Politika
Erdoğan’dan İttifak Açıklaması: Herkes Kendi Yoluna
By
Barış Tınay
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İttifak tartışmalarına ilişkin Erdoğan, “Milletimizin emaneti olan Cumhur İttifakını günlük siyasetin üzerinde tutmak istedik. Gördük ki MHP farklı bir tercih yaptı. Madem ‘Biz yolumuza’ diyorlar, biz de ‘Herkes kendi yoluna’ deriz.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın grup konuşmasında, öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Kaşıkçı Cinayeti Üzerine
Deliller Kaşıkçı’nın Vahşi Bir Cinayete Kurban Gittiğini Gösteriyor
Suudi Arabistan’ın Başkonsolosluğu’nda öldürüldüğü kesinleşen Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmak istiyorum. Cemal Kaşıkçı ilk olarak 28 Eylül Cuma günü konsolosluğa gidiyor. Bu ziyaretin cinayeti planlayan ekibe haber verildiği anlaşılıyor. Bir planlama ve yol haritası burada çalışmaya başlıyor. Konsolosluk görevlilerinden bazılarının ülkelerine gitmeleri hazırlık çalışmalarının orada yapıldığına işaret ediyor. 1 Ekim’de 16.30’da 3 kişilik bir ekip İstanbul’a geliyor. Başkonsolosluktan başka bir ekip de Belgrad Ormanı ve Yalova’da keşif çalışması yapıyor. Üçüncü ekip de İstanbul’a tarifeli ekip geliyor. Aralarında generallerin olduğu diğer kip özel uçakla İstanbul’a geliyor. Toplam 15 kişilik ekip Başkonsoloslukta buluşuyor. Konsolosluk kamerasındaki hard disk sökülüyor.
Kaşıkçı konsolosluğa girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamıyor. Nişanlısı yetkili makamlarımıza başvuru yapıyor. Emniyet müdürlüğü tahkikat başlatıyor. Kameranın incelenmesi sonucunda Kaşıkçı’nın konsolosluktan çıkmadığı tespit ediliyor. Diplomatik dokunulmazlığı olduğu için ilk etapta fiili bir işlem yapılamıyor. Emniyet ve istihbarat inceleme yaparken İstanbul Başsavcılığı da soruşturma açıyor. İlginç bilgilere ulaşılıyor. Cinayetin arifesinden başlayarak 15 Suudi istihbarat, güvenlik ve adli tıpçının ülkemize geldiği görülüyor. Kıayfeti gözlüğü sakalıyla Cemal Kaşıkçı’ya benzetilmeye çalışan kişinin de akşam Riyad’a hareket ettiği görülüyor. Suudi Arabistan Kaşıkçı’nın öldürüldüğü iddialarını reddediyor. Başkonsolos 6 Ekim’de Reuters muhabirini içeriyle davet ederek dolapları açarak lakayık bir havada kendini savunmaya çalışıyor.
Suudi Arabistan Yönetimi Kaşıkçı’nın Öldürüldüğünü 17 Gün Sonra Kabul Etti
Suudi Arabistan’dan ülkemize 11 Ekim’de gelen heyet çeşitli temaslar gerçekleştirdi. Suudi yetkililer olay gündemde tutulunca binanın aranmasına izin vereceklerini açıkladık. Bu olay İstanbul’da cereyan ediyor, biz sorumluluk makamındayız. Bunu sorgulamak hakkımızdır. Sis bulutu yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladıkça diğer ülkeler de harekete geçtiler. Biz de sessiz kalmayacağımızı ifade ettik. Suudi Arabistan Kralı ile yaptığımız ilk görüşmede meseleyi anlattım. Bu görüşmede olayı araştırmak üzere kendisinin daha önce gönderdiği heyetle yaptığım görüşmeyi ve ortak çalışma grubu oluşturma konusundaki kararımızı ifade ettik ve mutabık kaldık. Kralın talimatı üzerine binaya giren ekipler incelemeler yaptı. Başkonsolos böyle bir şeye müsaade etmediği gibi gelen heyete ben bu başkonsolosun yetersizliği ile alakalı şeyler söyledim. Bunu neticesinde konuşmamızdan bir gün sonra görevinden alındı, ülkesine döndü. 18 Ekim’de bir kez daha başkonsolosluk binasında inceleme yapıldı. Yani 17 gün sonra Suudi Arabistan yönetimi Kaşıkçı’nın binada öldürüldüğünü kabul etti. Kaşıkçı’nın arbede sırasında öldüğü söylendi.
Aynı gün Kral ile bir görüşme daha gerçekleştirdik. Olaya karıştığı belirtilen 18 kişinin tutuklandığını ifade etti. Ülkemize verilen listedeki isimlerin, olaya karışan isimlerle aynı oldukları tespit edildi. Bu gelişmeler cinayetin kabul edilmesi bakımından önemlidir. Bu cinayet Suudi Arabistan toprağı sayılan konsolosluk binasında işlenmiş olabilir ama burası Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindedir. Viyana Sözleşmesi böyle bir cinayetin diplomatik dokunulmazlık zırhıyla korunmasına izin vermez. Şu ana kadar ortaya çıkan deliller Kaşıkçı’nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Gizli kalması insanlık vicdanını yaralayacaktır. Suudi Arabistan yönetimi cinayeti kabul ederek önemli bir adım atmıştır.
18 Tutuklunun Yargılanmasının İstanbul’da Yapılmasını Teklif Ediyorum
Bundan sonra tüm sorumluları açık bir şekilde ortaya çıkararak hukuk önünde cezaya çarptırmalarını bekliyoruz. Cinayetin anlık değil planlı olduğuna yönelik emareler var. Bu 15 kişi cinayet günü neden İstanbul’da toplanmıştır. Bu kişiler kimden emir alarak oraya gelmiştir, başkonsolosluk binası neden hemen değil de neden günler sonra incelemeye açılmıştır, cinayet ortadayken onca tutarsız açıklama neden yapılmıştır, ceset neden hala ortada yok, cesedin yerli işbirlikçiye verildiği ifadesi doğruysa bu yerli işbirlikçi kimdir? Sıradan bir kişi bahsetmiyor bundan. Bu yerki işbirlikçiyi açıklamaya mecbursun. Kimse sorular cevaplanmadan meselenin kapatılacağını aklından geçirmesin. Güvenlik birimlerinin elindeki bilgiler hadisenin planlı olduğuna işaret ediyor. Böyle bir meseleyi, birkaç güvenlik ve istihbarat elemanının üzerine yıkmak kamuoyunu tatmin etmez. Kral Selman’ın samimiyetinden şüphe duymuyorum. Türkiye olarak meselenin sonuna kadar takipçisi olacağız. Bugün buradan bir çağrı yapıyorum; çağrım Kral ve üst yönetime… Olayın cereyan ettiği yer İstanbul’dur. 18 tutuklunun yargılanmasının İstanbul’da yapılmasını teklif ediyorum.
Af Tartışmaları Üzerine
Af Düzenlemesi Milletin Vicdanını Rahatsız Eder
AK Parti ve MHP ayrı partilerdir. Farklı düşündüğümüz konularda her birimiz kendi yolumuzu takip ederiz. MHP ile af, and, emeklilik konusunda farklı düşündüğümüz görülüyor. Biz bu farkları yapıcı bir dille ifade etmeye çalıştık. Politikalarımızı sonuna kadar savunuruz ama kimseye saygısızlık etmeyi aklımızdan geçirmeyiz. Bizim siyaset tarzımızda da böyle bir üslup yoktur. Af meselesi gündeme geldiğinde arkadaşlarıma talimat verdim. Böyle bir düzenlemenin milletin vicdanını rahatsız edeceğini gösterdi. Teklife sıcak bakmadığımızı anlatmaya çalıştık. Temel ilke devlet kendisine karşı işlenen suçları af yetkisine sahip olabilir ama kişiye karşı işlenen suçları af yetkisine sahip değildir.
