığı” şeklinde yeniden yapılandıracağız.
- İklim Kanunu çıkartacak, ilgili düzenlemeleri bu kanunla uyumlu hale getireceğiz.
- İklim Özel Elçisi atayacağız.
- Paris İklim Anlaşması’nın hedefini ve gerekliliklerini yerine getirecek, anlaşma prensipleri doğrultusunda 2050 yılı Net Sıfır Karbon Emisyonu hedefi koyacağız.
- Yeşil dönüşümü destekleyecek müstakil ve uzmanlaşmış bir finansman kuruluşu olarak İklim Bankası kuracağız.
- 2050 yılında “net sıfır” emisyona hedeflerini tutturmak için belli bir program dahilinde en kısa sürede kömürden çıkacağız.
- Cumhurbaşkanı’na ormanlık alanın vasfını değiştirme yetkisi veren Orman Kanunu’nun Ek 16. maddesini yürürlükten kaldıracağız.
- Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satarak elde edilen gelirle alınacak yangın söndürme uçaklarını orman yangınlarını söndürme filosuna dahil edeceğiz.
- Tüm Türkiye’de musluk suyunu içilebilir hale getireceğiz.
- Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı kuracağız.
- İstanbul depremine karşı, risk azaltmayı hedefleyen Hayat İstanbul Projesini başlatacağız.
7. EĞİTİM VE ÖĞRETİM
- Eğitim kurum ve süreçlerini cinsiyet, etnik köken, din, dil, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyo-ekonomik koşulları ayırt etmeden, fırsat eşitliği ve adaletini ve herkesin nitelikli eğitim hakkını garanti altına alan kapsayıcı bir anlayışla düzenleyeceğiz.
- Devlet okullarındaki öğrencilere ücretsiz süt, su ve öğle yemeği vereceğiz.
- Okulöncesi, ilköğretim ve orta öğretimdeki tüm öğrencilere yardımcı kitaba ihtiyaç duymayacak şekilde ders kitaplarını yerel esnafa ve ekonomiye katkıda bulunacak şekilde ücretsiz temin edeceğiz.
- “Eğitim Destek Kartı” ile anaokulundan üniversiteye kadar devlet okullarındaki ihtiyaç sahibi öğrencilerin kırtasiye, çanta, kıyafet ihtiyaçlarını ve internete erişimlerini ücretsiz karşılayacağız.
- Sınav güvenliğini kamu vicdanında hiçbir tereddüt oluşturmayacak şekilde sağlayacağız.
- Ortaöğretime geçişlerde sınav odaklı değil süreç odaklı bir sistem geliştireceğiz.
- Liselere Giriş Sınavlarında yıldan yıla değişen uygulamalara son verecek, LGS sınavını süreç içinde kaldıracağız.
- Üniversiteye girişte yılda bir defa yapılan sınav yerine çoklu sınav imkânı sunacağız.
- Zorunlu eğitimi 1 yılı okul öncesi eğitim, 5 yılı ilkokul, 4 yılı ortaokul, 3 yılı ise lise olmak üzere 1+5+4+3 şeklinde uygulayacağız.
- Altyapıları oluşturarak okul öncesi eğitimi 1 yıl zorunlu tutarak ücretsiz sağlayacak ve isteğe bağlı olarak 3 yaş ve üzerine erken çocukluk eğitimi imkânı sunacağız.
- Çocuklarımıza üç yaşından itibaren; dil, zeka ve beceri gelişimlerini, doğayı tanımalarını, değerler eğitimini, kişisel, fiziksel ve eğitsel gelişmelerini bütüncül bir yaklaşım ile sağlayacağız.
- 5 yıllık ilkokulun 5. sınıfını bir üst öğrenime akademik hazırlık programı şeklinde, 4 yıllık ortaokulun ilk yılını ise yabancı dil ve kodlama hazırlık sınıfı şeklinde düzenleyeceğiz.
- Dijital içerik ve ortamlar kullanılarak öğrencilerin en az bir yabancı dil öğrenmesini ve yazılım ile kodlama becerisi kazanmasını sağlayacağız.
- YÖK’ü kaldıracak, yüksek öğretim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliğine müdahale etmeksizin yüksek öğretimin planlanması ve yükseköğretim kurumları arasında koordinasyonun sağlanması şeklinde sınırlı görevleri bulunan bir kurul kuracağız.
- Yükseköğretim kurumlarının yönetim ve denetiminin kendi öğretim üyeleri arasından seçimle oluşturdukları organlar eliyle gerçekleştirilmesini sağlayacağız.
- Öğretmen başına öğrenci sayısında OECD ortalamasına ulaşmayı hedefleyeceğiz.
- Öğretmenlik Meslek Yasasını değiştirecek, öğretmenlerin özlük haklarını iyileştirecek, öğretmenleri öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen şeklinde gruplayan uygulamaya son vereceğiz.
- Öğretmen atamalarında mülakatı kaldıracak, ataması yapılmayan öğretmen havuzunu eriteceğiz.
8. SOSYAL POLİTİKALAR
- Geliri belirli düzeyin altındaki ailelere gelirlerini insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak seviyeye yükseltmek amacıyla Devlet tarafından aile bazında, hak temelli, arz odaklı ve kurumsallaşmış bir yapıda “Gelir Desteği” sağlayacağız.
- Yoksul ailelerde yenidoğan bebeklere 1 yıl boyunca başta; süt ve bebek maması olmak üzere gıda desteği vereceğiz.
- Yoksul ailelerimize kış aylarında ısınma yardımı yapacağız.
- Emeklilerin sağlık hizmetlerinde ödedikleri katılım payını almayacağız.
- Dul ve Yetim Aylıklarını arttıracağız.
- İşsizlik ödeneğinden daha fazla işsizin daha uzun süre ve daha fazla yardım almasını sağlayacağız.
- Kıdem tazminatı sistemini sosyal taraflarla diyalog çerçevesinde gözden geçireceğiz.
- İş sağlığı ve güvenliğini ILO standartlarına getireceğiz.
- Sendikal alanı düzenleyen mevzuatı ILO ve AB standartlarına uygun hale getireceğiz.
- Sağlık personeli sayısında OECD ortalamalarına ulaşmayı hedefleyeceğiz.
- Şehir Hastaneleri gerekçesiyle kapatılan devlet hastanelerini ihtiyaç analizi çerçevesinde yeniden açacağız.
- GATA ve diğer askeri hastaneleri yeniden açacağız.
- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını “Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı” şeklinde yeniden yapılandıracağız.
- Cinsiyet eşitliğini esas alarak parlamento, yerel yönetimler, siyasi partiler ve kamu kurumlarında kadınların karar ve yönetim süreçlerine katılımını destekleyecek, kadın temsilini artıracak, kadın haklarının korunmasını öncelikli tutan bir politika izleyeceğiz.
- Evlilik yardımı ve desteklerini güçlendirerek yaygınlaştıracağız.
- Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (Lanzorete Sözleşmesi) yükümlülüklerine uyacağız.
- Bağımsız ‘Çocuk Hakları İzleme Kurulu’ kuracağız.
- Sokakta yaşamak zorunda bırakılan, çalıştırılan ve dilendirilen tüm çocukları kurumsal koruma altına alacağız.
- Çocuk işçiliği ile veri temelli ve ilgili paydaşların katılımıyla planlı bir şekilde mücadele edeceğiz.
- Çocukların erken yaşta ve zorla evlendirilmelerinin önüne geçeceğiz.
- Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı hazırlayacak, illerde uyuşturucuyla ilgili sosyal risk haritaları çıkaracağız.
- Uyuşturucu baronlarının, organize suç örgütü üyelerinin ülkemizde faaliyet yürütmelerinin önüne geçeceğiz.
- Sınırlarımızı güvenlik altına alacak ve kaçak göçmenlerle beraber uyuşturucu girişini engelleyeceğiz.
- Bağımlılık yapan maddelerin hoş gösterilmesi, tavsiyesi, üretimi, bulundurulması, taşınması, ticareti ve kullanılmasını yasaklayacağız.
9. DIŞ POLİTİKA, SAVUNMA, GÜVENLİK VE GÖÇ POLİTİKALARI
- Dış politikamızın mihenk taşı olan “Yurtta Barış Dünyada Barış” şiarını yeniden temel dış politika ilkemiz olarak benimseyeceğiz.
- Dış politikada iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dayalı uygulamalara son vereceğiz.
- Dışişleri Bakanlığı’na dış politika yapım, karar ve uygulamalarındaki rol ve görevini yeniden kazandıracağız.
- Dışişleri Bakanlığı’na personel alımlarında objektif, güvenilir, siyasi tercihlerden uzak, ehliyete ve liyakate dayalı kapsamlı bir sınav sistemi getireceğiz.
- Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ve onların oluşturdukları STK’ların Türkiye’nin yumuşak gücü ve kamu diplomasisinin etkin bir aracı olması için gayret göstereceğiz.
- Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Diplomasi Akademisi kuracağız.
- Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimiz doğrultusunda bu alandaki sürecin diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız.
- Türkiye ile AB’nin sığınmacılar sorununa ortak sorumluluk ve külfet paylaşımı üstlenerek yaklaşmalarını sağlayacak, 2014 Geri Kabul Anlaşması ile 18 Mart 2016 Mutabakatı’nı gözden geçireceğiz.
- Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olmamız ve Anayasamızın gereği olarak, AİHS’ne ve Konsey’in diğer hukuki belgelerine uyum sağlayacak, AİHM kararlarını uygulayacağız.
- NATO bünyesindeki katkılarımızı rasyonel bir zeminde ve ulusal çıkarlarımızı gözeterek sürdüreceğiz.
- Türk Devletleri Teşkilatı’nı güçlendireceğiz.
- Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D8 gibi örgütlerdeki konumumuzu ve bu örgütlerin uluslararası ilişkilerdeki rolünü geliştireceğiz.
- Ortadoğu Bölgesindeki ülkelerinin bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüklerine saygı duyacak, iç işlerine karışmayacak, aralarındaki sorunlarda “taraf tutan” değil “çözümleri kolaylaştıran” olacağız.
- İsrail-Filistin sorununa BM kararları çerçevesinde ve iki devlet esasına göre kalıcı bir çözüm bulunması için bütün ilgili taraflarla görüşecek, Filistin konusunda Türkiye’nin güvenilir bir kolaylaştırıcı olarak masadaki yerini almasını sağlayacağız.
- Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırılmasının önüne geçecek, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında, hidrokarbon kaynaklarının hakça paylaşımında çoklu müzakere süreçleriyle sonuç alınmasına öncelik vereceğiz.
- Milli davamız olan Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedeflerini gözeteceğiz.
- Ege denizi barış, işbirliği ve iyi komşuluk alanı olarak görülmelidir. Bu amacı gerçekleştirmek için çalışacak, Ege denizindeki egemenlik alanlarımıza zarar verebilecek hiç bir gelişmeye müsaade etmeyeceğiz.
- ABD ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla kurumsal temele oturtacak, müttefiklik ilişkisini karşılıklı güvene dayanacak şekilde ilerleteceğiz.
- Türkiye’nin yeniden F-35 projesine dönmesi için girişimlerde bulunacağız.
- Rusya Federasyonu ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla, kurumsal düzeyde dengeli ve yapıcı diyalog ile güçlendirilerek sürdüreceğiz.
- Afrika ile ilişkileri kıtayı sadece temsilcilik açtığımız bir alan olarak görmenin ötesinde çok yönlü olarak nitelikli şekilde geliştirecek, Türkiye-Afrika Zirvelerini düzenli ve işlevsel bir sürece dönüştüreceğiz.
- “Asya vizyonumuz”u bölgedeki ülkelerle ilişkilerimizi bir yandan ikili düzeyde güçlendirmek, bir yandan da bu ikili ilişkileri çoklu işbirliği mekanizmalarıyla çeşitlendirerek zenginleştirmek üzerine kurgulayacağız.
- Şangay İşbirliği Örgütü, ASEAN gibi örgütlerle ilişkilerimizi gerçekçi ve sürdürülebilir bir zeminde değerlendireceğiz.
- Millî Savunma Bakanlığı teşkilat yapısını gözden geçirecek, Kuvvet Komutanlıklarını tekrar Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlayacağız.
- Askeri liseler, Harp Akademileri, kurmay subay, subay ve astsubay yetiştiren tüm okullar ile ilga edilen etkin sistemleri tekrar açacağız.
- Her yıl güvenlik kurumlarının temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve ilgili tüm tarafların katılımıyla kapsamlı bir Güvenlik Şurası düzenleyeceğiz.
- Tüm terör örgütleri ve terörizmle mücadeleyi tüm güç unsurlarımızı kullanarak kesintisiz sürdüreceğiz.
- Yurtdışına kaçan teröristlerin iade edilmesi çalışmalarını etkinleştireceğiz.
- Organize suç örgütlerinin sınır aşan faaliyetleri konusunda bölgesel ve uluslararası iş birliğini güçlendireceğiz.
- TBMM’de güvenlik teşkilatı üzerinde hem halk adına hem de güvenlik personeli adına “kamusal denetçilik” yetkisiyle donatılmış, partilerin eşit temsil edildiği Güvenlik Komisyonu kuracağız.
- Ulusal Siber Güvenlik Strateji Belgesi’ni ilgili tüm kesimlerin katılımıyla yenileyecek ve kamu ile özel kesime yönelik eylem planları hazırlayacağız.
- Siber savunma gücümüzü kuvvetlendirmek amacıyla düzenli Siber Güvenlik Koalisyon tatbikatlarıyla siber güvenlik seviyemizi sürekli kontrol edeceğiz.
- Düzensiz göçün kaynağı olan ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları yapacağız.
- Türkiye’ye bir “tampon ülke” muamelesi yapılmasına izin vermeyeceğiz.
- Sınırlarımızı elektro optik kuleler, aydınlatma sistemleri, gece görüşlü kameralar, insansız hava araçları, entegre güvenlik sistemleri ve gerekli hallerde duvarlarla tahkim edecek, kaçak geçişlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.
- Geri gönderme merkezlerinin sayılarını ve kapasitelerini artıracağız.
- Gayrimenkul, devlet borçlanma senedi, yatırım fonu satın alınması ya da döviz cinsi mevduat ya da bireysel emeklilik hesabı açılması karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi uygulamasına son vereceğiz.
- Sığınmacıların mahalle, ilçe ve il bazında kontrolsüz yoğunlaşmalara erişmesine veya gettolaşmaya izin vermeyeceğiz.
- Geçici Koruma Altındaki Suriyeli’lerin güvenli ve iç hukukumuz ile uluslararası hukuka uygun biçimde mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız.
Politika
CHP’li Alaaddin Güncer’den Coşkulu Adaylık Açıklaması
2 ay önce
-
28 Aralık 2022By
Barış Tınay
CHP Kırklareli İl Başkanı Alaaddin Güncer, parti örgütü içinden istifa ederek milletvekili aday adaylığını açıklayan tek isim oldu.
K2 HABER | CHP Genel Merkezinin geçtiğimiz ay il ve ilçe örgütlerine göndermiş olduğu genelge doğrultusunda milletvekili aday adayı olmayı düşünen il, ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerinin 26 Aralık 2022 tarihine kadar görevlerinden istifa etmesi istenmişti. Söz konusu genelgeye istinaden Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde görev yapan parti yöneticileri milletvekili aday adayı olabilmek için parti genel merkezinin belirlediği süre dâhilinde görevinden istifa etti. Kırklareli İl Başkanı Alaaddin Güncer de milletvekili adayı olabilmek için istifasını CHP Genel Merkezine elden teslim etti.
Alaaddin Güncer: İl Başkanı Olarak Görev Yapmak Onur Verici
İstifa öncesinde parti üst yönetimiyle görüş alışverişinde bulunan İl Başkanı Güncer, CHP Kırklareli örgütü içinden istifa ederek milletvekili aday adaylığını açıklayan tek isim oldu. İstifa sonrasında il başkanlığında düzenlenen basına açık toplantıda konuşan Güncer şunları söyledi:
“Dev çınarımız Cumhuriyet Halk Partisi’ne il başkanı olarak hizmet etmek benim için büyük bir onurdu. Şahsıma bu onuru yaşatan örgütümüzün tüm üyelerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İl başkanı olarak geride bıraktığım üç yılda örgütümüzle birlikte uyum içerisinde çalıştık. Bizi güçlendiren en büyük etken dayanışmamız oldu. Önümüzde çok önemli bir genel seçim var. Hepimizin bu seçim sürecinde çok fazla çalışması gerekiyor. İl Başkanlığı olarak stratejik planımızı önceden hazırlamıştık. Stratejik planımız genel seçim sürecinde Kırklareli örgütüne yön gösterici bir pusula niteliğinde olacaktır.”
CHP’li Güncer: ‘Temel Hak ve Özgürlükler, Bir Kişinin İradesi İle Yok Sayılıyor’
Partimize Olan İlgi Her Geçen Gün Artıyor
Milletvekili aday adayı olduğunu açıklayan Güncer, geçtiğimiz günlerde sahada yaptığı çalışmalar hakkında basına ve partililere bilgi verdi. “Yaşlı amcalar, teyzeler yolumuzu keserek “Kılıçdaroğlu’na selam söyleyin, bizim O’na hakkımız helal olsun. İlk defa CHP’ye oy vereceğim” diyor. Öte yandan gençler “Demokrat amcamızı çok seviyoruz” diyerek yanımıza geliyor.” Diyen Güncer, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde halkın iktidarına adım adım yaklaştığımız bu dönemde toplumun her kesiminden oy istemeye devam edeceğiz. Genel Başkanımızın helalleşme çağrısı bugüne kadar partimize oy vermeyen kesimlerce de kabul gördü! Uzun zamandır saha çalışması yapıyoruz. Yaşlı amcalar, teyzeler yolumuzu keserek “Kılıçdaroğlu’na selam söyleyin, bizim O’na hakkımız helal olsun. İlk defa CHP’ye oy vereceğim” diyor. Öte yandan gençler “Demokrat amcamızı çok seviyoruz” diyerek yanımıza geliyor. Aylardır sahada çalışma yapan birisi olarak söylüyorum genel başkanımıza karşı çok aşırı bir inanmışlık ve her şeyden ötede bir sevgi var. Bu sevgiyi ve inancı halkın iktidarına dönüştürme vakti gelmiştir. Kırklareli’de her alanda çalışmaya devam edeceğiz. Biz inanıyoruz, halkımız inanıyor, Kırklareli inanıyor, Türkiye inanıyor halkın iktidarı geliyor. Biz, ekip arkadaşlarımızla birlikte Kırklareli örgütünü uzun zamandır genel seçim sürecine hazırlıyoruz. İl yönetimimiz, ilçe başkanlarımız başta olmak üzere parti yöneticilerimiz ve üyelerimizle birlikte bu sürece hazırlandık. İl genelinde 1781 asil ve yedek sandık sorumlumuzun görevlendirmesini tamamladık. Hane ziyaretlerinde 7 bini geçtik. Kadın Kollarımız Aile Destekleri Sigortasını kadınlarımıza anlatıyor, gençlik kollarımız genel başkanımızın ilk defa oy kullanacak olan genç seçmenlere olan mektubunu dağıtıyor. Kırklareli il örgütü her kademesiyle yarın seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürüyor.”
Siyaset Hizmet Etme Yarışıdır
CHP Genel Merkezine istifasını elden teslim ettiğini söyleyen Alaaddin Güncer, milletvekili aday adayı olabilmek için, genel merkezin belirlediği süre dahilinde istifa ettiğini açıkladı.
“Genel merkezimiz geçtiğimiz ay örgütlere gönderdiği genelgeyle, milletvekili aday adayı olmak isteyen parti yöneticilerinin 26 Aralık’a kadar istifa etmesi gerektiğini iletti. Söz konusu genelgeye istinaden bende yapılacak olan genel seçimde milletvekili aday adayı olabilmek için CHP Kırklareli İl Başkanlığı görevimden istifamı genel merkezimize elden teslim ettim. Siyaset bir hizmet etme yarışıdır. Partimize hizmet etmekle başlar, halka hizmet etmekle devam eder. Ama her zaman hizmet edersiniz. 3 yıl önce Kırklareli örgütü için yapmayı planladığımız birçok çalışmayı bugün hayata geçirdiğimiz için çok mutluyum. 20 Yılı aşkın bir süredir de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olmaktan dolayı gururluyum! Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve milli mücadele kahramanlarımızın kurmuş olduğu partimizin bir bireyi olmak hepimiz için onur vericidir!”