50 Binin Üzerinde Uyuşturucu Mahkumu Var. Bunlara Kader Mahkumu Diyebilir Miyiz?
Adalet mülkün esasıysa o zaman biz bu mülkü ayakta tutmak için adil davranmaya mecburuz. Kalkıp da uyuşturucu baronlarıyla torbacılık yapanları bir araya getirmek ayrı ayrı değerlendirmek bunu anlamak mümkün değil. Biz baronlarla da torbacılarla da içenlerle de mücadele ediyoruz. Hiçbir dönemde uyuşturucuyla mücadelede bizim iktidarımız döneminde olduğu kadar yoğun bir mücadele verilmemiştir. Şu anda 50 binin üzerinde uyuşturucu mahkumu var. Allah aşkına bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz? Efendim neymiş aldatılmış. Ne demek aldatılmış. Bu çocuk mu? Bunlara mı kader mahkumu diyeceğiz. Katillere mi kader mahkumu diyeceğiz. Hırsızlık, bunları yapanlara mı diyeceğiz. Ceza evinden çıkarıyorsunuz daha fazla hırsızlık yapmaya devam ediyor. Biz devlete karşı işlenmiş suçlarda ne yapılması gerekiyorsa yaparız. Biz devlet olarak bir katili affettiğimiz zaman maktulün ailesini bunu nasıl anlatacağız? Aynı şekilde emeklilikte yaşa takılanlar diye ifade edilen meselede ülkemizin kaldıramayacağı bir yükün fotoğrafı çıktı. Bunun kararını Meclis verecektir. Bizim kimseyi ne kurum ne de isim olarak hedef almamız söz konusun değildir. Sosyal medyadaki açıklamaların yanlış anlamadan kaynaklandığını düşünüyor ve üzülüyorum.
Andımız Tartışmaları Üzerine
Tek Tipçi Rejim Özentisi Bir Metin
Bu karar, birtakım eski hastalıkların hala bünyemizde yaşadığını gösteriyor. Bize göre milletimizin en büyük ve en etkili andı İstiklal Marşımızdır. İstiklal Marşımız dışında bir ant tanımıyoruz, tanımayacağız.
Andımız geride bıraktığımızı sandığım bir konuydu. 2013’te bunu çözmüştük. Yetki aşımı yaparak maalesef bu düzenlemeyi iptal etmiştir. Türkiye’yi hak etmediği bir tartışmanın içine sürükleyen bu karar, eski hastalıkların yaşadığını gösteriyor. Tek parti CHP’si döneminde başlatılan uygulamayı hala sürdürmeyi çalışmak yanlıştır. Andın ilk halini Türk Ocaklarını kapatmasıyla, üniversitelerini perişan etmesiyle bilinen tıp doktoru Reşit Galip yazmıştır. Türkçe Ezan zulmünün de mimarıdır. Milletimizin en etkili andı İstiklal Marşıdır. Bunun dışına bir ant tanımıyoruz, tanımayacağız.
Ben Türk’üm ama Türkçü değilim. O başka bir şey, o başka bir şey. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır. Her etnik unsur kendi etnik unsuruyla iftihar edebilir. Sizin Türkçülük yapma hakkınız var ama benim Kürt vatandaşımızın Kürtçülük yapmak hakkı doğar. Asla bunu ırkçılık yapma boyutuna taşımayalım. Bunu yaptığınız anda ayrımcılık yapmış olursunuz. AK Parti olarak bu yanlışa düşmedik.
Bizim ortaya koyduğumuz bu fotoğrafta, tek tipçi rejim özentisi bir metnin çocuklarımıza her sabah okutulmasının yeri var mıdır?
Bırakalım Türk Türklüğüyle, Kürt Kürtlüğüyle, Laz Lazlığıyla, Roman Romanlığıyla, Çerkez Çerkezliğiyle, Abaza Abazalığıyla övünsün ama asla bunu kalkıp da ırkçılık yapma boyutuna taşımayalım. Bunu yaptığınız anda ayrımcılık yapmış olursunuz.
İttifak Üzerine
Madem ‘Biz Yolumuza’ Diyorlar, Biz De ‘Herkes Kendi Yoluna’ Deriz
Cumhur ittifakı zeminini hazırlayan milletimizin kendisidir. Yeni yönetim sisteminin inşaası gibi temel konularda aynı çizgilerde olmak her konuda birlikte hareket etmeyi gerektirmiyor. MHP ile son dönemde af, erken emeklilik, öğrenci andı gibi kimi hususlarda farklı düşündüğümüz görülüyor.
Ülkeyi ve milleti sevmek çocuklarımızı buna uygun bilgi, beceriyle donatmakla olur. Biz 2053, 2071’i inşa etmek için ittifak kurduk. Bunun için artık bu tür meselelerdeki görüş farklılıklarının Cumhur İttifakı’na gölge düşürmesine izin vermemeliyiz. Biz bu ittifakın ruhuna zarar verecek hiçbir işin içinde olmadık, olmayız.
Milletimizin emaneti olan Cumhur İttifakını günlük siyasetin üzerinde tutmak istedik. Gördük ki MHP farklı bir tercih yaptı. Madem ‘Biz yolumuza’ diyorlar, biz de ‘Herkes kendi yoluna’ deriz.
Politika kategorisindeki diğer haberler için: http://k2haber.com.tr/category/politika/
İlginizi çekebilir
-
Sol’da İttifak Kuruldu: 4 Parti ve Örgütten Sosyalist Güç Birliği İttifakı
-
TİP’li Sera Kadıgil: ‘Sol ve Sosyalistler Üçüncü Bir İttifak Oluşturmalı’
-
Kömürün Sonu Görünüyor: COP26 Enerji Günü’nde 4 Taahhüt Açıklaması
-
Siyasi Parti Üye Sayıları: İşte Son Güncel Rakamlar
-
Millet İttifakı Nasıl Başarıya Ulaşabilir?
-
CHP’li Öztunç’tan Müsilaj Açıklaması: ‘AK Parti Hükümeti Hiç Umursamadı’
Politika
İmamoğlu: Bizi Mahkum Etmeye Kalkanları Sandıkta Pişman Edeceğiz
15 saat önce
-
15 Aralık 2022By
Barış Tınay
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği hukuksuz siyasi yasak kararı sonrasında, Saraçhane’de, on binlerce vatandaşla buluştu.
K2 HABER | İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi ve siyasi yasak kararı alınmasının ardından Saraçhane’de on binlerce İstanbullu ile buluştu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de İmamoğlu’na destek için İBB’nin Saraçhane’deki ana yerleşkesine geldi. Akşener’i, yaşanan izdiham altında, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte İBB binası önünde karşılayan İmamoğlu, TBMM CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Muharrem Erkek ile de makam odasında bir araya geldi.
102 YAŞINDAKİ UNAT’TAN İMAMOĞLU’NA DESTEK
Altılı masa liderlerinden gelen dayanışma telefonlarını yanıtlayan İmamoğlu’na sürpriz bir destek de 102 yaşındaki yazar, çevirmen, hukukçu, sosyolog, siyaset ve iletişim bilimci Nermin Abadan Unat’tan geldi. Unat’ın İBB binasındaki kalabalık içinde bulunduğu bilgisini alan İmamoğlu, duayen ismi makamında ağırladı. Unat’ın, kendisini, “İyi ki geldiniz” sözleriyle karşılayan İmamoğlu’na yanıtı, “Oy verdim, oyum için geldim. Size gelmeyip de nereye gideceğim” oldu. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da İmamoğlu’na destek veren isimler arasında yer aldı.
VATANDAŞLAR YOLU AYDINLATTI
Yaşanan izdiham altında, cep telefonu ışıklarının aydınlattığı yoldan geçerek, “Hak, hukuk, adalet”, “Hükümet istifa”, “Ekrem Başkan yalnız değildir” sloganları altında Saraçhane’de konumlandırılan otobüsün üzerine çıkan Akşener ve İmamoğlu, alanı hınca hınç dolduran vatandaşlara hitap etti. İmamoğlu, “Saraçhane’ye, evinize hoş geldiniz. İstanbullular, ‘İstanbul kimin’ demiştik? Sizin, sizin; 16 milyon İstanbullunun. Hangi çılgın, millete ait sürecin önüne bir set kurabilirmiş. Hiç kimse, hiç kimse. Hiç kimse vuramaz. Bu akşam biriz, birlikteyiz. Yarından itibaren çoğalarak, daha fazla bir arada olacağız. Daha fazla birlikte olacağız. Şimdi birlik ve beraberliğimizin güzel bir anını bu akşam başlatıyoruz. Yarın çok daha büyüyecek. Genel Başkanlarımız burada olacak; hepimiz olacağız. Ama bu akşamın taçlanması için, size hitap etmesi için İYİ Parti Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’i davet ediyorum” sözlerinin ardından mikrofonu Akşener’e verdi.