CHP’li Güncer’den İnce’ye Sert Tepki: ‘Faik Öztrak Trakya’nın Gururudur’
Bugüne Kadar Aday Adaylık Başvurusunda Bulunmadım
Açıklamasında yirmi yılı aşkın süredir aktif siyasetin içerisinde olduğunu ifade eden Alaaddin Güncer, bugüne kadar yerel seçimler öncesinde veya genel seçimler öncesinde hiçbir yere aday adayı olmadığını vurguladı. “2005 yılında, Lüleburgaz ilçemizde yönetim kurulu üyesi olarak partimize hizmet etmeye başladım. Daha sonra Kırklareli il yönetim kurulu üyeliği, il disiplin kurulu üyeliği, Lüleburgaz ilçe sekreterliği, Lüleburgaz ilçe başkanlığı ve ardından Kırklareli il başkanlığı görevlerinde bulundum. Bugüne kadar partimizde hiçbir yere aday adaylık başvurusu yapmadım! Yirmi yıldır parti üyelerimin, delegelerimizin parti içerisinde şahsıma verdiği görevleri layıkıyla yerine getirmeye gayret ettim. Siyasi yaşamımda bugüne kadar ne yerel ne de genel seçimler öncesinde aday adaylığı başvurusunda bulunmadım. Her zaman örgüt içerisinde görev aldım. Genel merkezimizin kasım ayında il ve ilçe başkanlıklarımıza gönderdiği genelge doğrultusunda milletvekiliği aday adayı olmak isteyen örgüt yöneticilerinin istifa etmesi gerektiği genelgeyi değerlendirerek bir karar aldım. Üyesi olmaktan onur ve gurur duyduğum parti örgütüme, değerli basın emekçilerimize ve Kırklareli kamuoyuna saygılarımla arz etmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli İl Başkanı olarak, önümüzdeki genel seçim sürecinde milletvekili aday adayı olduğumu ve bu sebeple genel merkezimizin örgütlere gönderdiği genelge doğrultusunda mevcut il başkanlığı görevimden, genel merkezimizin bilgisi dâhilinde istifa ettiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bundan sonraki süreçte daha çok çalışacağız. Daha çok mücadele edeceğiz. Asla yılmayacağız ve geri adım atmayacağız! Her bir parti üyemizin ve bizlere umut bağlamış seçmenlerimizin hasretle beklediği iktidar yolculuğunda hedefimize ulaşacağız. Bugün buraya gelen, benim için anlamlı olduğunu düşündüğüm bu ana tanıklık eden, gerek telefonla arayan gerekse sosyal medya üzerinden ulaşmaya çalışan herkese çok teşekkür ediyorum. Bu vesile ile yeni bir yıla adım atarken hepinizin yeni yılını kutlar, ailenizle birlikte sağlıklı, mutlu ve huzurlu nice yıllar diliyorum. 2023 Cumhuriyetimizin 100. Yılı olduğu gibi aynı zamanda adalet, demokrasi ve iktidar yılı olacaktır.” dedi.
Alaaddin Güncer Kimdir?
1972 Lüleburgaz doğumlu olan Alaaddin Güncer, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Serbest avukatlıkla birlikte tarımla da uğraşan Güncer, aynı zamanda aktif bir çiftçidir. 2005 yılından bu yana CHP içerisinde ilçe yönetim kurulu üyeliği, ilçe sekreterliği, il başkan yardımcılığı, il disiplin kurulu üyeliği, Lüleburgaz ilçe başkanlığı ve son olarak da Kırklareli il başkanlığı görevlerinde bulundu. Evli ve iki çocuk babası olan Alaaddin Güncer’in aynı zamanda birçok sivil toplum kuruluşlarında aktif üyelikleri bulunmaktadır.
Politika
CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı: Genel Başkanımıza Güveniyoruz
2 ay önce
-
24 Aralık 2022By
Barış Tınay
Türkiye’nin en büyük 11 kentinin Büyükşehir Belediye Başkanları, 39. buluşmasını bu kez Konya’da gerçekleştirdi.
CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı, yerel yönetimlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun öncülüğünde Konya’da buluştu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen buluşma öncesinde, Selçuklu ilçesindeki bir otelde basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda Torun ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu birer konuşma yaptı. İktidarın bu nedenlerle Millet İttifakı belediyelerine saldırdığının altını çizen Torun, İBB Başkanı İmamoğlu’na yerel mahkemece verilen hapis ve siyasi yasak kararını da bu kapsamda gördüklerine dikkat çekti. “Aciz bir kumpasla karşı karşıyayız” diyen Torun, yapılanın bir “sivil darbe girişimi” olduğuna vurgu yaptı.
200 Binden Fazla Vatandaş Saraçhane’yi Doldurdu, İmamoğlu’na Sahip Çıktı
Bu Şantaja Boyun Eğmeyeceğiz
CHP’li 11 belediye başkanının ortak imzasıyla yayımlanan deklarasyon şu şekilde:
“Bugün kuşkusuz gündemimizin yegane maddesi, iktidar eliyle yönlendirildiği çok açık olan yargı kararlarının ülkede yarattığı tedirginlik ve kaostu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’mız Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis ve siyasi yasak cezası bunun son ve en ağır örneklerinden biridir. İktidar mensuplarının, hem Türkiye hem de dünyada tepki çeken bu anti-demokratik kararı savunması ve adeta üst mahkemelere, kararın onanmasına dair medya üzerinden mesajlar vermesi olayın vehametini ortaya koymaktadır. Mevcut rejiminin vesayetçi yargı mekanizmasıyla saldırısı Türkiye demokrasisin bekasına bir saldırıdır. Genç kuşakların geleceğine bir saldırıdır. Topluma, toplumun seçme hakkına kumpas kuran bir şantajdır. Bu şantaja boyun eğersek ülkemizi geri dönülmez bir karanlığa taşıyacaklar. Bu şantajı kabul etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz.
Belli ki iktidar, 2023 Genel Seçimlerinde siyasi mücadelesini mertçe yapmak yerine, yarışa ‘avans’ alarak başlamak istemektedir. Kuşkusuz bu, seçimleri kaybedecek olmalarından ötürü duydukları paniğin ve telaşın tezahürüdür.
Ancak bu çabaları ters tepmiş, millet iradesine Saraçhane’de liderleriyle sahip çıkacağını göstermiştir.
Hoşgörünün merkezi Konya’dan bir kez daha; devleti iktidar hırslarıyla kendi aygıtına çeviren, ülkeyi despotik bir karanlığa götürmek isteyenlere seslenmek isteriz:
Geçmişte milletimizin demokratik iradesini sekteye uğratmayı amaçlayan birçok hukuksuzluk ve birçok anti-demokratik müdahale gerçekleşti. Bugüne kadar muktedirlerin kendilerine vehmettikleri sınırsız güçle siyaseti dizayn etme çabaları her zaman milletimizin vicdanına çarparak bertaraf oldu. Hiçbir hukuksuzluk, hiçbir siyasal mühendislik milletimizi tarihi rotasından saptıramadı. Bu karar da Türkiye’yi rotasından çeviremeyecektir.
Milletimizin ferasetine, basiretine, vicdanına, irfanına güvenimiz tamdır. Millet kendi iradesine sahip çıkacak, kendisine sınırsız güç vehmedenlere sandıkta tarihi bir ders verecektir.
Hatırlatmak isteriz ki bizler 1980 darbesinde kapatılmış, mallarına el konmuş, yöneticileri yargılanmış, gençleri işkence görmüş ama iradesini asla teslim etmemiş, her darbeden, saldırıdan küllerinden yeniden doğarak yükselen Cumhuriyet Halk Partisinin evlatlarıyız.
Bizler, bu iktidar döneminde suikast girişimlerine, linçlere, saldırılara uğramış ancak yılmamış, teslim olmamış, boyun eğmemiş; dirayetle, basiretle Millet İttifakının mimarı olmuş, demokrasi cephesini genişletmiş, Altılı Masada büyük bir Türkiye İttifakı kurmuş Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde seçilmiş Belediye Başkanlarıyız.
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
Bu Yolculukta Genel Başkanımıza Güveniyoruz
Bu yolculukta Genel Başkanımız Sn.Kemal Kılıçdaroğlu`na sonuna kadar güveniyoruz.
Altılı masanın 2023 yılında ülkemizi seçim zaferine kavuşturacağına olan inancımız da tamdır.
Unutmayın “Hiç bir koltuk, Türkiye’nin demokrasisi, milletin huzuru ile oynamaya değmez. İktidarın görevi, huzur ve sükûn içinde toplumu seçime götürmektir. Suni krizlerle halkımızı germek, toplumsal reaksiyonlara yol açacak kararlara imza atmak bu süreçte hiç bir kişi ya da gruba fayda sağlamayacaktır. 11 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, hizmet ettiğimiz 40 milyondan fazla yurttaşımızın yanında olduğumuzu, onların her derdiyle dertlendiğimizi ve çözüm projelerimizi hayata geçirdiğimizi tekrar vurguluyoruz.”
Adalet, demokrasi, hak ve hukuk yolunda el ele, kol kola, omuz omuza yürüyerek bu birlikteliği daha da büyüteceğiz ve gelecek güzel günleri birlikte kucaklayacağız.
Bu yolda, hep birlikte neler yapacağımızı da herkes görecek. Atatürk’ün dediği gibi “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Biz de umudumuzu hiçbir zaman yitirmeyeceğiz.
Milletimiz de umudunu asla yitirmeyecektir.”
Politika
200 Binden Fazla Vatandaş Saraçhane’yi Doldurdu, İmamoğlu’na Sahip Çıktı
3 ay önce
-
15 Aralık 2022By
Barış Tınay
Altılı Masa’nın liderleri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için Saraçhane’de yüz binlerce İstanbullu ile buluştu. Konuşmalarında ‘Adalet’ vurgusu yapan liderler, milli iradeye set çekilemeyeceğinin altını çizdi.