Ekrem İmamoğlu’na İki Yıl Yedi Ay Hapis Cezası
AKŞENER: EKREM KARDEŞİM İÇİN VERİLEN BU KARARIN ARKASINDA BİR BÜYÜK KORKU VAR
Akşener’in coşkulu kalabalığa karşı yaptığı konuşmanın tamamı şöyle oldu:
“Hey gidi Saraçhane; ne çektiniz be, ne çektiniz! Bundan yıllar evvel, burada okuduğu bir şiir yüzünden mahkum olan bir Büyükşehir Belediye Başkanı vardı. (Kalabalıktan ‘yuh’ sesleri.) Yok, yok, yok. Yok, biz yuhalamayız. Biz gereğini yaparız. Ve o Büyükşehir Belediye Başkanı buradan sizlere seslenip, İstanbul’a seslenip demişti ki; ‘Bu şarkı burada bitmez. Doğrudur, o şarkı orada bitmedi, ama bugün Meral Akşener olarak söz veriyorum; bu şarkı da burada bitmeyecek. Önce gereğini yapalım. Bugün iktidarda, yarından çok korkan bir irade var. İnsanlar, korktuğu zaman ceza verirler. İnsanlar, korktuğu zaman zulüm yaparlar. İnsanlar, korktuğu zaman haksızlık yaparlar. Onun için bugün, Ekrem kardeşim için verilen bu kararın arkasında bir büyük korku var. Size duyulan korku var. Demokrasiye duyulan korku var. Millet iradesine duyulan korku var. Evet bunlar korkuyor. Ama biz, korkmuyoruz. ‘Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet’ diyoruz. Yıllar evvel bu meydanda, şiir okuduğu için ‘Muhtar olamaz’ denilen, onunla ilgili manşet atılan bir Büyükşehir Belediye Başkanı vardı. Amma velakin, bakın o Cumhurbaşkanı oldu. Çünkü, millet iradesine el uzatılmıştı. O günün korkakları, o günün vesayetçileri, -Allah’ım ne büyüksün- kimler, kimlerle beraber. Kimler, ne hale geldi?”
“SİZ TÜRK MİLLETİSİNİZ; SANDIKTA GEREĞİNİ YAPACAKSINIZ”
“(Hükümet istifa sloganları üzerine.) Bunlar istifa etmez kardeşim. Ne olacak biliyor musunuz? Bugün, bu kararı verenler, siyah cübbelerini haksızlığa kılıf edenler, verdikleri kararın başında ne yazacak biliyor musunuz? ‘Türk milleti adına’ diyecekler; Evet, siz Türk milletisiniz. Ve sandıkta gereğini yapacaksınız. Siz de o sandıkta hür iradenizle, helal oylarınızla, ‘Demokrasi’ diyeceksiniz. ‘Hadi bakalım sizi gönderiyoruz’ diyeceksiniz. Ve diyeceksiniz ki, ‘Korkunun ecele faydası yoktur.’ Şimdi bunları yaşadık biz. Asıl acı olanı; bunları yaşayanların Ekrem Başkan’a, sizin iradenizle, sizin gücünüzle, millet iradesiyle seçilen İBB Başkanı’na, şehriemine, bir tiyatro neticesinde bu cezanın verilmesi… Dün benzer cezayı, nasıl bu millet yırttıysa, bugün verilen o cezayı da yırtacaksınız, yırtacaksınız. Sandıkta yırtacaksınız, demokrasiyle yırtacaksınız.”
“DÜNÜN KORKAKLARI GİBİ KAÇARAK GİDECEKLER”
“Sandıkta elbette hesap verecek. Ama dünün korkakları nasıl kaçarak gittilerse, bugünün korkakları da kaçarak gidecek. Kendinize güvenin, iradenize güvenin. Bakın 31 Mart 2019’u hatırlayın. Birinci turda ne yaptılar? Haksızlık yaptılar. Çirkeflik yaptılar. Abidik gubidik yaptılar. Ne oldu? 805 bin fark attınız. Dolayısıyla, korkunun ecele faydası yok. Şimdi bugün burada bir irade var. Bugün Başkan’a verilen cezanın karşılığı bir mahkeme kuruldu. Asıl mahkeme burası, Saraçhane’de kurulan mahkeme. O mahkemeden kardeşim, şimdi çok korkuyorlar. Yarın 6 Genel Başkan olarak burada olacağız. Ve bu haksızlığın karşısında duracağız. İstanbul, bu millet hiçbir zaman istibdada boyun eğmedi. Ne diyoruz? Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet…”
İMAMOĞLU: “BULUŞMAMIZIN SEBEBİ, BÜYÜK HUKUKSUZLUK”
Akşener’in ardından yeniden mikrofonu alan İmamoğlu’nun konuşması ise şöyle oldu:
“Bu akşam burada buluşmamızın temel sebebi, yaşadığımız büyük hukuksuzluk. Biz, hayatımızda aklımıza gelmeyecek şeyleri yaşıyoruz. Bu akşam saygıdeğer Genel Başkanımız bizimle beraber duygularını paylaştı. Değerli Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu beni aradı ve yarın 6’lı Masanın liderleriyle birlikte yine İstanbulluların evinde, Saraçhane’de olacağız. Zamanını sizinle paylaşacağım. Yarın halkımızı buraya davet ediyorum. Birlikte dertleşeceğiz, birlikte konuşacağız. Önümüzdeki aydınlık günlere birlikte bakacağız. Bu dava Türkiye’nin düştüğü durumun özetidir.”
“BU DAVA, TÜRKİYE’DE ADALETİN KALMADIĞININ İSPATI”
Ezan nedeniyle konuşmasına bir süre ara veren İmamoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ezan sırasında edilen dualar, kabul olur. Ben, buna inanıyorum. Ve gerçekten bugün utanç duyduğumuz bu anı, bu ortamı bize yaşatan bu sürecin, o kötü kararını yaşayıp, sizleri buraya davet etmeyi elbette istemezdim. Ama bu dertleşmeyi, sizin kararınızın yok sayıldığı bir ortamda yapmasaydık, bu şekilde bir alışkanlık haline getirerek, gerçekten bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olurduk. Onun için sizi buraya davet ettik ve sizinle dertleşiyorum. Bu mahkeme, bu dava, Türkiye’de adaletin kalmadığının ispatı. Bu dava, ülkeye adalet ve demokrasi gibi en ulvi değerleri getirmek istemeyen insanların yönettiği bir davadır. Hatta ‘Devlet biziz, millet biziz. Her şeyin sahibi biziz’ diyen insanların aymaz, utanmaz bir biçimde süreci etki altına alıp, karar verdikleri bir davadır. Millet iradesiyle kavga ederek, bu süreci bir avuç insanın istediği yörüngeye oturtmak isteyenlerin ortaya koyduğu bir davadır. Keşke bu dava, bir hukuk davası olsaydı, adalet önünde bir yargılanma süreci olsaydı. Aslında bu dava, var olan süreçte ‘bozuk düzen’ diye tarifleyeceğimiz bir düzenin davasıdır.”
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
“ALDIKLARI HER KARAR, KENDİ ÇIKARLARI İÇİN”
“Aldıkları her karar, kendi çıkarları için kıymetli hemşehrilerim. Milletimizin yaşadığı zorluklar, yoksullaşması, eğitimden adalete birçok sorunun üstünü kapatmak için ortaya koydukları çirkin bir irade sürecinin sonucudur. Çocuklarımızın gelecekle ilgili umudunun kalmadığı bir ortamda, ortaya sudan sebeplerle, uydurma gerekçelerle dava üreterek, hukuku da zedeleyerek, hepimizi yaralayan bir süreçtir bugün. Bu bozuk düzeni kuran, bu bozuk düzenin sahibi olan o bir avuç insan, artık mertçe, dürüstçe, cesurca mücadele etmeyi de bırakmışlardır. Kendi düzenlerini korumak için alavereye, dalavereye başvurarak, akla hayale gelmeyen iş ve işlemleri yürürlüğe koyan insanların sürecidir. Bu bozuk düzen, aslında 31 Mart gecesi Anadolu Ajansı üzerinde o verileri kapatıp seçimi elimizden almaya cesaret ettikleri gün başlamıştır. Hukuka karşı, demokrasiye karşı asla ve asla mücadele edemeyecekler.”