K2 HABER | Altılı Masa liderleri; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yerel mahkemece 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilen ve siyasi yasaklı olmasına hükmedilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için Saraçhane’de buluştu. Sağlık sorunu nedeniyle buluşmaya katılamayan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu’na, Genel Başkan Yardımcısı Sabri Tekir vekalet etti. “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” adıyla düzenlenen etkinliğe, Millet İttifakı’nın büyükşehir belediye başkanları, ilçe belediye başkanları, Altılı Masa İstanbul il başkanları ve siyasi parti temsilcileri destek verdi. İBB Başkanı’na destek verenler arasında İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ile büyük oğlu Selim İmamoğlu da yer aldı. Tarihi ana tanıklık etmek isteyen yaklaşık 200 bin vatandaş, ellerindeki Türk bayraklarıyla Saraçhane’deki İBB ana yerleşkesinin önündeki cadde ve meydanı hınca hınç doldurdu. İmamoğlu, Altılı Masa liderlerini İBB önünde tek tek karşıladı ve makam odasında ağırladı. Etkinlikte, sırasıyla; Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Ahmet Davutoğlu, Meral Akşener ve Sabri Tekir birer konuşma yaptı.
KILIÇDAROĞLU: “ALTILI MASA OLARAK ADALETİ BU ÜLKEYE MUTLAKA GETİRECEĞİZ”
“İktidar” sloganları altında mikrofona gelen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“İktidar olacağız, hiç endişe etmeyin. 11 madde halinde düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. 1; Mevlana der ki, ‘Adalet, kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur ve kainat onun etrafında döner.’ Bugün bizi buraya getiren, yaşadığımız adaletsizliktir. Ama hepinizin huzurunda söz veriyorum: Adalet ya gelecek, ya gelecek. 2; adaleti dağıtacak kişi, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır. Bir daha ifade edeyim. Adalet dağıtacak olan kişi, yani yargıç, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde, adaletsizlik olur. 3; adaleti dağıtacak kişi, kralın sofrasına, sultanın sofrasına, sarayın sofrasına asla oturmaz. Çünkü sofraya oturan alimin verdiği fetva, yanlıştır ve doğru olmaz. 4; milli irade. 1921 ve 1924 anayasalarının birinci maddesi şudur: ‘Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir.’ Bugünkü diliyle, yeni anayasada ve meclisin duvarında yazılı olan ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’ Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyon İstanbullunun iradesine bir yargıç aracılığıyla darbe vuruldu. Biz, milli iradeyi yeniden ama yeniden inşa edeceğiz.”
Ekrem İmamoğlu’na İki Yıl Yedi Ay Hapis Cezası
“ADALET AĞACININ İÇİNDEKİ KURTLARI, TEK TEK TEMİZLEYECEĞİZ”
“Madde 5; adalet, bugün yaşadığımız Türkiye’de, temel bir Türkiye sorununa dönüşmüştür. Çünkü, sokakta herhangi bir vatandaşa sorun, ‘Bu ülkede adalet var mıdır’ diye; emin olun büyük bir kısmı, ‘Bu ülkede adalet yoktur’ diyecek. Ama bizler, Altılı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız ve adaleti bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz. Bugün Türkiye’de, hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var. Dayısı olana kimse ses çıkarmıyor. Ama bir genç tweet attığı zaman, sabahın köründe kapısı çalınıyor ve gözaltına alınıyor. Bu manzarayı bitireceğiz. Hiç endişe etmeyin. Asla ve asla bir daha bu manzaraları yaşamayacaksınız. 6; yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Yani yargıç koltuğunda oturup, yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Asla unutmayın; ağacın kurdu kendi içindedir. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar. Parti teşkilatından gelenleri hakimlik, savcılık koltuğuna otururlar. Çetelerle yan yana gezerler. Dolayısıyla bu tabloyu da değiştireceğiz. O adalet ağacının içindeki kurtları, tek tek temizleyeceğiz. Adalet ağacı, görkemli olacak ve sağlıklı olacak. 7; güzel bir atasözümüz var. ‘Zulmün artsın ki tez zeval bulasın’ der. Zulüm bugün mü var? Hayır. Öteden beri bu ülkede bir zulüm var. Milletvekillerimiz tutuklandı. Gazeteciler tutuklandı. İstanbul İl Başkanımız da siyasi yasak kapsamına alındı. Milletvekillerimiz hapse atıldı. Dolayısıyla bu tablo zulmün arttığı bir tablodur. Bu da yakında zeval bulacaklar demektir. Ve onları göndereceğiz.”
“HİÇ KİMSE, HİÇBİR GÜÇ EKREM İMAMOĞLU’NU İSTANBUL’A HİZMET ETMEKTEN ALIKOYAMAZ”
“8; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar asla ve asla kabul edilemez. Toplum vicdanını yaralamıştır. Toplumun vicdanı kanamaktadır. Şunu herkes çok iyi bilsin: Ekrem Başkan hakkında verilen karar, bize bir milimlik dahi geri adım attırmayacaktır. Ve biz, kararlılıkla başkanın arkasında duracağız. Çünkü bizim kupon arazi merakımız yok. Çünkü bizim yeşil alanları, beton ormanına dönüştürmek gibi bir hevesimiz yok. Çünkü bizim, rantiyecilere hizmet etme gibi bir görevimiz de yok. Her belediye başkanımız, ‘Halka hizmet, Hakk’a hizmettir’ der. Biz kuralı böyle biliriz. Açık ve net ifade edeyim: Hiç kimse, hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz. Görevini onuruyla ve şerefiyle yapacaktır. 9; adaletsizliği, kural haline getirenleri göndereceğiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri göndereceğiz. Milli iradeye, darbe yapanları göndereceğiz. Yargıyı itibarsızlaştıranları göndereceğiz. Hiç endişe etmeyin. Altılı Masa kararlı. Bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğiz. Adaleti getireceğiz. 10; hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu, bir 100 metre koşusu değil. Bu bir maratondur ve maratonun sonuna geldik. Altı ay sonra yeni bir Türkiye’yi göreceksiniz. Güzel bir Türkiye’yi göreceksiniz. Kucaklaşan bir Türkiye’yi göreceksiniz. Bereketli bir Türkiye’yi göreceksiniz. 11; sevgili İstanbullular, asla başınızı öne eğmeyin. Önümüzde 6 ay kaldı, geliyoruz. Siz de haykırın. İktidar olmak için geliyoruz. İktidar olacağız.”
AKŞENER: “BU, KIYMET’İN ATKISI”
Konuşmasını İmamoğlu’nu yanına alarak ve İBB Başkanı’nın boynuna bir atkı dolayarak yapan İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şunları söyledi:
“Öncelikle bu atkının hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum. Dün, buradan ayrıldık. Ve giderken genç bir kızımız, -adı Kıymet Doğan’dı- arabamın camını çaldı. Ve boynundan atkıyı çıkardı. Dedi ki; ‘Ekrem Başkan’ıma vereceksin Meral Abla. Onun için dua edeceğim.’ Dolayısıyla bu atkı, Kıymet’in atkısı. Bu atkı, kalbinde dualar edenn ve bu haksızlığı lanetleyen gencecik bir kızımızın atkısı. Biliyorum ki Ekrem. Başkan, onu bir emanet gibi saklayacaktır. 100 yıl önce olduğu gibi, bugün de ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ diyenler burada, Saraçhane’de. O 100 yıl önce verilen o kararın, o ilkenin, o iradenin temsilcileri kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar burada. Ve İstanbul’dan, ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ diye haykıranların o sesini duymayanların, onların saraylara kapandığı anda, milletin sesini duymadığı anda, biz Saraçhane’deyiz. Bir tiyatroya, bir haksızlığa, kara cübbelerini, siyah cübbelerini saranlara buradan seslenen İstanbullular; diyorsunuz ki, ‘Saray sizinse; Saraçhane bizimdir.’ Diyorsunuz ki, ‘Zulüm sizinse, haksızlık sizinse; sandık bizimdir.’”
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
“HAKSIZ YERE EKREM KARDEŞİMİ YARGILASALAR DA CEZALANDIRSALAR DA…”
“16 milyon İstanbullunun iradesi burada. Ve millet burada. Milletin sesi burada. Demokrasi burada. İrade burada. Milletin iradesi burada ve Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki, ‘Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat.’ İşte bu sese kulaklarını kapasalar da size, bize ‘terörist’ deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da cezalandırsalar da bu irade, bu ses, bu yürek, bu cesaret, bu iyilik, bu demokrasi aşkı, Bu sandıkta verilecek cezanın ortaya konduğu irade gösteriyor ki; artık 16 milyon İstanbul’un dışında, 85 milyon Türkiye’nin de senin yanında olduğunu, burada, Saraçhane’den görüyoruz. Hiçbir haksızlık, sonsuza kadar sürmez. Hele aziz milletimizde hiç sürmez. Geldikleri gibi giderler. Geldikleri gibi gittiler. Geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler. Allah’a emanet olun. Saygılar sunuyorum. Tekrar söylüyorum. Demokrasi bizimdir. Sandık bizimdir. Ve bu irade elbette ki bizimdir.”
BABACAN: “EKREM İMAMOĞLU KARDEŞİME YAPILAN BU HUKUKSUZLUĞU, REDDEDİYORUM”
DEVA Partisi Babacan ise, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Biliyorum, çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu, reddediyorum. Daha birkaç ay evvel Canan Hanım’a yapılan hukuksuzluğu, reddediyorum. Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu, reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını, reddediyorum. Onun için burada isyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul duysun. Tüm Türkiye duysun diye, buradayım. Nedir bu çektiğimiz? Devlet gücünü eline alıp, başlıyor aşağıdakileri ezmeye. Başlıyor kendi rakibini, kendi sevmediklerini ezmeye. Başlıyor zulmetmeye. Üste çıkan, alttakini eziyor. Üste çıkan, başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni Sayın Erdoğan, çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Zulmetmeye başlıyor. Sandık günü hep beraber cevabımızı vereceğiz inşallah. Sayılı gün çabuk geçer. İşte biz, bu ülkede yaşanan bu nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyoruz.”
“MİLLET, YARGI OYUNLARIYLA KENDİ İRADESİNİ GÖRMEZDEN GELENLERE DE EN İYİ CEVABI İLK SANDIKTA VERECEKTİR”
“Bu millet; 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da silahla topla, tüfekle, demokrasiye kastedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş bir millettir. Bu millet; Nazım Hikmetler’e, Ahmet Kayalar’a, Necip Fazıllar’a, Halide Edip’e zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömen bir millettir. İnanın bu millet yargı oyunlarıyla, kendi iradesini görmezden gelenlere de en iyi cevabı ilk sandıkta verecektir. Biz, ‘Herkes için adalet’ demek için buradayız. Biz, ‘Herkes için özgürlük’ demek için bugün buradayız, Saraçhane’deyiz. Türk-Kürt, hiç fark etmez. Sünni-Alevi, hiç fark etmez. Yaşam farkı fark etmez. İnansın-inanmasın, fark etmez. Biz, hep beraber Türkiye’yiz. Ve bütün Türkiye için özgürlük diyoruz. ‘Adalet’ diyoruz. Onun için bugün buradayız.”
“TÜRKİYE, 1’DEN BÜYÜKTÜR”
“Şu andaki iktidar, ‘3Y ile mücadele edeceğim’ diye başa gelmedi mi? Bu millet onlara destek vermedi mi? 3Y neydi? Yolsuzlukla mücadele, yasaklarla mücadele ve yoksullukla mücadele. Fakat iş döndü, dolaştı; 3Y, tekrar bu milletin başına çöktü. Yoksulluk var mı? Var. Yasaklar? İşte Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan bir zihniyet bu. Çok yazık. Yıllar sonra kendi iddiasını kendi mücadelesini unutan ve aynı zorlukları, aynı sıkıntıları başkalarına yaşatan bir zihniyetle şu anda karşı karşıyayız. Ama bunun özü ne biliyor musunuz? Devlet gücünün kullanımı, devlet gücüne sahip olan süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. 3 dönem kuralı, 2015’te doldu bu üç dönem. Daha bugün uçaktan gelirken ne demiş? Hani ‘Son defa aday olayım’ falan diyordu ya, ‘Daha bırakmayacağım’ diyor. ‘Ben, partiyi falan bırakmam’ diyor. Yetmiyor; şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitnamesinde vardır. 2015’te 3 dönemi doldu. Ama ne zaman ki devlet gücünü kullanan o süreyle sınırlanmaz? Ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz; işte o andan itibaren güç yozlaşması olur. Güç zehirlenmesi olur. Çünkü devleti yönetme gücü yozlaştırır. Mutlak güç, mutlaka yozlaştırır. 85 milyon birden büyüktür. Türkiye, birden büyüktür.”
UYSAL: “HEP BERABER, ‘YETER, SÖZ MİLLETİN’ DİYE HAYKIRIYORUZ”
Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal’ın sözlerinin satır başları da şöyle oldu:
“Aziz İstanbul. Fatih’in emaneti, kutsal şehir. Aziz İstanbullular, bir tarihi günde buradayız. Ay’a ilk ayak basan astronotun, ‘Benim için küçük bir adım, ama insanlık tarihi için bir büyük adımdır’ dediği gibi, Türk milletinin tarihi yürüyüşünde bir önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Bir büyük üzüntü içerisindeyim. Milletim için, üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyim. Geleceği karartılan gençlerimiz adına, bir büyük üzüntü içerisindeyim. Evlatlarını gelip göremeyen annelerin, babaların adına, bir büyük üzüntü içerisindeyim. Üzüntümün sebebi şudur aziz İstanbullular: Bu büyük ülke, bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Zalim zulmünü, celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadele başlatıyoruz. Yekvücut oluyoruz. Hep beraber, ‘Yeter, söz milletin’ diye haykırıyoruz.”
“MİLLİ İRADENİN ÖNÜNE SET ÇEKİLMEZ”
“6 Mayıs 2019, Türk demokrasisi için bir büyük kırılmanın yaşandığı tarihtir. Demokrasimizin ana kolunun çökertildiği tarihtir. İstanbul’da, milletin iradesiyle Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun yetkisinin alındığı tarihtir. Ama milli iradenin önüne set çekilmez. Milli iradenin önüne duvarlar örülmez. Milletin gücü, azmi, kararlılığı, her daim önüne örülmüş o duvarları, yıkıp atmıştır. Türk demokrasisi, işte bunun tarihidir. Aziz İstanbullular, işte bugün de bu bitmeyen kin ve garezin, İstanbul’da millete yaslanarak iktidar olanların zaman içerisinde devlete tahakküm eden gücüyle beraber milletin iradesinin üzerine şart koymak için, dün, Ekrem İmamoğlu’na, İstanbul şehreminine ceza verdiler. Ama bilsinler ki, bu kararın nokta kadar milletin vicdanında bir karşılığı yoktur. Bu kararları alanları, aldıranları biliyoruz. Demokrasi, hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın, isimlerine ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ dediklerine, onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı. İşte buradan adaleti sistematik bir şekilde bu memlekette uygulayanlara haykırıyorum: Adınızda kalacağına, alnınızda kalsaydı. Yarınlarda göreceğiz. Bu ülkenin kaldırım taşlarında, İstanbul başta olmak üzere, bu kararları alanların alnı dik, başı dik bir şekilde dolaşamayacaklar.”
DAVUTOĞLU: “İBB BİNASINA GİRDİĞİMDE, HAFIZAMDA İKİ MANZARA CANLANDI”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu da özetle şu ifadeleri kullandı:
“Bugün, bu meydandayız. Meselemiz, sadece Sayın İmamoğlu’nun hak ettiği makamı korumak değildir. Meselemiz, İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik değerlerini korumaktır. Dün, yargı siyasallaştı. Ama bizim meselemiz, siyaset üstü bir meseledir. Altı genel başkan olarak buradayız. Farklı siyasi partilerdeyiz. Ama hepimiz, aynı gür sesle ‘Onur’ diyoruz. ‘Temel hak ve özgürlükler’ diyoruz. ‘Demokratik hukuk devleti’ diyoruz. Bu meydan ve bu bina, tarihi sahnelere şahit oldu. Dün akşam Sayın İmamoğlu’nu ziyaret etmek için, gece yarısına yakın İBB binasına girdiğimde, hafızamda iki manzara canlandı. Tarih 21 Nisan 1998. Sayın Erdoğan’a, benzer bir mahkumiyet kararı verilmişti. Ben de o zaman bu binadayım. Ve tarih 15 Temmuz 2016. Bu binayı savunmak üzere nice yiğitler, Saraçhane’de darbe teşebbüsüne karşı demokrasiyi savunmak için şehit oldular. Yüreğimde bir şeyler düğümlendi. 21 Nisan 1998’de Büyükşehir Belediye binasında hangi değeri savunduysam, 15 Temmuz 2016 akşamı ulusal ve uluslararası basında hangi değerleri savunduysam, yine aynı değerler için buradayım ve burada olacağım.”
“SAKIN HA SAHİP OLDUĞUNUZ MUTLAK GÜÇ SİZİ ALDATMASIN”
“Buradan güç sahiplerine sesleniyorum. Sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın. Geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. 27 Mayıs darbesini yapanlar, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı yapanlar, zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer. Zannettiler ki, o mekanlar ilelebet kendilerine aittir. Partileri kapattılar, siyasetçileri yasakladılar. Düşünce özgürlüğünü, basını yok ettiler. Ama onlar gitti, milletimizin demokrasi aşkı kaldı ve kalacak. O avucunuzda tuttuğunuz güç var ya o güç, onu kaybetmemek için sıktığınız her anda kordan bir ateş gibi sizi yakar. Kordan bir ateş gibi sizi yakacak olan güce değil, milletin vicdanına dönünüz. Eğer dün aldığınız kararla bize mesajınız şuysa, nasıl iki kez seçilmesine engel olduğunuz İBB Başkanı’nı bir kez daha bu kez mahkumiyet üzerinden makamından elde alabiliyorsak, 2023 seçimlerine de ipotek koyarız diyorsanız, bu yolla bizi korkutmak istiyorsanız, işte buradan sadece bu meydanı dolduranlar adına değil, demokrasi aşığı 85 milyon adına söylüyorum: Korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız. Size boyun eğmedik, eğmiyoruz, eğmeyeceğiz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, herkesin hakkını hukukunu, adaletini koruyacağız.”
İmamoğlu: Bizi Mahkum Etmeye Kalkanları Sandıkta Pişman Edeceğiz
İMAMOĞLU: “BU ÜLKEYİ YÖNETENLERİN, SİZİNLE NE ALIP VEREMEDİĞİ VAR?”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tarihi günde yaptığı tarihi konuşma şöyle oldu:
“Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burası milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur. Ama önce bana şu sorunun cevabını bir verin: Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart’ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. ‘Zarfa attığınız 4 oy pusulasından 3’ü geçerli, Büyükşehir Belediyesi için kullandığınız oy ise, geçersizdir’ dediler. Sizin tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne, eskiden, bizden 1 gün önce, kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime, tam 3,5 yıldır, millete ait bankalardan 1 kuruş vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim, çok daha uygun koşullarla dışarıdan krediler, fonlar bulup getiriyoruz. Bu defa da aylar yıllar geçiyor, bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle ne alıp veremedikleri var bunların? Milletimizden, 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar?”
“SİZDEN NE İSTİYOR BU İNSANLAR?”
“Mesela; eskiden bu şehirdeki taksilerle ilgili kararları, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi alırdı. ‘Hayır’ dediler, ‘Artık taksi konusunda kararlar İstanbul’dan değil, Ankara’dan alınacak.’ Daha ilginç şeyler var. Bu çok komik. Mesela; eskiden, Gezi Parkı’nın mülkiyeti, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne aitti. ‘Yok’ dediler, ‘Gezi Parkı, artık bir vakfa ait olacak.’ Daha onlarca örnek sayarım, ama vaktinizi almayayım. Siz, bir kere değil, iki kere üst üste bir belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için, mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hakim getirterek çıkarttılar bu kararı. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin, ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var, sizinle ne alıp veremedikleri var? Sizden ne istiyor bu insanlar? (‘Hükümet istifa’, sesleri üzerine) Yok, yok; öyle kolay kaçmak yok. Onları, onları gönderecek altı siyasi partinin lideri burada.”