“BU KARARI ALDIRAN ZAT; BU SÖZLER SENİN DEĞİL Mİ”?”
“İstanbul; büyük bir irade ortaya koydunuz. İstanbul’da kocaman bir demokrasi tokadı attınız. Seçimi vermek istemediler. Söke söke aldınız. 6 Mayıs’ta seçimi iptal ettiler. Tokatı misli misli attınız. Ama doymadılar, doyamadılar. Değerli hemşehrilerim, bugünkü davada ceza ortaya koydukları irade, çirkin bir sonuçtur. Bakın size bir okuyacağım sözü lütfen dinleyin: ‘Görüyoruz ki yargı, gerçekten bağımsız değil. Böylece yargının işleyişine, adaletin değil, siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siyasi rakiplerimiz güç ve çıkar odakları, seçimde sandıkta karşımızda duramayacaklarını, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular. Bu yol, yanlış bir yoldur. Çünkü adalet, gün gelecek yargıyı, siyasallaştıranlara da lazım olacaktır.’ Ne kadar doğru cümleler. Ben de aynen öyle düşünüyorum. Ama yahu bu kararı aldıran zat; bu sözler senin değil mi? Bu sözler, bu belediyenin başkanı iken sizinle ilgili alınan kararla ilgili yaptığınız konuşmadan. Görüyorsunuz değil mi? Nereden nereye…”
“BU MEYDANA 3 BİN KİŞİ TOPLAYABİLDİLER”
“’Millet, millet’ diye yola çıkanlar, bugün ‘Millet bizi istiyor, devlet bizim’ diyorlar. Sonuç alamayacaklar. Size bir şey söyleyeyim mi? Kıymetli hemşerilerim, bu sabahki umudum bir ise, şu anki umudum bin bir. Bugün milletin canı yanmış. On binlerce insan burada. Bir araya gelmek için, ben sizi nereye davet edeceğim? Elbette ki Saraçhane’ye. Milletin evine, milletin yuvasına. Bakın şurada bile bozuk düzen, benim emniyet mensubu kardeşlerimi zor durumda bırakıyor. ‘Müsaade edin’ dememize rağmen, o aklın buradaki yansımaları, ‘Yolu kapatma’ diyorlar. Yani ne için biliyor musun? Buraya gelen, zor durumda kalsın diye. Bir örnek vereyim mi size? Burada, sözüm ona kendi ittifaklarının liderleri, 15 gün önce de çağrı yaparak, bir toplantı yapacaklarını dile getirdiler. Ta bu yoldan Fatih Cami’ne kadar, bu caddeyi kapattılar. Ben de herhalde dedim; ‘On binlerce, yüz binlerce demiyorum, on binlerce vatandaş gelecek. Ben de İstanbul halkı adına yine onlar için ikram araçlarımı yüz metrede bir sıraladım. Üç bin kişiyle miting yaptılar; üç bin kişi. Bunu şundan anlatıyorum: Bakın siz, gücünüzü bizi zora sokmak için, bizi sıkıntıya sokmak için mahkemede, orada burada kullanarak, demokrasiyi sıkıntıya uğratarak bulunuyor olabilirsiniz. Ama nafile, nafile, nafile, nafile.”
“YARIN, ALTILI MASANIN LİDERLERİYLE YİNE BURADA OLACAĞIZ”
“Değerli dostlar; yarın, yine burada olacağız. Sizleri davet edeceğiz ve dertleşeceğiz. Başta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, çok kıymetli İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ve altılı masanın diğer siyasi parti liderleriyle birlikte, bir arada olacağız. Demokrasi için mücadele edeceğiz. Bu ülkenin adalete ihtiyacı var. Bu ülkenin merhamete ihtiyacı var. Bu ülkenin vicdanına ihtiyacı var. Bu ülkenin umudu, umudunuz eksilmesin. Kıymetli hemşehrilerim, ben buradan sadece İstanbul’a değil; başkentimiz Ankara’ya, İzmir’e, Hakkari’ye, Edirne’ye, Sinop’a, Adana’ya, Diyarbakır’a bütün şehirlere sesleniyorum. Trabzon’a sesleniyorum. Hepsine sesleniyorum. Niye biliyor musunuz? Bugün burada yaşatılan şeyi, ülkemizin her yerinde insanlarımıza yaşatılabilir. Milletçe ayağa kalkacağız. Bizi mahkum etmeye kalkanları pişman edeceğiz. Nerede edeceğiz? Sandıkta edeceğiz, sandıkta. Onlar, bizi germek istiyorlar. Onlar, bizi kızdırmak istiyorlar. Onlar, bizi öfkelendirmek istiyorlar. Ama biz ne yapacağız biliyor musunuz? Bizim ideallerimiz var. Bizim 2023 ideallerimiz var. Hep birlikte, omuz omuza, gece gündüz çalışacağız. Milletimizi aydınlık günlere taşımak adına, 2023 yılında seçimlerde bu ülkenin üstüne çökmeye çalışan zihniyeti, hep birlikte göndereceğiz. İstanbul’da başardık, Türkiye’de başaracağız. Bizi yıldırmak isteyenlere buradan söyleyeyim: Aradan 3,5 sene geçmiş olabilir. Ama benim hala gençliğim var, gençliğim. Hala umudumuz yüksek. Benim gibi, milyonlarca ceketini çıkarıp, kollarını sıvayacak Türk milleti var. Adalete susamış, Türk milleti var. Sizden, söz almak istiyorum. 2023’te her şey çok güzel olacak. Ankara duysun; bugün o mahkemeye müdahale eden akıl duysun. Allah’a emanet olun.”
Politika
Ekrem İmamoğlu’na İki Yıl Yedi Ay Hapis Cezası
15 saat önce
-
15 Aralık 2022By
Barış Tınay
İBB Başkanı İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada iki yıl yedi ay 15 gün hapis cezası verildi.
K2 HABER | İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davanın duruşması görüldü.
Son duruşmada savcı en üst sınırdan dört yıl bir ay ceza ve siyasi yasak istemişti. İmamoğlu’na iki yıl yedi ay 15 gün hapis cezası verildi. Kararın Yargıtay tarafından onanması halinde İmamoğlu siyasi yasaklı hale gelecek.
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
Ne Olmuştu?
İmamoğlu’nun hakaret ettiği gerekçesi ise 2019’da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ifadelerine cevaben söylediği sözlere dayandırılıyor.
Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019 tarihinde Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’ye gidip şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek” demişti.
İmamoğlu, Soylu’nun bu sözlerine şöyle yanıt vermişti:
“31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın.”
Ekoloji
CHP’li Gökan Zeybek: Çevreyi, Çevre Bakanlığı’ndan Koruyoruz!
1 hafta önce
-
5 Aralık 2022By
Barış Tınay
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul’un Beykoz ilçesindeki doğal sit alanını plan değişikliğiyle imara açtı. İmar kararına İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin itiraz etmesinin ardından mahkeme, imar planı değişikliğini nesnellikten uzak ve hukuka aykırı bularak iptal edilmesine karar verdi.
K2 HABER | Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul Beykoz’da doğal sit alanını plan değişikliğiyle imara açmasına İstanbul Büyükşehir Belediyesi itiraz etti. İtirazın ardından mahkeme, değişikliği hukuka aykırı bularak iptal etti. CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek mahkemenin iptal kararını sosyal medya hesabından duyurarak, çok değerli bir yeşil alanın rant odaklarının elinden kurtulduğunu açıkladı.
Zeybek’in açıklamaları şu şekilde:
“Çevreyi ve doğayı, temel görevi çevreyi ve doğayı korumak olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan koruyoruz! Beykoz Dereseki Mahallesi’ndeki yemyeşil ‘doğal sit alanı’ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılaşmaya açıldı.
Yaşanılabilir bir İstanbul için var gücüyle çalışmalarını sürdüren İstanbul Büyükşehir Belediyemiz yeşili, doğayı, yaşamı korumak için konuyu mahkemeye taşıdı, haklı davasını açtı ve kazandı. Böylece çok değerli bir yeşil alan rant odaklarının elinden kurtuldu.
Mahkeme tarafından yapılan inceleme sonucunda Bakanlık tarafından yapılan değişikliğin nesnellikten uzak olduğu ve bölgenin doğal dokusu ve topografik koşullarını yansıtmadığı tespit edildi. Mahkeme bu nedenle hukuka aykırı plan değişikliğinin iptaline karar verdi.
Başta Sn. Başkan Ekrem İmamoğlu olmak üzere; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin değerli yöneticilerini kutluyor, bu kararın 16 milyon İstanbullunun zaferi olarak nitelendiriyorum.”
2️⃣ Yaşanılabilir bir İstanbul için var gücüyle çalışmalarını sürdüren İstanbul Büyükşehir Belediyemiz yeşili, doğayı, yaşamı korumak için konuyu mahkemeye taşıdı, haklı davasını açtı ve kazandı.
Böylece çok değerli bir yeşil alan rant odaklarının elinden kurtuldu.⤵️
— Gökan ZEYBEK (@gokanzeybekCHP) December 5, 2022
CHP’li Zeybek’ten Meclis’e Kanun Teklifi: ‘Su Hakkı, İnsan Hakkıdır’
Ne Olmuştu?
Beykoz Dereseki mahallesinde doğal sit alanı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan plan değişikliği ile yapılaşmaya konu edilerek, ticari olarak değerlendirilmişti. Bunun üzerine karar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından mahkemeye taşınmıştı.
Politika
Barış Terkoğlu: İmamoğlu’nu Ortadan Kaldırmaya Hazırlanıyorlar
1 ay önce
-
7 Kasım 2022By
Barış Tınay
Gazeteci Barış Terkoğlu Cumhuriyet’teki köşesinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargı eliyle ‘siyasi yasaklı’ hale getirilmeye çalışıldığını yazdı.
K2 HABER | Gazeteci Barış Terkoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki ‘ahmak’ tartışmasını ve ardından YSK’ya yönelik hakaret edildiği iddiasıyla açılan davayı hatırlatarak yaşananların perde arkasını anlattı. Terkoğlu, “İmamoğlu’nu ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar” başlıklı yazısında, şunları aktardı:
“Ben de hükümete destek veriyorum. Hatta eşim, hükümetin desteklediği 2 No’lu Baro’da çalışıyor. Ancak ben hâkimim. Tarafsızlığımı korumak zorundayım. Buna rağmen bazı savcılar aracılığıyla, İmamoğlu’na iki yıldan fazla ceza vererek, onu siyasi yasaklı hale getirmem telkin edildi. Bu suçlara ilişkin daha önce verilmiş kararları inceledim. Vicdani olarak, böyle bir cezanın adaletsiz olacağını gördüm. İmamoğlu hakkında, asgari sınırdan ceza verip, hükmün açıklamasını ertelemenin en doğrusu olacağına karar verdim. Bunu birkaç kişiye de söyledim. Durumdan haberdar olan ve adliyeyi yöneten bir isim, hükümetle görüşerek atamamı yaptırdı.”
Terkoğlu, “Zengin’in adını verdiği ismi, hukuki nedenlerle yazmıyorum” notunu düştü. Terkoğlu, “Yeni göreve getirilen hâkim, Hüseyin Zengin’in kabul etmediği şartları kabul ederek mi göreve geldi, bilmiyorum. Ancak hâkimlerin siyasi cinayet işlediği bu senaryoda, muhalefetin rıza göstermekten daha fazla yapabilecekleri var. En basiti, HSK’de Millet İttifakı’nın üç üyesi var. Bu yazı bile, konu üzerine müfettiş görevlendirilmesi için gerekçe yapılabilir. İddiaları inceleyen müfettişler, sürecin tüm aktörleri ile görüşebilir. Belki de Hâkim Zengin, her şeyi yalanlayan bir açıklama yapar! Yine de yaşananlar kamuoyu ile paylaşılarak, hazırlanan kumpas bozulmaya çalışılabilir” diye yazdı.
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
Ne olmuştu?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçimlerden sonra Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde konuştu. Konuşmasına Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine teşekkür ederek başlayan İmamoğlu, belediyelere kayyum atamalarını ve İstanbul seçimlerinin iptal edilmesini eleştirdi. Seçim iptaline ilişkin “Sadece üç ayda, 13 bin oydan 806 bin oya çıkan bir farkla bedel ödeten bir halk var” diyen İmamoğlu’na yanıt İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan, 3 gün sonra geldi. Soylu, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek” dedi. İmamoğlu ise buna, “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” diye yanıt verdi. Bunun üzerine, sözlerin muhatabı Soylu olmasına rağmen “Seçimi YSK üyeleri iptal etti, öyleyse bu hakaret yargı mensuplarına” denilerek İmamoğlu’na hapis cezası talebiyle dava açıldı. Davanın duruşması 11 Kasım’da. Bu duruşmadan karar çıkabileceği konuşuluyor.
Politika
İlker Öztürk Kimdir? Eğitimi, Hayatı ve Kamudaki Görevleri
1 ay önce
-
4 Kasım 2022By
Barış Tınay
İlker Öztürk kimdir? İBB Gençlik ve Spor Müdürü İlker Öztürk’ün ‘Spor Yöneticiliği’ ve ‘Beden Eğitimi’ bölümlerinden diploması bulunmaktadır.
K2 HABER | İstanbul Üsküdar doğumlu olan İlker Öztürk, Türkiye Güreş Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliğinin yanı sıra Türkiye Muay-Thai Federasyonu Üniversite Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Şu an İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Müdürü olan Öztürk’ün Milli Eğitim Bakanlığı’ndan birçok kez ödüllendirilmiştir.
‘Bu Saatten Sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Millete Emanettir’
İlker Öztürk Kimdir?
İlker Öztürk, İstanbul Üsküdar doğumludur. Lisans öğrenimini Marmara Üniversitesi’nde “Spor Yöneticiliği” ve “Beden Eğitimi” bölümlerinde çift anadal yaparak bitirmiştir. Öztürk, 2009 yılında “Osmanlı’dan Günümüze Ulaşım Sistemleri ve Demiryolları” konusunda verdiği tezle İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Tarihi Bölümünde lisansüstü eğitimini tamamlamıştır.
1997 yılında Milli Eğitim Vakfı İlköğretim Okulu’nda başladığı kariyerine Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda eğitimci ve yönetici olarak devam etmiştir. Çalışmalarından dolayı bağlı olduğu Kaymakamlık, Valilik ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından birçok kez ödüllendirilmiştir.
İlker Öztürk, uzun bir dönem; karate, thai-boks gibi, bireysel spor dalları ilgilenmiştir. Futbol’da amatör ve profesyonel liglerde forma giyen Öztürk, Türkiye Güreş Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği’nin yanı sıra Türkiye Muay-Thai Federasyonu Üniversite Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Öztürk, Çengelköy Şehit Okan Altıparmak Anadolu Lisesi’ndeki yöneticilik görevine devam ederken, 25 Mart 2020 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından Gençlik ve Spor Müdürü olarak atanmıştır.
Çeşitli dergilerde ve internet sitelerinde makaleleri yayımlanan Öztürk’ün deneme türünde kaleme aldığı “Aralıktan Sızanlar” ve roman olarak yazdığı “Sessizce” isimli kitapları bulunmaktadır.
Politika
Helalleşme Sürüyor: Kılıçdaroğlu Açtığı Yoldan Yürümeye Devam Ediyor

2 ay önce
-
16 Ekim 2022By
Deniz Kılıç
Cumhuriyetimizin ilk yüz yılında en çok tartışılan siyasi konuların başında gelen “başörtüsü” konusu, Cumhuriyet’in ikinci yüz yılına adım atmaya hazırlandığımız bu dönemde yeniden gündem oldu. Bu sefer konuyu gündeme CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu taşıdı.
DENİZ KILIÇ | Son kurultayında kabul edilen “İkinci Yüz Yıla Çağrı Beyannamesi” ile CHP, Cumhuriyet’in ikinci yüz yılına yaklaştığımız bu dönemde Türkiye’nin 5 temel sorununa karşı 13 çözüm önerisi sunuyordu. Aslında CHP, Cumhuriyetin ilk yüz yılında yaşanan sorunları ikinci yüz yılına taşımama kararlılığı sergiliyor. Dolayısıyla burada siyaseten tutarlılık olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun son iki yıldaki politikasını takip edenler biliyor.
Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşme” başlığı altında attığı adımlar bugüne kadar CHP tarafından konuşulmayan hatta yaklaşılmayan konulardı. Başörtüsü konusu da bu helalleşme programının kapsamında değerlendirmek gerekiyor.