“MİLLETİN İRADESİNE KARŞI ALERJİLERİ VAR”
“Ben size söyleyeyim: Bu ülkeyi yönetenler hasta, hem de çok hasta. Bunlar milletin iradesine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana şekillenirse, sorun yok. Ama başka türlü şekillenirse, bunlarda alerji hastalığı başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Ama yapsınlar nafile, nafile, nafile. Ne hukuk ne ahlak ne din ne iman; her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyor. Bugün burada, bunca büyük bir kalabalığı harekete geçiren, sizlerin ortak vicdandır. Hepimizi birleştiren haksızlığa hem de apaçık haksızlığa, adaletsizliğe karşı buradayız. Milyonlarca kişi ayağa kalkıyor ve meydanlara akıyorsa, Edirne’den Kars’a kadar bir millet aynı isyan duygusunu yaşıyorsa, bu bir kırılma anıdır. Bu bir adalet refleksidir. Bu, rızanın kalktığının kanıtıdır. Bunlar açıkça vicdansızlığın olduğu, haksız yere milletin mağdur edildiği anlarda olur. Dün de oldu, şimdi de oluyor.”
“BİR AVUÇ İNSAN, AVUCUNU YALAR OLDU; ZATEN O YÜZDEN BÜTÜN BU YAPTIKLARI”
“Milletin iradesine alerjin varsa; seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan, tavsiyemiz; siyaset miyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu, senin gözünde bir ve eşit değilse; 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızı, bir ve eşit görmüyorsan, siz, ‘Bu ülkeyi yönetiyorum’ demeyeceksiniz. Çünkü sen, bu ülkeyi yönetmiyorsun. Siz, birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekleri, yakın aile vakıflarını, birtakım karanlık odakları yönetiyorsunuz. İstanbul’da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan, İstanbullunun canını çıkaran bir düzendi bu. Ben seçimden önce hemşerilerimden yetki istedim. ‘Görevi verin, bu israf düzenini yok edeyim’ dedim. ‘Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere hizmet dönemini bitireyim, 16 milyon İstanbulluya eşit hizmet sunayım’ dedim. İstanbullular, beni bunun için seçtiler. Evelallah, İstanbul’da israf düzenine son verdik. Belediyenin kaynaklarının yönünü değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu. Zaten bugün yaşadıklarımız, bize yapılanların tümü işte bu yüzden.”
“İSRAF DÜZENİNE SON VERİP ‘İNSAF DÜZENİNİ’ KURDUK”
“Biz, sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İstanbul’da bir ‘insaf düzeni’ kurduk, insaf düzeni oluşturduk. İnsaf nedir biliyor musunuz; onların bilmediği şey. İnsaf, ‘Vicdana ve mantığa dayanan adalet’ demektir. İstanbul, 3,5 yıldır, vicdana ve mantığa dayanan bir adalet anlayışıyla yönetiliyor. İstanbullunun artık vicdansız, mantıksız, adaletsiz, kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. Biliyoruz ki, Türkiye’de aynen bu şiarla görevini yapan 11 Büyükşehir Belediye Başkanımız sayesinde, Türkiye’de de artık israf düzenini milletimiz istemiyor. O yüzden bizi istemiyorlar. O yüzden vatandaşın iradesini yok saymak için, bin bir numara çeviriyorlar. Her zaman söylerim; Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği rejimin adıdır. Vatandaş haklarını, yöneticiler de hadlerini bilecek. Cumhuriyet öyle bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz bir biçimde görevden almak, haddini bilmemektir. Milletin iradesini yargı yoluyla dizayn etmeye çalışmak, haddini bilmemektir.”
“TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINDA…”
“Yüzüncü yılına gururla, umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti, bu ülke vatandaşlarının kanıyla, canıyla, bin bir emeğiyle kurulmuştur. Cumhuriyet, bu topraklarda yaşayan herkes bir ve eşit olsun, özgür ve onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Atatürk’ün dediği gibi; ‘Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması’ için kuruldu bu Cumhuriyet. Peki, en yüksek hürriyeti, en yüksek eşitlik ve adaleti nasıl koruyacağız? Onun da cevabını veriyor Atatürk: ‘Tam ve kesin anlamıyla milli egemenliğin kurulmasıyla…’ Yani ‘Egemenlik, kayıtsız milletindir’ diyor. Türkiye, bugün işte böyle bir yol ayrımındadır. Milletin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir tercih yapmak zorundayız. Toplumda en yüksek hürriyet, eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka hiçbir yolunuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının tamamına eşit ölçüde sevgi ve saygı besleyenlerin yanında duracaksınız.”
“BENİM ARKAMDA TÜRKİYE İTTİFAKI VAR”
“İşte onun için ben, İBB Başkanı olarak, 16 milyonun bir kardeşi olarak söylüyorum ki; ‘Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım.’ Genel Başkanlarımın huzurunda hepinizin huzurunda söz veriyorum. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onlardan ve onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum. Benim sığınacak hakimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok. Benim arkamda bu büyük millet var; sizler varsınız, sizler. Bu milletin birliğini inşa etmeye karar vermiş, bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu Türkiye İttifakı var. Sizler şimdi, bugün burada, yeniden ve çok daha güçlü şekilde birlik iradesi ortaya koyuyorsunuz. Bugün burada konuşan saygıdeğer liderler işte bu beklentinin siyasi iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi, toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegane çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade, Türkiye’nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşların ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır. Bu ittifak, basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bu irade ve bu ittifak, zorla baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek.”
“DÜNYANIN MERKEZİNE GÖMSELER DE YERKÜREYİ PATLATIR ÇIKARIZ”
“Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında hep birlikte işimiz çok. Demokrasisi tahrip olmuş, vatandaşları yoksulluğa mahkum edilmiş, meclisi çalıştırılmayan, adaleti çökmüş bir ülke olmaktan kurtulacağız. Bu ülkede kurdukları ‘bozuk düzeni’ ortadan kaldıracağız. Rahmetli Bülent Ecevit’in sözleriyle söylersek; ‘Bozuk düzen onarılır, ama bu düzen bozuk da değil, çürümüş düzendir; çürümüş her şey gibi çürüğe çıkarılmalıdır.’ Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi hep birlikte birleştireceğiz. Hayat pahalılığına son vererek, ekonomiyi rayına sokacağız. Ülkeye, özgürlüğü ve demokrasiyi getireceğiz, medyayı bağımsızlaştıracağız. Şair Namık Kemal’in dediği gibi; ‘Zulüm ne kadar pervasız olursa olsun, zulmün binasını biz yıkarız. Dünyanın merkezine gömseler de yerküreyi patlatır çıkarız.’”
“HERKESİN ADALETİ BULACAĞINA İNANDIĞI BİR TÜRKİYE UMUDUM VAR”
“Çare belli. Önümüzdeki seçimlerde ülkemizde vereceğimiz karar bellidir. Önümüzdeki seçimler, bu hedefler için çok önemli bir fırsat. Önümüzdeki seçimlerde vereceğimiz karar bellidir. Özgür ve demokratik bir ülkenin kanunlara saygılı vatandaşları mı olacağız, yoksa kapı kulları mı? Benim umudum var. Herkesin eşit olduğu özgür bir Türkiye için büyük umudum var. Sadece küçük bir azınlığın değil, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her vatandaşın ülkesinden, devletinden ve yaşadığı yerden mutlu olduğu bir Türkiye hayalim var. Hiç kimsenin yargıyı bir sopa gibi kullanmaya cüret edemeyeceği, adliye salonlarına yolu düşen herkesin adaleti bulacağına inandığı bir Türkiye umudum var. Gençlerin geleceğini uzaklarda değil kendi memleketinde aradığı ve bulduğu bir Türkiye hayalim var. Halk iradesinin davalarla, kayyumlarla ipotek altına alınmadığı, yargı darbeleriyle millet iradesinin zedelenmediği bir ülke umudum var…”
“BU DAVA, ADALET DAVASI”
“Allah’a güveniyorum. Çünkü O, doğru olanı yolda koymaz. Sizlere güveniyorum. Çünkü siz, iradenize set koymak isteyenlere 3,5 yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz, hiç kuşkum yok. Umudunuz hiç eksilmesin. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz; ama daha büyük bir azimle çalışacağız. Asla öfkeye kapılmayacağız; ama hep birlikte kararlı olacağız. Çünkü bu dava, bana açılmış bir dava değil. Çünkü bu dava, parti davası değil. Bu dava, ülke davası. Bu dava, adalet davası. Bu dava, eşitlik davası. Çünkü biz bu davayı, çocuklarımıza güçlü ve demokratik bir Türkiye bırakma davası olarak görüyoruz. İnanın 2023 çok güzel olacak. Yalnız benim, senin ya da onun için değil; hepimiz için, bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımız için çok güzel olacak. Ben, sen ya da o değil; herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak. Gençlerimiz kazanacak. Bu akşam bizleri yalnız bırakmadınız. Hepinizi çok seviyorum. Hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Herkes kazanacak ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak…”
Politika
İmamoğlu: Bizi Mahkum Etmeye Kalkanları Sandıkta Pişman Edeceğiz
3 ay önce
-
15 Aralık 2022By
Barış Tınay
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği hukuksuz siyasi yasak kararı sonrasında, Saraçhane’de, on binlerce vatandaşla buluştu.
K2 HABER | İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi ve siyasi yasak kararı alınmasının ardından Saraçhane’de on binlerce İstanbullu ile buluştu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de İmamoğlu’na destek için İBB’nin Saraçhane’deki ana yerleşkesine geldi. Akşener’i, yaşanan izdiham altında, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte İBB binası önünde karşılayan İmamoğlu, TBMM CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Muharrem Erkek ile de makam odasında bir araya geldi.
102 YAŞINDAKİ UNAT’TAN İMAMOĞLU’NA DESTEK
Altılı masa liderlerinden gelen dayanışma telefonlarını yanıtlayan İmamoğlu’na sürpriz bir destek de 102 yaşındaki yazar, çevirmen, hukukçu, sosyolog, siyaset ve iletişim bilimci Nermin Abadan Unat’tan geldi. Unat’ın İBB binasındaki kalabalık içinde bulunduğu bilgisini alan İmamoğlu, duayen ismi makamında ağırladı. Unat’ın, kendisini, “İyi ki geldiniz” sözleriyle karşılayan İmamoğlu’na yanıtı, “Oy verdim, oyum için geldim. Size gelmeyip de nereye gideceğim” oldu. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da İmamoğlu’na destek veren isimler arasında yer aldı.
VATANDAŞLAR YOLU AYDINLATTI
Yaşanan izdiham altında, cep telefonu ışıklarının aydınlattığı yoldan geçerek, “Hak, hukuk, adalet”, “Hükümet istifa”, “Ekrem Başkan yalnız değildir” sloganları altında Saraçhane’de konumlandırılan otobüsün üzerine çıkan Akşener ve İmamoğlu, alanı hınca hınç dolduran vatandaşlara hitap etti. İmamoğlu, “Saraçhane’ye, evinize hoş geldiniz. İstanbullular, ‘İstanbul kimin’ demiştik? Sizin, sizin; 16 milyon İstanbullunun. Hangi çılgın, millete ait sürecin önüne bir set kurabilirmiş. Hiç kimse, hiç kimse. Hiç kimse vuramaz. Bu akşam biriz, birlikteyiz. Yarından itibaren çoğalarak, daha fazla bir arada olacağız. Daha fazla birlikte olacağız. Şimdi birlik ve beraberliğimizin güzel bir anını bu akşam başlatıyoruz. Yarın çok daha büyüyecek. Genel Başkanlarımız burada olacak; hepimiz olacağız. Ama bu akşamın taçlanması için, size hitap etmesi için İYİ Parti Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’i davet ediyorum” sözlerinin ardından mikrofonu Akşener’e verdi.
Ekrem İmamoğlu’na İki Yıl Yedi Ay Hapis Cezası
AKŞENER: EKREM KARDEŞİM İÇİN VERİLEN BU KARARIN ARKASINDA BİR BÜYÜK KORKU VAR
Akşener’in coşkulu kalabalığa karşı yaptığı konuşmanın tamamı şöyle oldu:
“Hey gidi Saraçhane; ne çektiniz be, ne çektiniz! Bundan yıllar evvel, burada okuduğu bir şiir yüzünden mahkum olan bir Büyükşehir Belediye Başkanı vardı. (Kalabalıktan ‘yuh’ sesleri.) Yok, yok, yok. Yok, biz yuhalamayız. Biz gereğini yaparız. Ve o Büyükşehir Belediye Başkanı buradan sizlere seslenip, İstanbul’a seslenip demişti ki; ‘Bu şarkı burada bitmez. Doğrudur, o şarkı orada bitmedi, ama bugün Meral Akşener olarak söz veriyorum; bu şarkı da burada bitmeyecek. Önce gereğini yapalım. Bugün iktidarda, yarından çok korkan bir irade var. İnsanlar, korktuğu zaman ceza verirler. İnsanlar, korktuğu zaman zulüm yaparlar. İnsanlar, korktuğu zaman haksızlık yaparlar. Onun için bugün, Ekrem kardeşim için verilen bu kararın arkasında bir büyük korku var. Size duyulan korku var. Demokrasiye duyulan korku var. Millet iradesine duyulan korku var. Evet bunlar korkuyor. Ama biz, korkmuyoruz. ‘Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet’ diyoruz. Yıllar evvel bu meydanda, şiir okuduğu için ‘Muhtar olamaz’ denilen, onunla ilgili manşet atılan bir Büyükşehir Belediye Başkanı vardı. Amma velakin, bakın o Cumhurbaşkanı oldu. Çünkü, millet iradesine el uzatılmıştı. O günün korkakları, o günün vesayetçileri, -Allah’ım ne büyüksün- kimler, kimlerle beraber. Kimler, ne hale geldi?”
“SİZ TÜRK MİLLETİSİNİZ; SANDIKTA GEREĞİNİ YAPACAKSINIZ”
“(Hükümet istifa sloganları üzerine.) Bunlar istifa etmez kardeşim. Ne olacak biliyor musunuz? Bugün, bu kararı verenler, siyah cübbelerini haksızlığa kılıf edenler, verdikleri kararın başında ne yazacak biliyor musunuz? ‘Türk milleti adına’ diyecekler; Evet, siz Türk milletisiniz. Ve sandıkta gereğini yapacaksınız. Siz de o sandıkta hür iradenizle, helal oylarınızla, ‘Demokrasi’ diyeceksiniz. ‘Hadi bakalım sizi gönderiyoruz’ diyeceksiniz. Ve diyeceksiniz ki, ‘Korkunun ecele faydası yoktur.’ Şimdi bunları yaşadık biz. Asıl acı olanı; bunları yaşayanların Ekrem Başkan’a, sizin iradenizle, sizin gücünüzle, millet iradesiyle seçilen İBB Başkanı’na, şehriemine, bir tiyatro neticesinde bu cezanın verilmesi… Dün benzer cezayı, nasıl bu millet yırttıysa, bugün verilen o cezayı da yırtacaksınız, yırtacaksınız. Sandıkta yırtacaksınız, demokrasiyle yırtacaksınız.”
“DÜNÜN KORKAKLARI GİBİ KAÇARAK GİDECEKLER”
“Sandıkta elbette hesap verecek. Ama dünün korkakları nasıl kaçarak gittilerse, bugünün korkakları da kaçarak gidecek. Kendinize güvenin, iradenize güvenin. Bakın 31 Mart 2019’u hatırlayın. Birinci turda ne yaptılar? Haksızlık yaptılar. Çirkeflik yaptılar. Abidik gubidik yaptılar. Ne oldu? 805 bin fark attınız. Dolayısıyla, korkunun ecele faydası yok. Şimdi bugün burada bir irade var. Bugün Başkan’a verilen cezanın karşılığı bir mahkeme kuruldu. Asıl mahkeme burası, Saraçhane’de kurulan mahkeme. O mahkemeden kardeşim, şimdi çok korkuyorlar. Yarın 6 Genel Başkan olarak burada olacağız. Ve bu haksızlığın karşısında duracağız. İstanbul, bu millet hiçbir zaman istibdada boyun eğmedi. Ne diyoruz? Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet…”
İMAMOĞLU: “BULUŞMAMIZIN SEBEBİ, BÜYÜK HUKUKSUZLUK”
Akşener’in ardından yeniden mikrofonu alan İmamoğlu’nun konuşması ise şöyle oldu:
“Bu akşam burada buluşmamızın temel sebebi, yaşadığımız büyük hukuksuzluk. Biz, hayatımızda aklımıza gelmeyecek şeyleri yaşıyoruz. Bu akşam saygıdeğer Genel Başkanımız bizimle beraber duygularını paylaştı. Değerli Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu beni aradı ve yarın 6’lı Masanın liderleriyle birlikte yine İstanbulluların evinde, Saraçhane’de olacağız. Zamanını sizinle paylaşacağım. Yarın halkımızı buraya davet ediyorum. Birlikte dertleşeceğiz, birlikte konuşacağız. Önümüzdeki aydınlık günlere birlikte bakacağız. Bu dava Türkiye’nin düştüğü durumun özetidir.”
“BU DAVA, TÜRKİYE’DE ADALETİN KALMADIĞININ İSPATI”
Ezan nedeniyle konuşmasına bir süre ara veren İmamoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ezan sırasında edilen dualar, kabul olur. Ben, buna inanıyorum. Ve gerçekten bugün utanç duyduğumuz bu anı, bu ortamı bize yaşatan bu sürecin, o kötü kararını yaşayıp, sizleri buraya davet etmeyi elbette istemezdim. Ama bu dertleşmeyi, sizin kararınızın yok sayıldığı bir ortamda yapmasaydık, bu şekilde bir alışkanlık haline getirerek, gerçekten bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olurduk. Onun için sizi buraya davet ettik ve sizinle dertleşiyorum. Bu mahkeme, bu dava, Türkiye’de adaletin kalmadığının ispatı. Bu dava, ülkeye adalet ve demokrasi gibi en ulvi değerleri getirmek istemeyen insanların yönettiği bir davadır. Hatta ‘Devlet biziz, millet biziz. Her şeyin sahibi biziz’ diyen insanların aymaz, utanmaz bir biçimde süreci etki altına alıp, karar verdikleri bir davadır. Millet iradesiyle kavga ederek, bu süreci bir avuç insanın istediği yörüngeye oturtmak isteyenlerin ortaya koyduğu bir davadır. Keşke bu dava, bir hukuk davası olsaydı, adalet önünde bir yargılanma süreci olsaydı. Aslında bu dava, var olan süreçte ‘bozuk düzen’ diye tarifleyeceğimiz bir düzenin davasıdır.”
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
“ALDIKLARI HER KARAR, KENDİ ÇIKARLARI İÇİN”
“Aldıkları her karar, kendi çıkarları için kıymetli hemşehrilerim. Milletimizin yaşadığı zorluklar, yoksullaşması, eğitimden adalete birçok sorunun üstünü kapatmak için ortaya koydukları çirkin bir irade sürecinin sonucudur. Çocuklarımızın gelecekle ilgili umudunun kalmadığı bir ortamda, ortaya sudan sebeplerle, uydurma gerekçelerle dava üreterek, hukuku da zedeleyerek, hepimizi yaralayan bir süreçtir bugün. Bu bozuk düzeni kuran, bu bozuk düzenin sahibi olan o bir avuç insan, artık mertçe, dürüstçe, cesurca mücadele etmeyi de bırakmışlardır. Kendi düzenlerini korumak için alavereye, dalavereye başvurarak, akla hayale gelmeyen iş ve işlemleri yürürlüğe koyan insanların sürecidir. Bu bozuk düzen, aslında 31 Mart gecesi Anadolu Ajansı üzerinde o verileri kapatıp seçimi elimizden almaya cesaret ettikleri gün başlamıştır. Hukuka karşı, demokrasiye karşı asla ve asla mücadele edemeyecekler.”
“BU KARARI ALDIRAN ZAT; BU SÖZLER SENİN DEĞİL Mİ”?”