Başörtüsü teklifiyle, CHP iktidarında muhafazakar kesimin endişelenmemesi gerektiğini gösterilmek istendi. Üstelik bunu yaparken de siyasi bir vaatte bulunulmadı. Bir siyasetçi olarak çözüme kavuşturulması için samimi bir adım atıldı. Ana muhalefet partisi olarak konunun yasal güvenceye alınması ve bir daha siyasetin gündeminde olmaması gerektiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışı tabi bazı kesimler tarafından da eleştirildi. Bu eleştirilerin de mutlaka dikkate alınması gerekiyor. Ancak şu da bir gerçektir ki, teklif muhafazakar kesimlerce de destek gördü.
Yürüyüş: Kılıçdaroğlu Ne Söyledi, Ne Yaptı ve Şimdi Ne Yapmak İstiyor?
Kılıçdaroğlu Parti Örgütünün Desteğiyle Yürüyor
Konuyu CHP’liler açısından ele almak gerekirse; 23 Eylül’de CHP’nin TBMM grubunun İzmir Seferihisar’da gerçekleşen yeni yasama yılı toplantısı öncesinde konuşan Kemal Kılıçdaroğlu: “Bazen çok fazla bir şey söylemeye gerek yok. Sokaktaki vatandaşımız da biliyor. Ezen sisteme beraber direnmek zorundayız ki bizden sonra geleceklere güzel bir Türkiye bırakabilelim. Biz cesaretle çalışmaya devam edeceğiz. Bu tabloyu değiştirmek zorundayız. Sürekli yürümeye ilerlemeye kararlıyım. Hiçbir şey inandığım yoldan geri çeviremez. Bu ülkeyi seven insanların umutları ve duaları her yerde bizimle birlikte yürüyor.” ifadelerini kullandı.
Aynı konuşmasının devamında Kılıçdaroğlu şu şekilde devam etti; “Özgürlük, doğruluk, adalete susamış halka kurtuluşu beraber getireceğiz ama şunu da artık bilme zorundayım. Gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor. Bazılarınızın da isteyerek ya da istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Ama artık karar verin. Beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz? Benimleyseniz benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum.” diyerek partili milletvekillerine çok net bir soru sordu.
Kılıçdaroğlu’nun bu konuşmasında “Kararlı ve cesaretli bir yol açtım ve sonucu ne olursa olsun, bu yolda yürümek istiyorum ancak bu yolda ben yürürken de siz de benimle misiniz?” demek istedi. Buradan bunu anlayabiliyoruz. Salondaki CHP’li vekiller de bunu böyle anladılar ki Kılıçdaroğlu’nu ayakta alkışlayarak “seninleyiz, yanınızdayız” diyerek destek verdi. Bu konuşmanın akabinde başta CHP’liler olmak üzere sosyal medyadan Kılıçdaroğlu’na destek mesajları yayınlandı. ‘Yanındayız Kılıçdaroğlu’ etiketi Twitter’da gündem oldu.
CHP’nin İktidar Manifestosu: İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi
Sorunları Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılına Taşımama Kararlılığı
Özetlemek gerekirse uzun yıllardır iktidar hasreti çeken CHP’liler, liderine açıkça destek verdi. Bu destek sonrasında Kılıçdaroğlu ‘başörtüsü’ konusunu gündeme taşıdı. Yani partisinin de desteğini arakasına alan Kılıçdaroğlu, bundan sonraki süreçte hangi konuyu gündeme taşırsa taşısın parti örgütünün desteğinin yanında olduğunu bilerek davranacaktır.
Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısı, CHP tarihinde olduğu gibi Türkiye siyasi tarihi açısından da önemli bir çağrı olarak kayıtlara geçti. Toplumu kucaklamak isteyen, bugüne kadar konuşulmamış hatta konuşulmaya cesaret dahi edilemeyen konuları dile getiren, CHP’yi ve Türkiye’yi Cumhuriyet’in ikinci yüz yılına sorunsuz bir şekilde ulaştırmayı hedefine koyan Kılıçdaroğlu açtığı yolda kararlılıkla yürüyor. Sonuçlarını zaman hepimize gösterecektir.
Ekoloji
Tütün Hasadı Beklentiyi Karşılamadı: Çiftçi Zor Durumda
2 ay önce
-
10 Ekim 2022By
Nesrin Özbay
Türkiye’nin en önemli tütün çeşidinin yetiştirildiği Adıyaman’ın Çelikhan ilçesinde hasat yapıldı. Tek geçim kaynağı tütün üreticiliği olan ilçede hasat yapan çiftçiler artan maliyetler karşısında ürünlerinin hak ettiği değeri görmediğini ifade ediyor.
K2 HABER | Her yıl ortalama 10 bin ton tütün üretilen ilçede bu yıl yaşanan tarımsal hastalıktan dolayı rekolte yüzde 40 düştü. Üretimde kullanılan mazot, gübre ve ilaç fiyatlarının büyük oranda zamlanması nedeniyle bu yılki hasattan umduğunu bulamayan tütün üreticileri, mevcut şartların bu şekilde devam etmesi durumunda üretimi bırakmak zorunda kalacaklarını söylüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan tütün üreticileri, “Dünyanın en iyi tütününü işliyoruz ama yine de geçinemiyoruz. Yetkililerin bir an önce tütün üretimini yasal bir çerçevede desteklemesi gerekiyor“ dedi.
Ata mesleği olan tütün üreticiliğinin zor dönemlerden geçtiğini belirten Adıyamanlı çiftçi Hasan Şişman, “Atalarımızdan, dedelerimizden bu yana günlük yaşamda bütün ihtiyaçlarımızı bu tütün üreticiliğinden kazandığımız parayla karşılıyoruz. İlçemizin coğrafi şartları tütün tarımına çok uygun. Dünyanın en iyi tütün çeşitlerinden birini Çelikhan’da üretiyoruz ama geçmişten bugüne tütün ekonomik dengeler karşısında değerini çok fazla yitirdi. Artık evimizin ihtiyaçlarına bile cevap veremez hale geldi’’ diye konuştu.
Çiftçi-Sen: ‘Tütün Üreticilerinin Tutuklanması Kabul Edilemez!’
Ekonomik Depremler Altında Ezildik, Üretim Yapamaz Hale Geldik
Tütün fiyatlarını resmi bir kurum yerine birçok tarım ürününde olduğu gibi tüccarların belirlemesi nedeniyle emeklerinin ucuza satıldığını ifade eden Hasan Şişman, şu ifadeleri kullandı: “Bizim tütün fiyatlarını maalesef tüccarlar belirliyor. Üreticinin fikri sorulmadan devre dışı bırakılıyor. Biz de tüccarın insafına kalmışız. Tüccar emeğimize ne kadar fiyat verirse satmak zorundayız. Durumumuz o kadar kötü ki biz üreticiler şu anda üretip üretmeme fikri arasında gidip geliyoruz. Ülkemizdeki son zamanlarda artan mazot, gübre ve ilaç fiyatları da üzerimizdeki yükü daha da arttırdı. Biz geçtiğimiz yıllarda 1 kilogram tütün karşılığında 75 kilogramlık 2 çuval un alabiliyorduk. Ama şu anda 1 kilogram tütün karşılığında 25 kilogramlık bir çuval un bile alamıyoruz. Ekonomik depremler karşısında bu kadar çok ezildik ve artık bitme noktasına geldik. Biz tütün üretiminin artık gerçek manada uygulanabilir bir yasal çerçeveye alınmasını istiyoruz. Ayrıca vergisinin de düşürülmesini istiyoruz. Yoksa burada üretim tütün adına ölmüş olur.”
Dünyanın En İyi Tütünü Bizde Ama Değeri Yok
“Çelikhan tütününü dünyaya tanıtmak ve piyasada hak ettiği değeri bulmasını sağlamaktır“ diyen Çelikhan Tütün Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Başkanı Abdurrahman Kaya, “Çünkü piyasadaki her şey 3-5 kat zamlandı ama tütünümüz hiç yükselmedi. Biz Almanya’ya tütün fuarına katılmıştık. Orada dünyanın birçok yerinden tütün gelmişti ama hiçbir tütün bizimki kadar iyi değildi. Ama onlar 1 kilogram tütünü 2 bin 500 liraya kadar satabilirken bizim burada tütünümüze biçilen fiyat 100 ila 150 lira arası. Bu çiftçinin emeği açısından çok ayıp bir durum’’ dedi.