“İstanbul; büyük bir irade ortaya koydunuz. İstanbul’da kocaman bir demokrasi tokadı attınız. Seçimi vermek istemediler. Söke söke aldınız. 6 Mayıs’ta seçimi iptal ettiler. Tokatı misli misli attınız. Ama doymadılar, doyamadılar. Değerli hemşehrilerim, bugünkü davada ceza ortaya koydukları irade, çirkin bir sonuçtur. Bakın size bir okuyacağım sözü lütfen dinleyin: ‘Görüyoruz ki yargı, gerçekten bağımsız değil. Böylece yargının işleyişine, adaletin değil, siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siyasi rakiplerimiz güç ve çıkar odakları, seçimde sandıkta karşımızda duramayacaklarını, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular. Bu yol, yanlış bir yoldur. Çünkü adalet, gün gelecek yargıyı, siyasallaştıranlara da lazım olacaktır.’ Ne kadar doğru cümleler. Ben de aynen öyle düşünüyorum. Ama yahu bu kararı aldıran zat; bu sözler senin değil mi? Bu sözler, bu belediyenin başkanı iken sizinle ilgili alınan kararla ilgili yaptığınız konuşmadan. Görüyorsunuz değil mi? Nereden nereye…”
“BU MEYDANA 3 BİN KİŞİ TOPLAYABİLDİLER”
“’Millet, millet’ diye yola çıkanlar, bugün ‘Millet bizi istiyor, devlet bizim’ diyorlar. Sonuç alamayacaklar. Size bir şey söyleyeyim mi? Kıymetli hemşerilerim, bu sabahki umudum bir ise, şu anki umudum bin bir. Bugün milletin canı yanmış. On binlerce insan burada. Bir araya gelmek için, ben sizi nereye davet edeceğim? Elbette ki Saraçhane’ye. Milletin evine, milletin yuvasına. Bakın şurada bile bozuk düzen, benim emniyet mensubu kardeşlerimi zor durumda bırakıyor. ‘Müsaade edin’ dememize rağmen, o aklın buradaki yansımaları, ‘Yolu kapatma’ diyorlar. Yani ne için biliyor musun? Buraya gelen, zor durumda kalsın diye. Bir örnek vereyim mi size? Burada, sözüm ona kendi ittifaklarının liderleri, 15 gün önce de çağrı yaparak, bir toplantı yapacaklarını dile getirdiler. Ta bu yoldan Fatih Cami’ne kadar, bu caddeyi kapattılar. Ben de herhalde dedim; ‘On binlerce, yüz binlerce demiyorum, on binlerce vatandaş gelecek. Ben de İstanbul halkı adına yine onlar için ikram araçlarımı yüz metrede bir sıraladım. Üç bin kişiyle miting yaptılar; üç bin kişi. Bunu şundan anlatıyorum: Bakın siz, gücünüzü bizi zora sokmak için, bizi sıkıntıya sokmak için mahkemede, orada burada kullanarak, demokrasiyi sıkıntıya uğratarak bulunuyor olabilirsiniz. Ama nafile, nafile, nafile, nafile.”
“YARIN, ALTILI MASANIN LİDERLERİYLE YİNE BURADA OLACAĞIZ”
“Değerli dostlar; yarın, yine burada olacağız. Sizleri davet edeceğiz ve dertleşeceğiz. Başta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, çok kıymetli İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ve altılı masanın diğer siyasi parti liderleriyle birlikte, bir arada olacağız. Demokrasi için mücadele edeceğiz. Bu ülkenin adalete ihtiyacı var. Bu ülkenin merhamete ihtiyacı var. Bu ülkenin vicdanına ihtiyacı var. Bu ülkenin umudu, umudunuz eksilmesin. Kıymetli hemşehrilerim, ben buradan sadece İstanbul’a değil; başkentimiz Ankara’ya, İzmir’e, Hakkari’ye, Edirne’ye, Sinop’a, Adana’ya, Diyarbakır’a bütün şehirlere sesleniyorum. Trabzon’a sesleniyorum. Hepsine sesleniyorum. Niye biliyor musunuz? Bugün burada yaşatılan şeyi, ülkemizin her yerinde insanlarımıza yaşatılabilir. Milletçe ayağa kalkacağız. Bizi mahkum etmeye kalkanları pişman edeceğiz. Nerede edeceğiz? Sandıkta edeceğiz, sandıkta. Onlar, bizi germek istiyorlar. Onlar, bizi kızdırmak istiyorlar. Onlar, bizi öfkelendirmek istiyorlar. Ama biz ne yapacağız biliyor musunuz? Bizim ideallerimiz var. Bizim 2023 ideallerimiz var. Hep birlikte, omuz omuza, gece gündüz çalışacağız. Milletimizi aydınlık günlere taşımak adına, 2023 yılında seçimlerde bu ülkenin üstüne çökmeye çalışan zihniyeti, hep birlikte göndereceğiz. İstanbul’da başardık, Türkiye’de başaracağız. Bizi yıldırmak isteyenlere buradan söyleyeyim: Aradan 3,5 sene geçmiş olabilir. Ama benim hala gençliğim var, gençliğim. Hala umudumuz yüksek. Benim gibi, milyonlarca ceketini çıkarıp, kollarını sıvayacak Türk milleti var. Adalete susamış, Türk milleti var. Sizden, söz almak istiyorum. 2023’te her şey çok güzel olacak. Ankara duysun; bugün o mahkemeye müdahale eden akıl duysun. Allah’a emanet olun.”

İBB Başkanı İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada iki yıl yedi ay 15 gün hapis cezası verildi.
K2 HABER | İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davanın duruşması görüldü.
Son duruşmada savcı en üst sınırdan dört yıl bir ay ceza ve siyasi yasak istemişti. İmamoğlu’na iki yıl yedi ay 15 gün hapis cezası verildi. Kararın Yargıtay tarafından onanması halinde İmamoğlu siyasi yasaklı hale gelecek.
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
Ne Olmuştu?
İmamoğlu’nun hakaret ettiği gerekçesi ise 2019’da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ifadelerine cevaben söylediği sözlere dayandırılıyor.
Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019 tarihinde Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’ye gidip şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek” demişti.
İmamoğlu, Soylu’nun bu sözlerine şöyle yanıt vermişti:
“31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın.”
Ekoloji
CHP’li Gökan Zeybek: Çevreyi, Çevre Bakanlığı’ndan Koruyoruz!
3 ay önce
-
5 Aralık 2022By
Barış Tınay
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul’un Beykoz ilçesindeki doğal sit alanını plan değişikliğiyle imara açtı. İmar kararına İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin itiraz etmesinin ardından mahkeme, imar planı değişikliğini nesnellikten uzak ve hukuka aykırı bularak iptal edilmesine karar verdi.
K2 HABER | Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul Beykoz’da doğal sit alanını plan değişikliğiyle imara açmasına İstanbul Büyükşehir Belediyesi itiraz etti. İtirazın ardından mahkeme, değişikliği hukuka aykırı bularak iptal etti. CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek mahkemenin iptal kararını sosyal medya hesabından duyurarak, çok değerli bir yeşil alanın rant odaklarının elinden kurtulduğunu açıkladı.
Zeybek’in açıklamaları şu şekilde:
“Çevreyi ve doğayı, temel görevi çevreyi ve doğayı korumak olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan koruyoruz! Beykoz Dereseki Mahallesi’ndeki yemyeşil ‘doğal sit alanı’ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılaşmaya açıldı.
Yaşanılabilir bir İstanbul için var gücüyle çalışmalarını sürdüren İstanbul Büyükşehir Belediyemiz yeşili, doğayı, yaşamı korumak için konuyu mahkemeye taşıdı, haklı davasını açtı ve kazandı. Böylece çok değerli bir yeşil alan rant odaklarının elinden kurtuldu.
Mahkeme tarafından yapılan inceleme sonucunda Bakanlık tarafından yapılan değişikliğin nesnellikten uzak olduğu ve bölgenin doğal dokusu ve topografik koşullarını yansıtmadığı tespit edildi. Mahkeme bu nedenle hukuka aykırı plan değişikliğinin iptaline karar verdi.
Başta Sn. Başkan Ekrem İmamoğlu olmak üzere; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin değerli yöneticilerini kutluyor, bu kararın 16 milyon İstanbullunun zaferi olarak nitelendiriyorum.”
2️⃣ Yaşanılabilir bir İstanbul için var gücüyle çalışmalarını sürdüren İstanbul Büyükşehir Belediyemiz yeşili, doğayı, yaşamı korumak için konuyu mahkemeye taşıdı, haklı davasını açtı ve kazandı.
Böylece çok değerli bir yeşil alan rant odaklarının elinden kurtuldu.⤵️
— Gökan ZEYBEK (@gokanzeybekCHP) December 5, 2022
CHP’li Zeybek’ten Meclis’e Kanun Teklifi: ‘Su Hakkı, İnsan Hakkıdır’
Ne Olmuştu?
Beykoz Dereseki mahallesinde doğal sit alanı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan plan değişikliği ile yapılaşmaya konu edilerek, ticari olarak değerlendirilmişti. Bunun üzerine karar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından mahkemeye taşınmıştı.

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu

Ekrem İmamoğlu, Deprem İçin Seferberlik Çağrısı Yaptı

Beşiktaş Belediyesi Avrupa’da Yılın Partneri Seçildi

SODEV’in Yeni Başkanı Seçildi

Deştin’de Çimento Yıkım Projesine Karşı Dayanışma Çağrısı

Beşiktaş Akademi’de Depremzede Öğrenciler İçin Eğitimler Başlıyor

Trakya’nın Kalbine Yüzer Bombalar Koymaktan Vazgeçin!

İmamoğlu: Gençlerimizi Yurtlardan Çıkarmayacağız

Büyükşehirler Hatay İçin Tek Yürek

Deniz Baykal Yaşamını Yitirdi

Depremde Can Kaybı 20 Bin’i Geçti

Bir Ekolojik Yıkım Belgeseli: Eko Eko Eko
Öne Çıkan Haberler
-
Politika1 hafta önce
SODEV’in Yeni Başkanı Seçildi
-
Gündem4 hafta önce
Depremde Can Kaybı 20 Bin’i Geçti
-
Ekoloji2 hafta önce
Trakya’nın Kalbine Yüzer Bombalar Koymaktan Vazgeçin!
-
Gündem3 hafta önce
İmamoğlu: Gençlerimizi Yurtlardan Çıkarmayacağız
-
Ekoloji2 hafta önce
Deştin’de Çimento Yıkım Projesine Karşı Dayanışma Çağrısı
-
Gündem3 hafta önce
Büyükşehirler Hatay İçin Tek Yürek
-
Politika5 gün önce
Ekrem İmamoğlu, Deprem İçin Seferberlik Çağrısı Yaptı
-
Yerel5 gün önce
Beşiktaş Belediyesi Avrupa’da Yılın Partneri Seçildi