Okul harçlığını kazanmak için tütün tarlasında çalışmaya geldiğini belirten işçilerinden Remziye Kurt ise, 1 günlük çalışma karşılığında kazandıkları 230 TL ile bir şeyler almanın artık çok zor olduğunu ifade etti.

Alacakaranlık günlerden geçiyoruz. Hem ülkemiz hem de dünyada durum böyle; her bölümü merak ve heyecanla başlayan, endişeyle sona eren ama her dakikasında tedirginlik hakim olan uzun soluklu bir televizyon dizisinde yaşar gibiyiz. Salgın, deprem, savaş, ekonomik kriz, ekolojik kriz, gıda krizi; kriz, kriz, kriz… Ama bir yandan da her fırsatta her dik duruşta tazelenen umut.
Murat Büyükyılmaz | Türkiye açısından ise 20 yıldır süren dizi herkesi sıktı, kabak tadı verdi, başrol oyuncusu tek adam ve sülalesi dışında herkes artık bitmesi gerektiğinde hemfikir. Yerine neyin gösterime gireceği ise henüz belli değil…
Gittikçe daha da ısınan Türkiye siyasetinde 6’lı masanın ne kadar sağlam olduğu, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının içeriden mi dışarıdan mı olacağı, Türkiye’nin üçüncü ittifakı olarak ilan edilen Emek ve Özgürlük ittifakının oy oranının ne ve Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı gibi pek çok konu her geçen gün daha da hararetle tartışılıyor.
Elbette uzun süredir beklenen ve artık zirveye ulaşan değişim isteğinin sık sık erkenden yapılması dillendirilen seçimlerin nihayet yaklaşması ile bu başlıkların ilgi çekmesi ve tartışılması normal. Ama sadece bunların tartışılması, işte o bence çok anormal.
Diyelim ki masa sapasağlam, diyelim ki masadan biri aday gösterildi, diyelim ki Emek ve Özgürlük İttifakı da yüzde 15 oy alıyor ve ilk turdan Millet İttifakı’nın adayını destekliyor ve bir cumhurbaşkanı seçiyoruz-seçtik. Herkese hayırlı olsun…
Peki bu Cumhurbaşkanı girişte saydığımız içkin ya da içselleşen yapısal sorunlara ve çelişkilere nasıl müdahale edecek? Yahu tek başına istediğini yapabilme yetkisini teslim edeceğimiz bu insan bu kadar çelişkili ve derinleşmiş sorunları hangi fikirleri yaşama geçirerek çözüme kavuşturacak?
Kazım İsyandır: Hepsinden Önemlisi Bir Devrimciydi
Önce memleketin temel sorunlarını tespit etmek gerekiyor…
Erdoğan’ın istemeye istemeye veda edeceği koltuğu sırtlayıp Çankaya’ya taşıyacak muhtemel isimlerin en önde geleni olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri ve İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun 25 Temmuz 2020 tarihinde Partisinin “İktidar Kurultayı”nda kamuoyu ile paylaştığı İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde yer alan Tek Kişilik Saray Hükümeti yönetiminde Türkiye’nin karşı karşıya bırakıldığı 5 temel sorun tarifi, temel sorunlarımız tartışmasına makul bir başlangıç zemini sağlıyor.
– Demokrasi sadece kâğıt üstünde kalmıştır. Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır.
– Ekonomik bağımsızlığımız tehlike altındadır.
– Vatandaştan toplanan vergilerin ve yapılan borçlanmaların büyük bir kısmı içeride ve dışarıda bir avuç çıkarcıya aktarılırken, milletimiz korkunç bir işsizliğe mahkûm edilmektedir.
– Dış politikada, egemen güçlerin taleplerine boyun eğen bir Türkiye profili ortaya çıkmıştır.
– Sürekli değişen eğitim politikalarıyla, Türkiye bilgi çağından koparılmıştır. Çocuklarımız eğitimde adeta denek olarak kullanılmaktadır.
– Etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç eksenli siyasetle toplumsal barışımız derin yara almıştır. “Tek Kişilik Saray Hükümeti”, iktidarını sürdürmek için kamplaşmayı, kutuplaşmayı ve ayrışmayı çözüm olarak sürdürmektedir.
Elbette bu başlıklar genişletilmeye ve derinleştirilmeye muhtaç; fakat sadece isim tartışmasının ötesine geçen bir çözüm paradigmasının başlangıç zeminini oluşturması açısından bile değerli.
Kısacası; gerçek sorunlarımızı masaya yatırıp gerçek çözümler önerecek fikirlerimizi tartışmamız gerekiyor.
Erdoğan’ın ardından Türkiye’nin Cumhurbaşkanının kim olacağını tartışırken aday arayışının 6’lı masanın dışına taşması gerektiğini ifade eden Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş’ın, “Yurttaşı özne kılalım. Aday belirleme sürecinde kadın örgütlerini, gençlik örgütlerini, kitle örgütlerini çağırın ve dinleyin. Aday belirleme süreci 6’lı Masa’nın dışına taşmak zorunda.” önerisi, aday isim arayışının ötesinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girerken karşı karşıya bırakıldığımız sorunlara nasıl bir iktidar fikri ile müdahale edeceğimizin, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla belirlenmesi açısından son derece önemli.
İkinci yüzyılı kiminle açacağımızın ötesinde, hangi sorunlara hangi fikirlerle çözüm bulacağımız en önemli soru olarak ortada duruyor: Cumhuriyetin ikinci yüzyılını hangi fikirlerle inşa edeceğiz?
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açtığı İkinci Yüzyıl arayışının gerçek sorunlara gerçek çözümler bulabilmek üzere tüm başlıklarda ve tüm toplumsal kesimlerle sürdürmeye ihtiyacımız var ve bu hatta tartışmaya devam edeceğiz.
Gündem
Kılıçdaroğlu’ndan Partililerine Daha Fazla Destek Çağrısı
3 ay önce
-
23 Eylül 2022By
Nesrin Özbay
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Benimleyseniz, benimle olduğunuzu artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum” şeklindeki çıkışı sonrası salonda alkış tufanı koptu. Partililer, bu sözler üzerine destek mesajları yayınladı.
K2 HABER|CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de partisinin 27. Dönem 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuştu.
Burada demokrasi yolunda yürümeye ve ilerlemeye kararlı olduğunu, kimsenin kendisini geri çeviremeyeceğini dile getiren ana muhalefet partisi lideri, “Bu ülkeyi seven insanların, gerçek vatanseverlerin umutları ve duaları her yerde bizimle birlikte yürüyor buna inanın. Ve yine buna inanın bu mücadelede halk düşmanlarını birlikte yeneceğiz ve özgürlük, doğruluk, adalete susamış halkımıza kurtuluşu beraber getireceğiz” ifadesini kullandı.
‘Siz Gerçekten Benimle Birlikte Misiniz?’
Kılıçdaroğlu, bu çıkışının ardından partililere şöyle seslendi:
“Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Artık karar verin. Bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz? Benimleyseniz, benimle olduğunuzu artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum.”
Kılıçdaroğlu’nun sözleri üzerine partililer, CHP liderini uzun süre ayakta alkışladı.
Kılıçdaroğlu’ndan Gençlere Mektup: ‘İklim Bakanlığı Kuracağız’
İlk Destek İmamoğlu’ndan
Ana muhalefet liderine ilk destek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan geldi. Kişisel Twitter hesabında paylaşımda bulunan İmamoğlu, “Her koşulda Sayın Genel Başkanımızın yanındayım” dedi.
Ekoloji
CHP’li Orhan Sarıbal: Bilal Oğlan İçin İznik Gölü Yağmalanıyor
3 ay önce
-
18 Eylül 2022By
Nesrin Özbay
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 29 Eylül-2 Ekim arasında Bursa’nın İznik ilçesinde düzenlenecek olan 4. Dünya Göçebe Oyunları için İznik Gölü çevresindeki 600 dönümlük alanın yeniden düzenlenerek sabit yapılar inşa edilmesine tepki gösterdi.
K2 HABER |Bursa’nın İznik ilçesinde 29 Eylül-2 Ekim arasında yapılacak olan 4. Dünya Göçebe Oyunları için İznik Gölü çevresinde çalışmalar devam ediyor. Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu Başkanı Hakan Kazancı’nın yaptığı açıklamaya göre; etkinlik için Çarkıca-İznik hattı boyunca 600 dönümlük bir arazi yeniden düzenlenerek 5 bin kişilik tribün inşa edildi, balçık yerleri düzeltildi, 20 tane oba çadırı için alan oluşturuldu.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, bugün avukatları Eralp Atabek ve Erol Çiçek ile İznik Gölü’ne giderek incelemelerde bulundu ve burada bir açıklama yaptı.
Hakan Kazancı’nın belirttiği alanın İznik Gölü Sulak Alan Yönetim Planı Koruma Bölgeleri Haritasına göre Hassas Koruma Bölgesi’nde kaldığını ifade eden Eralp Atabek, yönetim planına göre bu alanda mera ıslahı yapılmasının bile yasaklandığını söyledi.
İznik Gölü Geri Dönülemez Şekilde Tahrip Ediliyor
Atabek, şöyle konuştu:
“Paylaşılacak fotoğraf ve görüntülerden, sazların kesilmesi, bataklık alanların doldurulması ve alanın iş makinalarıyla tesviye edilerek, kalıcı yapılar yapılarak alanın doğal ve ekolojik yapısının geriye dönülmez şekilde tahrip edildiği görülmektedir.
Yapılan faaliyetin sorumluları, başta Gençlik ve Spor Bakanlığı olmak üzere, Bursa Valiliği, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İznik Belediyesi, Doğa Koruma ve Milli Parklar 2. Bölge Müdürlüğü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileridir.
Bu kurum ve kişiler, 2872 sayılı Çevre Kanunu’na, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na muhalefet etmişlerdir. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, avukat Eralp Atabek ve avukat Erol Çiçek tarafından, kanunlara ve diğer mevzuata aykırı faaliyetin durdurulması için 26.08.2022 tarihinde Bursa Valiliği’ne bir dilekçe verilmiştir. Dilekçeye verilecek yanıt beklenmektedir. Ayrı faaliyetten dolayı, 2 Eylül 2022 tarihinde İznik Cumhuriyet Başsavcılığı’na ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.
İznik Gölü Orhangazi kıyısında su çekilmesi sonucu oluşan kara alanındaki sazlar dahil bitki örtüsünün iş makinalarıyla (greyder) tahrip edildiğinin ve alanın doğal yapısına ve ekolojisine müdahale edildiğinin ve sulak alan tampon bölgesinde, biri göle 300, diğeri 315 metre uzaklıkta Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait iki adet şantiye kurulduğunun tespit edilmesi üzerine, 2 Eylül 2022 tarihinde Orhangazi Cumhuriyet Başsavcılığı’na ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.”
Buğday Tarlaları Neden Yanıyor? CHP’li Orhan Sarıbal’dan Bakanlığa Çağrı
‘İşin İçinde Bilal Erdoğan Olunca Açlık, Tarım, Yoksulluk, Parasızlık Konuşulmaz’
Dünya Etnospor Konfederasyonu, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından oyunların oynanacağı alanın yağmalandığını öne süren Orhan Sarıbal ise bu tür etkinliklerin hem Bursa hem de Türkiye’de birçok farklı noktada yapılabileceğini söyledi. Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama ne yazık ki işin içinde hükümetten birileri varsa, yani bakanlık varsa ve bu Etnospor Federasyon Başkanı Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan olunca açlık, tarım, yoksulluk, parasızlık, bunların hiçbiri konuşulmaz. Buraya adeta büyük bir para akıyor. Bir tarafta BUSKİ’nin araçları, bir tarafta İznik Belediyesi’nin araçları, bir tarafta bütün kamunun araçları buraya seferber olmuş. Oysa şu anda birçok yoksullukla uğraşan, açlıkla uğraşan bir toplumla karşı karşıyayız. Ukrayna ve Rusya’dan gemiler gelecek diye tören yapıp alkışlayan bir yapıya geldik.
Bugün de burada 600 dönüm gibi çok önemli bir alan, önce mera vasfından çıkarılıp, sonra da bu şekilde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından yağmalanmakta. Bursa Valiliği’ne avukat arkadaşlarımla birlikte müracaat ettik, daha sonra İznik Cumhuriyet Savcılığı’na ve Orhangazi Cumhuriyet Savcılığı’na müracaat ettik, derhal buranın durdurulmasına dair. Burası hassas bölge, tampon bölgesi, canlı yaşam bölgesi ve göl ilişkisinin olduğu bir bölge. Burada bu tür sabit yapıların yapılması yanlıştır. Bütün toprak zemin kaldırıldı, üzerine inşaat mıcırları döküldü. Daha da yetmedi, sabit platformlar yapılarak burada aslında hiç olmaması gereken işler yapıldı. Yani yapılan iş, hukuka ve her türlü çevre ilişkilerine aykırı, alınmış bütün kanun ve kurallara aykırı.
‘Bilal Oğlan İçin İznik Yağmalanıyor’
Ama ne yazık ki eğer işin başında Cumhurbaşkanı varsa, onun oğlu varsa bu ülke böyle yağmalanabiliyor. Keyfi olsun diye dört günlüğüne; tarihi, turistik, canlı ekolojisi olan İznik ve İznik Gölü yağmalanıyor. Reddediyoruz, karşı olduğumuzu bir kez daha çok net bir şekilde ifade ediyoruz. Suç duyurusunda bulunduğumuz alanlarda hukukun üstünlüğüne inanan savcıların derhal görevlerini yapmalarını istiyoruz. Bursa Valiliği’ne gönderdiğimiz yazının derhal karşılık oluşturmasını istiyoruz. Bu ülke bunları hak etmiyor. Biz de bunların karşısındayız. Bilal oğlan için İznik Gölü yağmalanıyor. Bütün Türkiye’yi göreve çağırıyoruz. Bir tarafta açlık, yoksulluk, tarımda çöküş; öbür tarafta saltanat, dört günlük keyif için koca Bursa’nın binlerce yıllık sulama, su havzası olan İznik Gölü yağmalanıyor.” (ANKA)

Beşiktaş Belediyesi’nden Açıklama: Mevcut Yönetimle İlgisi Yoktur

İmamoğlu: Bizi Mahkum Etmeye Kalkanları Sandıkta Pişman Edeceğiz

Ekrem İmamoğlu’na İki Yıl Yedi Ay Hapis Cezası

Bakan Bilgin’den EYT Açıklaması: Yaş Şartı Olacak Mı?

CHP’li Gökan Zeybek: Çevreyi, Çevre Bakanlığı’ndan Koruyoruz!

Bu Ülke Nereye Gidiyor?

Seferihisar’da ‘Turuncu Mucize’ Mandalina Şenliği Başladı

Zülal Kalkandelen: Sokak Köpeklerine Yasa Dışı Operasyon Hazırlığı Yapılıyor

Dünya Kupası Bugün Katar’da Başlıyor: İşte Kupa’nın En’leri

Beşiktaş Belediyesi’nden Kadına Yönelik Şiddete Karşı Yeni Kampanya

ODTÜ’lülerden Kılıçdaroğlu’na ‘Rant Yolu’ Mektubu: Doğaya Sahip Çıkın!

BM Genel Sekreteri Guterres’ten İklim Krizinde Güveni Yeniden İnşa Etme Çağrısı
Öne Çıkan Haberler
-
Hayvan Hakları4 hafta önce
Zülal Kalkandelen: Sokak Köpeklerine Yasa Dışı Operasyon Hazırlığı Yapılıyor
-
Spor4 hafta önce
Dünya Kupası Bugün Katar’da Başlıyor: İşte Kupa’nın En’leri
-
Ekoloji4 hafta önce
ODTÜ’lülerden Kılıçdaroğlu’na ‘Rant Yolu’ Mektubu: Doğaya Sahip Çıkın!
-
Hayvan Hakları3 hafta önce
Bu Ülke Nereye Gidiyor?
-
Yerel4 hafta önce
Beşiktaş Belediyesi’nden Kadına Yönelik Şiddete Karşı Yeni Kampanya
-
Yerel4 hafta önce
Seferihisar’da ‘Turuncu Mucize’ Mandalina Şenliği Başladı
-
Politika15 saat önce
İmamoğlu: Bizi Mahkum Etmeye Kalkanları Sandıkta Pişman Edeceğiz
-
Ekoloji1 hafta önce
CHP’li Gökan Zeybek: Çevreyi, Çevre Bakanlığı’ndan Koruyoruz!